Sevilmeyen dolar
Gallup’un anketinde 10 Amerikalıdan 6’sı, finansal açıdan son bir yılda daha iyi duruma geldiğini söylemiş. Yüzde 60 oranının tarihi zirve olduğunu belirteyim. Şirket bu anketi 1976’dan beri yayımlıyor. İnternetin keşfinden sonra teknoloji hisselerinde yaşanan balon dönemindeki yüzde 59 bir önceki zirveydi. Yanı sıra, ekonomiye yönelik endişelerin tüm zamanların en düşük seviyesinde olduğu gözleniyor.
Amerikan ekonomisi rakiplerinden çok daha iyi bir performans gösteriyor. Dolar, en büyük rakibi eurodan bir yıl vadede yüzde 2.35 daha fazla faiz kazandırıyor. Ama Trump’ın baskısından, ama korona virüsünün yaratacağı risklerden, normal şartlarda faiz artırması gereken Fed bekliyor. Ekonomik aktivite canlı. Faiz avantajı desen var. Pozitif beklentiler devam ediyor. Bu avantajlara rağmen, dolar sevilmiyor. Reuters’ın şubat anketine göre, analistler euronun dolar karşısında yüzde 4 değerleneceğini, euro/dolar paritesinin bu yıl 1.15’e yükseleceğini düşünüyor. İşin ilginci, son bir ayda açıklanan onca ekonomik veriye rağmen, 1.15 tahmini ocaktan beri değişmemiş. Sadece yatırım bankalarında çalışan analistlere bakmayalım. Spekülatörlerin dolardaki toplam alım pozisyonları Mayıs 2019’da 35 milyar dolardı. Geçen hafta 4.2 milyar dolara kadar düşen pozisyonlardaki son rakam 8.1 milyar dolar. Dolar-alım pozisyonlarının kapatıldığı bu zaman diliminde, nominal olarak da, reel olarak da dolar güçlendi. Yatırımcılar, Mayıs 2019-Şubat 2020 döneminde yüzde 3’lük ortalama dolar faizini kaçırdılar. Ek olarak, dolar endeksi bu dönemde yüzde 2 yükseldi.
Euro/dolar gibi majör paritelerde, sert fiyat hareketleri nadiren görülür. Merkez bankalarının dünyasında yaşıyoruz. Direkt müdahalelerle, sözlü yönlendirmelerle, dalga boylarının yükselmesine izin vermiyorlar. Euro/dolar paritesinin 1.0850-1.1250 arasında kalmasını isteyen ve bundan para kazanan bazı piyasa profesyonelleri, 1.0850’yi bariyer opsiyonlarla savunacaklar. Kur 1.0850’nin altına düşerse, bariyer opsiyonların sahipleri para kaybedecek. Doların dünyada bundan sonra değer kazanmaya devam etmesi, gelişen ülkelerin para birimlerini negatif etkiler. Türk Lirası (TL) farklı açılardan etkilenir. Arz fazlalığı, talep zayıflığı, korona virüsü gibi nedenlerle deyiş yerindeyse fena dayak yiyen emtia fiyatları, doların daha da güçlenmesiyle iyice dağılabilir. Enerji ithalatçısı olduğumuz için bundan fayda sağlarız. Görünen o ki, ekonomi yönetimi TL’nin hızla değer kaybetmesine izin vermeyecek. Rekabetçi kur söylemi çerçevesinde dolar/TL’de yıl boyunca kademeli bir yükseliş olur.