Sen de mi para piyasası fonları?

Onur DUYGU
Onur DUYGU FONLA YATIRIM

Tarihin en trajik hikayelerinden biri Roma’da yaşanmıştır. Sezar, senatoda kendisine düzenlenen suikastle yere yığılırken, son darbeyi en güvendiği isimlerden biri olan Marcus Junius Brutus'tan aldı. Efsaneye göre Sezar, hançer darbeleri arasında Brutus’u görünce gözleri doldu ve tarihe geçen o sözü söyledi: “Sen de mi Brütüs?” Bu cümle en yakınından gelen ve beklenmeyen olayın yarattığı hayal kırıklığının da simgesi.

Son günlerde para piyasası fonlarının performansına bakınca, yatırımcıların da benzer bir hayal kırıklığıyla “Sen de mi?” dememesi elde değil.

Son bir yılda para piyasası fonları, yatırım fonu piyasasının büyümesini sağlayan en önemli fon türü oldu. Mevduata kıyasla daha yüksek getiri sunması, aynı gün nakde dönülebilir olması ve düşük risk profili sayesinde çoğu yatırımcı için cazip hale gelmişti. Bankaların mevduat tarafında eskiye oranla düşük iştahı de bu fonlara olan ilgiyi artırmıştı.

Kurallar değişti, volatilite arttı

Para piyasası fonlarında oyunun kurallarını değiştiren gelişme, SPK’nın Kasım ayı sonunda yaptığı düzenleme oldu. Bu düzenlemeyle birlikte, para piyasası serbest ve katılım fonları hariç tüm para piyasası fonlarının portföylerinin en az %10’unun Devlet İç Borçlanma Senetleri’ne (DİBS) yönlendirilmesi zorunlu hale getirildi. Özellikle uzun vadeli tahvillerin portföye dahil edilmesi fonların doğasında alışılmadık bir volatilite yarattı. Her ne kadar fonların ortalama vadesi 45 günü geçemiyor olsa da ortalama vadenin hesaplama yöntemindeki teknik farklılıklar sayesinde daha uzun vadeli tahvillerin de dahil edilebilmesi mümkün hale geldi.

Aralık ayında faiz indirimi sürecinin başlamasıyla tahvil taşıyan fonlar kısa süreliğine avantajlı hale gelmişti. Ocak ayında bu fonların getirisinin TLREF ve politika faizinin üzerine çıktığını gözlemledik. Ancak şubat ayında beklenti üzerinde açıklanan Ocak enflasyonu  ve mart  ayı sonunda piyasa dalgalanması bu getirileri baskıladı.

Mart'ta dönüm noktası: Negatif getiri

Geçtiğimiz hafta oluşan volatilite, hisse senetleri ve tahvillerden yabancı çıkışını tetikleyince, fonların içerisinde yer alan tahvillerin negatif etkisi, fonların getirilerini de aşağı çekti. Dalgalanma ile birlikte, para piyasası fonlarında sadece volatilite değil, negatif getiri de gündeme geldi. Oysa geçmiş yıllarda bu tür fonlarda negatif getiri oldukça nadir görülüyordu. Öyle ki, son beş yılda negatif günlük getiri yazan para piyasası fonu sayısı bir elin parmaklarını geçmezken, sadece mart ayında bu sayı 10’a ulaştı.

Bu getiriler ciddi bir fon çıkışını da beraberinde getirdi. Son bir haftada para piyasası fonlarından çıkan toplam tutar 200 milyar TL'yi aştı. Yatırımcıların bir kısmı döviz bazlı fonlara, bir kısmı ise serbest para piyasası fonlarına yöneldi. Ancak yine de yatırım fonları dışına çıkan ciddi bir varlık var.

Yeni adres arayışı ve beklentiler

Bu çıkışların ardından kamuoyuna yansıyan haberlerde, fonlar ve mevduatta stopaj indirimine dair adımların değerlendirildiği görülüyor. Yatırımcının aradığı şey yüksek kazançtan çok, öngörülebilir ve stabil bir getiri. Bu nedenle sistemin bu beklentiye daha uygun hale getirilmesi önemli.

Elbette tahviller eksi getiri yaratabileceği gibi, pozitif güçlü getiriler de yaratabilir. Ancak para piyasası fonlarındaki yatırımcının aradığı şey bu dalga boyu değil. Para piyasası fonlarının sunduğu “güvenli liman” algısı zarar görmeden, yeniden cazip hale getirilebilmesi için proaktif adımların sürdürülmesi önemli.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar