Sesler
“Dil gerçeği gizleyebilir ama gözler asla! Beklenmedik bir soru sorulur, irkilmezsin bile, kendini kontrol altına alman sadece bir saniye sürer, gerçeği saklamak için ne söylemen gerektiğini biliyorsun ve çok inandırıcı konuşuyorsun, yüzünde seni ele verecek herhangi bir ifade yok. Ama ne yazık ki, soru tarafından rahatsız edildin ve ruhunun derinliklerinden bir şey yükseldi, gözlerin de titreşiyor. Her şey ele verilmiş oldu.”
- Mihail Bulgakov, The Master and Margarita
Piyasalar, bildiğimiz anlamda yönetim dünyasından çok daha farklı çalışır. COP27 İklim Değişikliği Konfernası’na 400 özel jetle katılıp iklim değişikliğini konuşabilirsiniz. Bu anormal de kabul edilmeyebilir. Ama piyasalarda gerçek sizi eninde sonunda bulur. Saklanacak yer bulmakta zorlanırsınız.
Aslında her şey sakin bir kafayla önyargısız olarak başlıyor ve bitiyor. Yazılar, konuşmalar, TV yayınları, podcastler, YouTube yayınları, samimi ve dürüst olduklarında dahi, en iyi ihtimalle gerçeğin sadece birer kopyası veya modeli. Ama model gerçeğin kendisi değil, onun anlaşılabilir hale getirilmiş ve indirgenmiş hali. Bu indirgeme sırasında ise kompleksitesini, canlılığını ve gerçekliğini kaybeder. Bazen yüzlerce sayfa okumak, sonu gelmeyen analizler yapmak yerine olaylara birer canlı yayındaymışsınız gibi bakmak daha iyidir.
Kimsenin kristal küresi yok. Tahmin etmeye çalışmak hatta ve hatta zamanlama mümkün değil cümlelerini de sık sık duyarız. Howard Marks gibi ustalar bile bunu öne sürer. Benim anlamakta zorlandığım ve kendi tecrübemle doğru olmadığını düşündüğüm bir iddia bu. Nokta atışı tahminler yapmak imkansız olsa da altta yatan dinamiklere bakarak nispeten iyi tahminler ortaya çıkarmak mümkün diyebiliriz. İşin en önemli kısmı, makro çerçeveyi ve buradaki değişimlerin fiyatlanıp fiyatlanmadığını doğru anlamaya çalışmak. Söylemesi kolay ama yapması zor, biliyorum. Bunu yaparken sadece rasyonel mantığı kullanmak belki de büyük çoğunluğu yanıltan nokta oluyor. Yunan mitolojisinden yola çıkarak söylersek, sadece Apollo’ya bel bağlarsak doğruya ulaşamayız. Nietzche’nin de söylediği gibi Dynosus’a da kulak verip senteze ulaşmak mümkün. Aynı şeyi Dr. Ian Mcgilchrist da söyler. Sağ ve sol beyin üzerine yaptığı araştırmalar, onu bu sonuca götürmüştür.
“Genç nesil, bir şeyin neden yukarı veya aşağı gitmesi gerektiğini anlama ve rasyonelleştirme ihtiyacıyla kendi yeteneklerini engelliyor. Sebepler bariz ve herkesin anlayabileceği hale geldiğinde, hareket sona ermiş olabilir.”
“Bugün sektörde çok daha derin entelektüeller var. Bu ve internetteki bilgi patlaması, her şeyin bir açıklaması olduğu yanılsamasını yaratıyor. Bu nedenle, sanıyorlar ki asıl göreviniz bu açıklamayı bulmaktır.”
-Paul Tudor Jones
Piyasalar da canlı birer organizmadır, kişilikleri vardır. Apollo’nun sesini biraz bastırdığınızda, size birşey anlatmaya çalıştığını anlarsınız. Dilini çat pat bilseniz de hatta hiç bilmeseniz bile vücut dilinden birşeyler çıkarabilirsiniz. Ama çoğu zaman sol beyininiz, bunları rasyonel bulmadığı için kulak arkası edersiniz.
Hem bizim hem de küresel hisse senedi piyasaları için yıl sonuna kadar olumlu görüşlerimizin arkasında durmaya devam ediyoruz. Belirli süredir bizi okuyanların bildiği gibi S&P500 endeksini küresel risk iştahı açısından benchmark olarak kabul ediyoruz. Tahmin ettiğimiz gibi Ekim dip gördüğümüz ay, 3500 de dip olarak gördüğümüz seviye oldu. Bunun en az birkaç aylık bir dip olacağını ve akabinde sene sonu ralllisi göreceğimizi iddia etmiştik.
Dip seviyesinin yüzde 10 kadar üstüne geldik ama sene sonuna kadar yukarı yönlü görüşümüzü koruyoruz. Bu yükselişe teknoloji liderlik edebilir demiştik fakat bu gerçekleşmedi ama önümüzdeki haftalarda resimde değişiklik olabilir. Özellikle gelişmiş ülke bono faizlerinin ve DXY’in tepe oluşturduğunu düşündüğümüzden dolayı değerli metaller ve madenciler için de görüşümüz olumlu. Doğru, reel faizlerdeki hızlı artış, -ki bunu daha önce detaylı olarak da ifade etmiştik- sadece teknoloji de değil değerli metallerde de baskıladı. Fakat FED’in, bizce faiz artırımlarında önümüzdeki sene birinci çeyrekte kredi ve hisse senedi piyasalarında beklediğimiz çalkantı ve artan resesyon işaretleri nedeniyle durmak zorunda kalacağını düşünüyoruz. Bununla birlikte hem kısa hem uzun vadeli ABD bono faizlerinin seneye ilk çeyrekte gerilemesini ve verim eğrisinin dikleşmesini bekleriz. Değerli metaller üzerinde baskı yaratan enflasyon beklentilerinin de sert faiz artırımlarıyla beraber nispeten çıpalanmıştı fakat bu da değişiyor. Uzun vadeli faiz beklentisini yansıtan ABD 10 yıllık breakevenler Temmuz’daki 230bps civarından 250bps civarına kadar yükseldi ve bu daha FED havlu atmadan gerçekleşiyor. Tabii burada önemli soru: FED bu beklentilere rağmen durur mu? Bizce, piyasa birinci çeyrekte beklediğimiz çalkantı ile FED’i zorlayacak. Bir sonraki Jackson Hole toplantısında da FED yüzde 2 olan hedefini yukarı, muhtemelen 3’ler civarında revize etmek zorunda kalabilir.
“FED'in hızlı faiz artışlarından derin bir rahatsızlık duyuyorum. Bunun yol açabileceği etkiler, milyonlarca birey ve aile için gereksiz acı ve ekonomiyi yıkıcı bir durgunluğa itmek. Bu haftaki Federal Açık Piyasa Komitesi kararı FED'in art arda dördüncü mega oran artışını işaret ediyor. Bu 2008 küresel mali krizi öncesinden bu yana en yüksek artış. Yeter artık."
-House Financial Services Komitesinin Başkanı Maxine Waters’ın FED Başkanı Powell'a yazdığı açık mektup.
Hazırladığımız raporlarda, piyasaların yılbaşından bu yana dünyada bir numara olması, ABD borsalarında beklentimiz ayı piyasası, Ekim ayı dip olur, sene sonuna kadar olumluyuz gibi değerlendirmeleri paylaşırken bunları sadece rasyonel ve aksi ispatlanamaz “kanıtlarlar” ile desteklemek mümkün değildi. İşin önemli kısmını, piyasalar yol boyunca kulağımıza fısıldadı ve ‘‘Sol beyninin tonunu biraz düşür’’ dedi. Özellikle olumlu haberler veya 13 Ekim’deki tam tersi durumlar da bu fısıltıların haykırışa dönüştüğü anlardı. Milyonlarca, üstelik işi bu olan insanlarla rekabet ettiğinizde bilgi avantajınız çoğu zaman yoktur ama analiz avantajınız olabilir Baktığınız zaman bazı durumlarda bu da yetmez, tecrübeyle karışık sağ beynin sesine de kulak vermeniz gerekir. O ses en az o kadar emek verdiğiniz analizleriniz kadar değerlidir.
Tabii bunlar havada kalıyormuş gibi kulağa fazla ‘soft’ geliyor. Yazıya döküldüğünde de canlılığı ve gerçekliği azalıyor ama dilim döndüğünce verebileceğim en iyi tarif de ancak bu olabilir.