Sellerle ve kuraklıkla Dünya Su Günü kutlanır mı?

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Kararı ile 1993 yılından bu yana 22 Mart, Dünya Su Günü olarak kutlanıyor.

Her geçen yıl aşırı yağışlar nedeniyle dünyada ve Türkiye’de meydana gelen sel felaketleri çok sayıda can alıyor. Bir yandan da daha sık yaşanan ve etkili olan kuraklık,  yine insan yaşamını ve tüm canlıları tehdit ediyor. Bir yandan düzensiz yağışlar diğer tarafta artan sıcaklık yaşamı olumsuz etkiliyor. Bu şartlarda Dünya Su Günü’nde kutlama yapmaktan öte konuya dikkat çekmek ve küresel düzeyde önlemler alınması için bir fırsat olarak değerlendirilmesi daha doğru olacaktır.

Sel, kuraklık ve daha birçok felaket iklim değişikliğine, iklim krizine bağlansa da bütün bu gelişmelerin baş sorumlusu insan. İnsanlar, gezegeni de, suyu da tüketti, büyük oranda yok etti. Yok etmeye de devam ediyor.

Daha geçen hafta Şanlıurfa ve Adıyaman’daki sel felaketinde 19 kişi yaşamını yitirdi. Sel felaketi için yöneticiler birbirlerini suçlarken, Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci’nin: “Yağışların düzensizliği yok mu? Evet var. Ama kuraklık riski de vardı. Bir taraftan 15 canımızı aldı. Ama diğer taraftan da toprak suya kavuştu” sözleri en hafif deyimi ile ürkütücüydü. İnsan yaşamı üzerinden kuraklığın etkisini hafif göstermek kabul edilebilir bir durum değil.

Türkiye su zengini değil, suyu zenginmiş gibi kullanıyor

Daha önce de söylediğimiz gibi, Türkiye su zengini bir ülke değil. Su stresi yaşıyor. Önlem alınmazsa yakın gelecekte su kıtlığı yaşayabilir.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’de toplam yıllık su akış miktarı 185 milyar m3(metreküp).

Teknik ve ekonomik şartlar çerçevesinde, çeşitli amaçlara yönelik, sulama suyu temini, içme ve kullanma suyu temini vb. olarak yıllık tüketilebilecek yerüstü su potansiyeli 94 milyar metreküp. Yeraltı su potansiyeli ise 18 milyar metreküp olmak üzere, toplamda 112 milyar metreküp su olduğu tahmin ediliyor.

Türkiye, toplam su potansiyelinin 57 milyar metreküpünü kullanıyor. Bu suyun yüzde 77’sini oluşturan 44 milyar metreküpü sulama suyu olarak kullanılıyor. Diğer yüzde 23’lük bölümü oluşturan 13 milyar metreküp su ise içme-kullanma ve sanayi suyu olarak kullanılıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Türkiye'nin nüfusu 2022 yılı itibarıyla 84 milyon 680 bin 273 kişi olarak açıklandığı dikkate alındığında Türkiye’de kişi başına düşen yıllık su miktarı 2000 yılında 1652 metreküp iken, 2022 yılında 1322 metreküpe düştü.

Tahminlere göre, gerekli önlemler alınmazsa Türkiye, 2050 yılında kişi başına su miktarı 1000 metreküpe düşerek su stresi yaşayan ülkeden su kıtlığı yaşayan ülke konumuna geçmesi bekleniyor.

Su kayıp oranı tarımda yüzde 50, içme suyunda yüzde 33,5

Suyun verimli kullanılması için öncelikle tarımda ve içme, kullanım ve sanayi suyunda kayıp oranlarının azaltılması gerekiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın katılımı ile 31 Ocak 2023’te Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılan Su Verimliliği Seferberliği toplantısında dile getirilen veriler çok çarpıcıydı.

Gelişmiş ülkelerde içme ve kullanım suyunda kayıp oranı yüzde 8 ile yüzde 24 arasında değişirken, Türkiye’de bu oran 2022’de yüzde 33,5 oldu.  Hedef 2033’te yüzde 25’e ve 2040’ta yüzde 10’a düşürmek.

Tarımda su kayıp oranı çok daha yüksek.2022 verileri ile tarımda kullanılan suyun yüzde 50’si kaybediliyor. Bu konuda da hedef 2030’da su randımanını yüzde 60’a çıkarmak. Yani kayıp oranını yüzde 40’a düşürmek. 2050’de tarımsal sulamada randımanı yüzde 65’e, 2070’te yüzde 70’e ve 2100’de yüzde 75’e ulaştırılması hedefleniyor.

Sulanabilir tarım arazilerinin yüzde 81,9’u sulanıyor

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün 2022 Faaliyet Raporu’na göre Türkiye'nin 78 milyon hektar olan yüzölçümünün yaklaşık olarak üçte birini teşkil eden 24 milyon hektar alan ekilebilir tarım arazisi var. Bu arazinin ekonomik olarak sulanabilir miktarı 8,5 milyon hektar. Ülkemizde halen, ekonomik olarak sulanabilecek 8,5 milyon hektar tarım alanının yaklaşık yüzde 81,9’u sulanabilmektedir.

2022 yılı sonu itibarıyla Türkiye’de sulamaya açılan alan toplam 6,96 milyon hektardır. Beslenme ihtiyacının karşılanması, sanayinin ihtiyacı olan zirai ürünlerin dengeli ve sürekli üretilebilmesi, tarım kesiminde çalışan nüfusun işsizlik probleminin çözülmesi ve hayat standardının yükseltilmesi için kalan 1,54 milyon hektar alanın da sulanması ve bunun için gereken sulama tesislerinin bir an önce inşa edilmesi özel bir önem taşıyor.

Vahşi sulama yaygın  

Tarımsal sulamada en önemli sorun vahşi(salma) sulamanın çok yaygın olması. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin açıklamasına göre, Türkiye’de tarımsal sulamanın yüzde 68’i salma sulama dediğimiz vahşi sulama ile yapılıyor. Sadece yüzde 32’si basınçlı sulama sistemleri ile yapılıyor.

Daha da önemlisi milyarlarca lira ödenerek barajlar yapılıyor. Barajlardan tarlalara açık sistemlerle su taşındığı için suyun önemli bölümü buharlaşma ve sızıntılarla kayboluyor. Kapalı sistemle suyu taşıma oranı yüzde 28 civarında. Barajlardan, göletlerden suyun yüzde 72’si açık kanallarla tarlaya götürülüyor.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü raporunda modern ve kapalı sistemin önemini şu sözlerle ifade ediliyor: “Türkiye’de suyun dörtte üçü sulamada kullanılmakta olup bu yüzden sulama tesisleri inşa edilirken modern ve tasarrufu en yüksek yağmurlama ve damlama sistemleri tercih edilmektedir. Kapalı sistem basınçlı borulu sulamaya geçilmesi ile iletim kayıpları minimum seviyeye indirilmekte ve tarla içi sulama sitemleri ile önemli ölçüde su tasarrufu sağlanarak çiftlik randımanı maksimum seviyeye yükseltilmektedir. Böylelikle, yağmurlama sulamalarda yüzde 35, damla sulamalarda ise yüzde 65 oranında su tasarrufu sağlanabilmektedir. Modern sulama ile tarımda sağlanan verim artışları, üretim deseninin çeşitlenmesi, çiftçi gelirlerinde doğrudan ve dolaylı artışa neden olmaktadır. Bu durum bir yandan kırsal kalkınmanın hedeflerinden olan yoksulluğun azaltılması amacına hizmet etmekte olup bir taraftan da yaşam standardını yükselttiği için göçü önlemektedir.”

Raporlarda, toplantılarda çok iyi anlatılan ama yeterli ödenek ayrılmadığı için yeterli yatırım yapılmaması nedeniyle bir türlü modern sulama sistemleri istenilen seviyeye ulaştırılamıyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı 2021 yılını su ve sulama yatırımlarında hamle yılı ilan etti. Kuraklığa karşı önlem paketleri açıklandı. Ancak modern basınçlı sulamada ve barajlardan tarlaya su götürmede istenilen seviyelere ulaşılamadı. Bu nedenle sulama randımanı hala yüzde 50 seviyesinde. Yani suyun yüzde 77’sinin kullanıldığı tarımsal sulamada suyun yüzde 50’si kaybediliyor.

Su tasarrufu bilinçlenme ile olur

Su tasarrufu sadece teknoloji ile olmuyor. Çiftçinin bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi de gerekiyor. Barajlara milyarlarca lira harcanırken çiftçilere çok küçük kaynaklarla verilecek eğitimden kaçınılıyor. Türkiye bugün öyle bir noktaya geldi ki, yapay zeka ile, sensör yardımı ile tarımsal sulama yapan, suyu en verimli şekilde kullanan çiftçi de var. Suyu tarlaya salıp vahşi sulama yapan, damla sulama sistemini bile vahşi sulama gibi kullanan çiftçi de var. Gelecekte su kıtlığı yaşamamak için mutlaka suyun en verimli şekilde kullanılması gerekir. En başta da devlet, barajdan suyu tarlaya getirirken kapalı sistemde getirecek, tarla içinde de modern sulama teknikleri ile kullanacak.

Özetlersek, Türkiye su zengini değil, fakat suyu zenginmiş gibi kullanıyor. Su tasarrufu konusunda deyim yerindeyse çok nutuk atılıyor ama uygulamada büyük bir değişim ne yazık ki yaşanmıyor. Elbette çok önemli ve dikkat çeken bazı projeler var. Çeltik, şekerpancarı, mısır gibi çok su isteyen ürünlerde sınırlı da olsa damla sulama sistemlerinin kullanılması umut verici. Sulamada yapay zekanın, sensörlerin kullanılması önemli. Fakat, bu projeler yeterince desteklenmiyor ve toplam sulamadaki payı çok düşük. Su, hep değerliydi. Bundan sonra çok daha değerli olacak. Tarımda suyun doğru, bilinçli, verimli kullanılması çok önemli.

Tarımda su kayıplarının önlenmesi için neler yapılacak?

  • Havzaların su varlığına ve kuraklık şartlarına uygun ürün desenleri planlanacak.

2-  Su iletim ve dağıtım sistemleri açık sistemden kapalı sistemlere dönüştürülecek.

3- Modern sulama yöntemleri kullanılacak

4- Gece sulama uygulamasıyla buharlaşmanın önüne geçilecek.

5- Su kullanımına yönelik, eğitim, bilgilendirme ve farkındalık çalışmalarına hız verilecek.

6- Verimli su kullanımı amacıyla cihaz, ekipman ve malzemelerin geliştirilmesi sağlanacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar