Şehirler, şehirlerimiz!

Ekin Al
Ekin Al Yeni Bir Ekonomi

Tüm dünyada şehirler hızla değişiyor. Çevresel krizler, ekonomik belirsizlikler ve toplumsal eşitsizlikler, göçler, kentlerin işleyiş biçimlerini yeniden düşünmeyi zorunlu kılıyor. Kültürel bellek, varoluş pek çok bölgede erozyona uğruyor. Artık yerel yönetimlerin sadece hizmet sunan yapılar olmaktan çıkıp, şehirleri kökten dönüştüren ve geleceğe hazırlayan oyuncular haline gelmesi gerekiyor. Peki, bu nasıl mümkün olacak? Onarıcı ve dağıtıcı kentsel tasarım adil finansman modelleri ve yeni nesil mimari yaklaşımlar, şehirleri yaşanabilir, dayanıklı ve herkesin kendini var edebildiği hale getirmek için önemli düşünme altyapıları sunuyor.

Geleneksel şehir planlama anlayışı, ekonomiyi büyütmeyi ve altyapıyı geliştirmeyi hedeflerken, ekolojik sınırları ve toplumsal dayanışmayı genellikle göz ardı etti hatta onu yok etti. Ancak artık binaları sadece daha yüksek yapmak veya yolları genişletmek yeterli değil. Doğayla uyumlu tasarım, döngüsel ekonomi uygulamaları ve kapsayıcı şehirler yaratma hedefi bugünün ana amacı olmalı! Örneğin, bazı şehirler, biyomimikri ilkesini benimseyerek doğanın çalışma prensiplerini kentsel yapılara entegre ediyor. Şehirlere dair bugüne kadar getirdiklerimizden daha fazlasını ve imkansız olanları hayal etmemiz gerekiyor. Yıkımı inşa eden değil yaşamı var eden şehirlere ihtiyacımız var. Ancak bu dönüşüm sadece iyi tasarlanmış projelerle değil, güçlü finansal mekanizmalarla mümkün. Yerel yönetimler artık geleneksel bütçe yöntemlerinin dışına çıkmalı ve etki yatırımı ve daha da ötesinde yenilikçi finansal modelleri benimsemeli. Kamu-özel sektör iş birlikleri, kooperatif girişimleri ve sosyal yatırım fonları, şehirleri sürdürülebilir hale getirecek projeleri finanse etmeye dair yeni fırsatlar yaratma potansiyeline sahip. Bugün özel sektörde bile etki yatırımı konuşulurken ana amacı pozitif fayda yaratmak olan kamu bu alana sıkı sıkı sarılmalı yenilikçi oyun ve tartışma alanları var etmeli. Yerel yönetimler yerel paydaşlarla yerel sorunları çözerken yine kendi yerel var oluşuyla uyumlu alternatif etki odaklı finansman yöntemlerine odaklanmalı. Sanıyorum bunun için de tüm dünyada gördüğümüz “en çok ben bilirim”, “ben en büyüğüm”, “ben kamuyum” anlayışını bir kenara bırakmalı ve unuttuğu öğrenme kaslarını yeniden çalıştırmalı.

Öte yandan, şehirlerin kendilerini geliştirmek için sadece finansal kaynaklara değil, aynı zamanda daha güçlü yönetişim mekanizmalarına ihtiyacı var. Şehirler artık kendi inovasyon politikalarını belirleyebilmeli. Veri analizine dayalı stratejik karar alma süreçleri, katılımcı yönetim modelleri ve dijital şehir platformları, şehirlerin sadece bugünü değil, geleceği de yönetmesini sağlayabilir. Helsinki ve Melbourne gibi şehirler, krizlere dayanıklı şehir strateji çalışmalarının nasıl olması gerektiğine dair önemli örnekler sunuyor. Bu kentlerde yerel yönetimler, halkın ve sivil toplumun aktif katılımıyla uzun vadeli stratejiler geliştiriyor ve şehrin önceliklerini birlikte belirliyor.

Şehirlerin geleceğe hazırlanması için, sadece binaları değil, yönetişim modellerini de yeniden tasarlamamız gerekiyor. Şehir laboratuvarları, pilot projeler ve sosyal inovasyon alanları, yerel yönetimlerin değişime hızlı adapte olmasını sağlayabilir. Büyük şehirler, teknolojiyi, veri analizini toplumsal yapıların kesişimiyle daha fazla devreye sokarak yeni nesil kentsel politikalar üretebilir. Ancak bu dönüşüm kendiliğinden olmayacak. Belediyeler, finans kurumları, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar birlikte hareket etmeli, daha adil, yenilikçi ve onarıcı bir şehir tasarımı için ortak mücadele vermeli. Şehirler sadece fiziksel olarak inşa edilmez, aynı zamanda doğru politikalarla, kolektif bilinçle ve güçlü demokratik finansal araçlarla yaratılır. Bugün harekete geçmezsek, yarının şehirleri sadece krizler üreten kaotik mekanlar olacak. Kentlerin geleceği için şimdi eyleme geçme, kesişimsel diyalogları artırma zamanı!

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Exit şart mı? 03 Mart 2025
Peki şimdi ne olacak? 27 Ocak 2025
Duvarlar ve sınırlar 23 Aralık 2024
Distopyadan ütopyaya! 25 Kasım 2024