Şimdi de “marketler sebep, enflasyon sonuç”…
Bugünlerde de marketlerle yatıp kalkıyoruz. Enflasyon ya da hayat pahalılığında şimdi de marketleri suçlu ilan etmiş bulunuyoruz.
Bunu söylerken sakın marketlere sözcülük ettiğimiz anlaşılmasın. Biz, her apartmanın altında bir ucuz marketin mantar gibi bitmelerini ve hatta aynı markaların ya da rakiplerin yan yana armut gibi dizilmelerini uygun bulmuyoruz. Aslında bunlar da AVM’ler gibi zaman içerisinde kayıplar yaşayacak ve tasfiye olacaklar. Burada şehir planlaması ile ilgili hukuki sorunlar var. Özellikle yerleşim ile ilgili hem merkezi ve hem de yerel yönetimlerin yarattığı boşluklar olduğu kesin. Dünyada da böyle bir kepazelik görmek mümkün değil.
Şimdilerde yapılan marketlerin “günah keçisi” ilan edilmesi. Özellikle de KDV oranlarında yaşanan yazbozlara bağlı olarak marketlerin hedefe konulması. Sanki hayat pahalılığının nedeni keyfi fiyat artışları yapan marketler…
Bu durum, sorunun yanlış algılanması veya algılanmak istenmesi gibi geliyor. Bu durum, Nasrettin Hocanın karanlıkta kaybettiği yüzüğünü aydınlıkta araması gibi olmasın.
Gelin marketlerin fahiş fiyat artışlarıyla ilgili kısa bir değerlendirme yapalım.
Sorun nerede?...
Her şeyden önce bu ülkede kalıcı bir enflasyonun varlığını kabul edelim. Enflasyon ya da hayat pahalılığının köklerinin çok daha eskilere ve yanlış ekonomi politikalarına dayandığını bilelim. Sorunu görmemezlikten gelmek, kiri halının altına süpürerek yok etmek anlamına gelmeyeceğini unutmayalım.
Dolayısıyla öncelikle sorunun varlığını kabullenelim. Daha sonra da marketlerle ilgili konunun, sorunun bir parçası olduğunu görelim.
Şöyle ki; özellikle gıda ürünlerinde tedarik zincirini çok iyi anlamak, üreticiden tüketiciye kadar üretim ve tüketim süreçlerini sağlıklı tahlil etmek gerekiyor. Zira bu zincirde üretici, depocu, taşıma yapan, toptancı, perakendeci(ler) ve tüketici yer alıyor. Hatta satış sonrası hizmetler de bu zincire giriyor.
Eğer üretici sorunlarla karşı karşıya ise bu sorunlar kartopu gibi büyüyerek son tüketiciye kadar uzanıyor.
Sorunun bir başka boyutu daha var, o da kayıtlı ekonomi konusu. Üreticinin hemen tamamı küçük çiftçi muaflığından yararlanıyor ya da kayıtlı işlem yapmıyor. O noktadan başlayan kayıtsızlık sonuna kadar gidiyor; markette de başka şekilde format alıyor.
Böyle bir düzensiz, kayıtsız yapı üzerine denetim yapmaya çalışıyoruz.
Denetim nasıl yapılıyor?...
Aslında denetimden ne anlaşıldığı ve denetimin nasıl yapıldığı çok önemli bir konu.
Bir ara işin başında Ticaret Bakanlığı denetim elemanları vardı, şimdi de 19 Şubat’ta Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin yaptığı TEM açıklamasından sonra vergi müfettişlerinin devreye girdiği anlaşılıyor.
Bu arada zaman zaman da belediye zabıtalarının yazılı ve görsel basında boy gösterdiği izleniyor.
Çok merak ettiğimiz konu, denetimin nasıl yapıldığı ile ilgili. Özellikle vergi müfettişlerinin veya vergi daireleri yoklama memurlarının neyi nasıl denetlediği hususu merak konusu. Konunun vergi boyutuna bakılıyorsa verginin matrahının düşük olmasını mı araştırıyorlar? Fiyat denetimi yapma konusunda yetkileri var mı?
Düşünebiliyor musunuz, 19 Şubat 2022 günü Hazine ve Maliye Bakanı TEM’i açıkladığı gün Cumhurbaşkanı gıda üzerindeki KDV’ni yüzde 1’e indiren kararnameyi imzalıyor, izleyen Pazar günü televizyon kameraları pazar yerlerinde vergiden muaf esnaf üzerinden KDV’nin fiyatlara yansıtılıp yansıtılmadığının haberi yapılabiliyor.
Bu arada yüzlerce ve hatta on binin üzerinde şubeleri olan marketlerin tümünün nasıl denetlendiği de merak ediliyor doğrusu. Anlaşılan o ki denetim bu marketlerin merkezinde değil, görsel ağırlıklı olarak az sayıda şubelerde yapılıyor.
Denetimden ne anlamalıyız?...
Aslında denetim, devlet olmanın veya kamu otoritesinin vazgeçilmezidir. Kamunun elindeki denetim silahı iyi kullanılmazsa bumerang silahı gibi denetim kamu otoritesini vurur. Elbette denetim, her açıdan önemlidir ve gereklidir; fakat yeterli değildir.
Denetimin, kamu otoritesini göstermesi bakımından psikolojik ve caydırıcı tarafı vardır. Ancak, denetim her şeyin çaresi değildir.
Denetimin hukuka uygun, yetkin kişiler tarafından ve bir strateji çerçevesinde yapılması gerekir. Eğer bütüncül bir anlayış ile denetim yapılmazsa, bataklıkta sinek avlamaya dönüşür. Oysa önemli olan bataklığı kurutmaktır; yani soruna bütüncül yaklaşmaktır.
Sözün özü; bugünlerde enflasyonun bir başka sebebi daha bulunmuş gibi. O da fahiş fiyat artışı yaptığı söylenen marketler. Konunun izlenmesi için getirilen çözüm de amaç ve uygulaması çok iyi anlaşılmayan denetim silahı.