Silicon Valley Bank (SVB) batarken
Biz Türkiye’de kendi depremimizle uğraşırken ABD’deki Silikon Vadisi’nde bir sarsıntı meydana geliyor. Adını, dünyanın inovasyonunun merkezinden alan Silicon Valley Bank’in (SVB) çöküşü ile ilgili tartışmaların iki boyutu var. Birincisi, bankanın en büyük müşterileri de dahil olmak üzere herkesin kurtarılmayı istemesi. İkincisi ise Washington’ın yani ABD yönetiminin sorunun, ABD finans sektörünün daha büyük bölümünü etkilemesinin önüne geçmek için oynaması gereken rol üzerine.
Silicon Valley, bizim buradaki büyüklük anlayışımızın dışında bir yer. Yatay mimarinin tercih edildiği bölgede binaların bu kadar alçak olduğunu görünce çok şaşımıştım. Havaalanından buraya giden taksi, kırsal kesime gittiği için ekstra ücreti de içeren sabit bir tarife alıyordu ve 75 ya da 90 dolar gibi bir sabit ücretle çalışıyordu. Bunun o zamanki kurla 150 lira civarında olduğunu hatırlıyorum. Yabancı olarak bunu kullanmış ve orada geçirdiğim dört beş günün ardından dönerken San Francisco’ya dönüş için 15 dolara tren bileti almanın yeterli olduğunu öğrenmiştim.
Oteldeki oda, kişi başı değil oda başı ücretle tutuluyordu. Bu ABD’de yaygın sistem olmakla birlikte çok farklı oda tipi olmaması, bunun ABD’deki girişimciliğin yurt odasında kurulan örneklerini replike etme mantığının yansıması olduğunu düşünmemi sağlamıştı.
Silicon Valley’de para basılsa 15 dolarlık basılırdı herhalde. Tren gibi, otel dışında ettiğim kahvaltı da 15 dolardı. Otelin yanındaki mekanda kahvaltı için iki seçenek vardı ve ikisinin de fiyatı 15 dolardı diye hatırlıyorum. Ben toplantı ajandama bakarken, karşımdaki uzun masada birbiri ardına gelen insanlar hızla kahvaltılarını ettikten sonra bilgisayarlarını açıp proje geliştirmeye başladılar. Herkesin rolü belirlendi ve geldikleri gibi kalkıp gittiler. Sonradan öğrendiğime göre, şehrin (belki de kasaba demek gerek) başka bir bölgesindeki restaurant’larda akşam yemeğinde, üzerinde konuşulan girişimler daha sonra hafta sonu bir yatırımcının bahçesindeki barbekü partisinde ele alınıp yatırım alırsa inovasyon dünyasında yerini almak için yola çıkıyormuş.
Benim açımdan çok ilgi çekici bir deneyimdi. SAP’nin davetlisi olarak, şirketin girişim sermayesi yapısı Sapphire Ventures’ın düzenlediği toplantıya katılmıştım. Sapphire Ventures’ın o dönemde 1 milyar dolarlık fonu olduğunu söylemem Türkiye’deki girişim sermayesi ortamının ne kadar üzerinde olduğumuzu gösterecektir. Başarılı yatırımları ve yatırım uzmanlarını dinlerken aklıma provokatif bir soru sormak geldi: New York’taki yatırım kuruluşları bu hikayeleri nasıl değerlendiriyor?
Büyük finans kuruluşlarının inovasyonun değerini anlamadığından başlayıp neredeyse bir öfk e patlamasına dönüşen bir diyalog başlatmıştım. ABD’nin marka kimliğinin tacındaki en önemli mücevher olarak gördüğüm Silicon Valley’deki girişimcilik ruhu ile ABD’nin finansal anlamdaki benzer bileşeni ve dünya finansını yöneten New York arasında dile getirilmeyen bir kan uyuşmazlığı vardı. Ya da bunu bir fay hattı olarak mı değerlendirsem?
Ekonomik model değişirse, rakamlar yalan söyler
Sonraki dönemde, ABD girişimciliği önemli bir sorun yaşadı. Silicon Valley’den çıkan girişimler, kağıt üzerinde o kadar yüksek değerlere çıkarıldı ki, hemen hemen hiçkimse doğru düzgün bir çıkış (exit) yapamadığı için yeni girişimlerin desteklenmesi için sermaye yaratılması güçleşti. Rakamsal olarak baktığınızda bunu göremeyebilirsiniz ancak belirli bir düzeye gelen startup’tan çıkış yapıp yeni fikirlerin peşinde koşan sermayenin hikayeleri yerine son dönemde Elon Musk’ın Twitter’ı satın alması hikayesine saplanmamız gibi örneklere takılmamız bu tablonun yüzlerinden birini gösteriyor.
Konunun diğer yüzüne bakarsak, bankaların ve büyük kuruluşların desteğiyle büyütülen startup’larla destan yazılmasına şahit oluyoruz. Bunu Türkiye’de daha açık görüyorum ve burası üzerinden anlatmaya devam edeceğim.
Bundan 10 yıl önce ağırlıkla “satmak için erken” lafını duyduğum startup’ların kurucuları artık “şirketi birine okutup çıkma” derdinde. Bunun nedeni büyük şirketlerin ve bankaların oluşturdukları fonların, dünya çapında iş kuracağını söyleyerek yatırım almayı dünya çapında iş kurmaktan daha geçerli hale getirmesi. Büyük yatırım fonları ve diğer yatırımcılar da üç sene sonra beş katına satabileceklerini düşündükleri mala yatırım yapıyorlar. Sonuçta startup ekonomisi dediğimiz şey, emtia ticaretine dönüşüyor. Bunu görmenin en kolay yolu, Türkiye’de yaşamak. Bizim ülkemizde SVB haberlerinin “SVB battı altın yükseldi” şeklinde verilmesi. Üstelik herkes haberin üzerine atlamış yani gazetecilik deyimiyle haberi atlamamış. Ancak bence çok önemli bir konuyu atlamışlar.
SVB, Demirbank gibi batıyor
Silicon Valley Bank (SVB), ABD Merkez Bankası’nın faiz artırdığı bir dönemde ABD hazine bonoları ve ipoteğe dayalı menkul kıymet satışlarından ettiği zarar nedeniyle batıyor. Webrazzi konuyu 10 Mart tarihli haberinde iyi toparlamış. (https:// webrazzi.com/2023/03/10/ hisseleri-yuzde-60-oraninda- dusus-yasayan-silicon-valley- bank-para-gonderim-islemlerinde- sorun-yasiyor/) 1,8 milyar dolar zarar eden banka, kriptopara oyuncusu Silvergate’in geçen haftalarda tasfiye planlarını açıklaması, SVB’nin de çöküşünü sağlayan psikolojik etkiyi yaratıyor. Biri kriptopara ve diğeri de startup’lara yatırım yapan iki kuruluş, geleneksel bankacılığın kurallarına göre batıyor. Yatırım yaptıkları “şey”- ler, ekonomideki sıkıntılar nedeniyle değer kaybederken varlıklarını sürdürmek için daha fazla paraya ihtiyaç duyan şirket ve yatırımcıların paralarını geri çağırması nedeniyle batıyor. Bunu bilmek, bizim için önem taşıyor.
PÜF NOKTASI
Silicon Valley Bank (SVB) battı haberlerini daha iyi anlamak için bankanın toplamış olduğu mevduat miktarının 173 milyar dolar olduğunu aklınızda tutun. ABD’nin büyüklük olarak 16’nci bankası olan SVB, Silicon Valley’de en büyük mevduat miktarına sahip banka. Startup’lara yatırım yapan banka, ABD’de yükselen faizlerin yarattığı dalgaya ayak uyduramadığı için batıyor. Tıpkı Türkiye’de devletin güvenli yatırım araçlarına yatırım yaparak faaliyetlerini sürdüren Demirbank’ın bir gecede batması gibi. Hikayenin aslında ne anlama geldiğini anlatmak için bir yazı daha yazacağım ve işi bizim deprem bölgesine bağlayacağım. Bunu yapmak gerekiyor.