Sıcak para gerekli; ancak nereden gelecek?
Seçimi atlatan Türkiye, şimdilerde ekonomik krize çare aramakla meşgul.
Mehmet Şimşek'in Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanmasıyla, "heteredoks" politikalardan, "ortodoks" ekonomi politikalarına geçiş yapacağının işaretini veren AK Parti hükümeti, şimdilerde küresel alanda yatırım ve sıcak para arayışında.
BATI, NATO ZİRVESİNİ BEKLİYOR
Bu konuda en büyük beklenti Batı cephesinden. Ancak ABD ve Avrupa ülkeleri, ekonomideki dönüşümün, dış politikaya da yansıyıp yapsımayacağını görmek için Temmuz ayını bekliyor. Ankara'daki Batılı diplomatlara göre, eğer AK Parti hükümeti Temmuz ayında Vilnius'ta gerçekleşecek NATO zirvesine kadar İsveç'in İttifak'a katılımı konusundaki engeli kaldırırsa, bu dış politikada da "dönüşümün başlangıcı" olarak yorumlanacak.
İsveç, Türkiye arasında varılan ikili mutabakat uyarınca, teröre yaklaşımını değiştiren bazı adımlar attı. Terörle mücadele yasasını değiştirip, resmen terör örgütü olarak tanınan oluşumlara karşı daha sert önlemlerin önünü açtı. PKK da Avrupa Birliği tarafından resmen "terör örgütü" olarak kabul edildiğinden, doğrudan İsveç'in yeni terörle mücadele yasası kapsamına giriyor.
Bu yasanın Ankara'yı memnun edecek şekilde uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin "test" niteliğinde bir mahkeme kararı da çıktı; İsveç Yüksek Mahkemesi, Türkiye'nin PKK'yla ilişkisi nedeniyle iadesini istediği Türkiye kökenli bir kişinin, gönderilmesi önünde hukuki bir engel olmadığına karar verdi. Böylece mahkeme, iade konusundaki nihai kararı İsveç hükümetine bıraktı. Şimdi gözler, Temmuz'daki NATO zirvesi öncesinde bu iadenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinde.
RUSYA YAPACAĞINI ZATEN YAPTI
Sıcak para ve ardından yatırımın gelmesi konusunda Ankara'nın Rusya'dan ise pek bir beklentisi yok; Putin yönetimi, seçim kampanyası sürecinde Türkiye'nin doğalgaz borcunu öteleyerek, Akkuyu Nükleer Santrali'nde yıllar içinde kullanılacak milyarlarca doları Türkiye'ye bir kalemde göndererek, yapacağını yaptı. Ukrayna savaşı nedeniyle Batı'nın yaptırımı altındaki Rusya'dan gelecek her yeni para ve yatırımın Türkiye açısından risk taşıdığı da gerçek. Bir de buna Rusya'nın da hemen hemen tüm kaynaklarını UKrayna savaşına ayırdığı eklenirse, Moskova'dan yeni bir destek beklemek pek mümkün görünmüyor.
ÇİN TEMKİNLİ
Ankara'daki Batılı diplomatların bugünlerde en çok sorduğu sorulardan biri de, bu çerçevede, Çin'in Türkiye'ye nasıl yaklaşacağı üzerinde düğümleniyor.
Çin, gerek seçim kampanyası döneminde, gerekirse yeni hükümetin oluşumunun ardından Türkiye'ye çok hevesle yaklaştığı izlenimi vermiyor.
Bunda Türkiye'de AK Parti hükümetleri döneminde gerek ekonomide, gerekse dış politikadaki "öngörülmezliğin" etkisi çok büyük; Ankara, Çin'in en önemli meselesi olan Doğu Türkistan'da yaşananlar konusunda çoğu zaman sessiz kalsa da, uluslararası alanda Batı cephesi ile birlikte Çin'i kınayan ve eleştiren kararlara imza atmaktan çekinmiyor. Zaman zaman AK Partili siyasetçilerin ağzından da Çin'in Uygur Türkleri'ne mezalimi konusunda sert açıklamalar duyulduğu da olabiliyor.
Nitekim son dönemde yaptığı yoğun ziyaretlerle Ortadoğu'yu adeta "mesken tutan" Çin Devlet Başkanı Şi'nin, bu ünvanıyla Türkiye'ye hiç ikili resmi ziyarette bulunmaması bir gösterge. Devlet Başkanlığı'nda 3. dönemine başlayan Şi, Ankara'ya 2012 yılında "Devlet Başkan Yardımcısı" ünvanını taşırken gelmişti. 2000 yılından bu yana, Çin'den Türkiye'ye Devlet Başkanı düzeyinde hiç ziyaret gerçekleşmedi.
Türkiye'de kayıtlı bin 148 Çinli şirketin yaptığı yatırımın toplamı ise 2022 verilerine göre ancak yaklaşık 1 milyar dolar civarında. Belli ki Pekin yönetimi, Türkiye Doğu Türkistan'da yaşananları tamamen görmezden gelmeden, kesenin ağzını pek açmayacak.