Şehirde görsellik ve estetik
Şehirlerin görsel ve fotografik nitelikler ile ziyaretçilerin hafızasında yer etmesi, anılar oluşturması ve bunları başkalarına aktarması en değerli tanıtım aracı olarak kabul edilmektedir. Görsel Hafıza “zihin gözü” olarak da ifade edilir ve görsel olanı sözel olanla birleştirerek akılda tutmaya dayanan bir hafıza türüdür. Görsel hafıza görsel tecrübelerimizle ilgili duyularımızın bazı özelliklerini barındırır. Somut nesnelere nazaran soyut kavramları akılda tutmak daha fazla zihinsel etkinlik gerektirir. Bu nedenle bilgilerin çeşitli şekillerde somutlaştırılması ve bu şekilde hafızada tutulması zihinsel olarak daha verimlidir.
Görsel ve estetik kaygıdan uzak biçimde gelişen şehirler görsel anı da oluşturmazlar; hafızalarda belli – belirsiz bir biçimde yer alırlar, hatta hafıza yeterince dolunca çöp kutusuna atılırlar. Hafızanızı bir yoklayın; gezdiğiniz, gördüğünüz onca şehir arasından görsel olarak ilk akla gelenleri düşünün. Şehirde görsellik ve estetik ziyaretçileri cezbeden, onları etkileyen nitelikler barındırır; merakla ve ilgiyle seyredilir, hakkında bilgi edinilmek istenir.
Brüksel’in tarihi meydanında bir köşede yer alan 61 cm. yüksekliğindeki “İşeyen Çocuk-Manneken Pis” heykelini etrafına toplanan kalabalık nedeniyle görmeden geçmek mümkün değildir. Rivayete göre, Brüksel şehrinden çekilen düşman şehrin altına barut döşemiş, Julien isimli çocuk alev alan fünyeyi görünce üzerine işeyerek söndürmüş ve şehri büyük bir felaketten kurtarmış. “İşeyen Çocuk” heykeline özel günlerde anlamlı kıyafetler giydirilmekte ve bu kıyafetler heykelin hemen yanındaki sokakta yer alan bir galeride sergilenmektedir. Brüksel’i ziyaret eden herkes bu heykel önünde bir fotoğraf çektirmektedir. Bir başka görsel başarı hikâyesi ise Brezilya’nın Rio de Janerio şehrinde yer alan “Selaron Merdivenleri”. Jorge Selaron isimli bir kişinin evinin önünden geçen merdivenleri renkli seramikler kullanarak onarması ile başlayan serüven 125 metre uzunluğunda 215 basamağın 60 farklı ülkeden temin edilen 2000 seramik ve Jorge’nin el yapımı 300 seramiğiyle döşenmesi ile son bulmuş. Rio’yu ziyaret eden on milyonlarca turistin uğramadan geçemediği ve görsel hafızasına nakşettiği merdivenler şehre görsel ve estetik açıdan önemli katkıda bulunmaktadır.
İstanbul şehrine miras kalanlar dışında, Türkiye şehirlerinin görsellik ve estetik kaygı ile tasarlanmadığına tanık olmaktayız. Anadolu’da şehirler neredeyse bir diğerinin kopyası olarak inşa edilmiştir. Mimari kaygıdan, görsel nitelikten ve estetikten yoksun şehirlerin görsel hafızada yer alması beklenmemelidir. Bu sorunu halletmek için kopya çözümlerden yararlanmak ise bir başka sorunu doğurmaktadır; kimliksizlik. Şehirde mevcut merdivenleri boyamak, şehri duvar resimleri ile donatmak orijinallerinin yerini alamayacaktır. İlla yapılacaksa bile o şehrin hikâyelerinden yararlanmak daha yerinde olacaktır. Kaldı ki şehirlerimiz bu tür görsel ve estetik ürünlere ilham kaynağı olacak onlarca özgün hikâyeye sahiptir.
Haftanın Kasabası: OBIDOS, PORTEKİZ
OBIDOS, Lizbon’dan 85 kilometre uzaklıkta yer alan 3 bin 500 nüfuslu çok iyi korunmuş bir ortaçağ kasabasıdır. Kasaba 2002 yılından itibaren uyguladığı bir strateji doğrultusunda yaratıcı işkollarının ve kültürel etkinliklerin merkezi olma yolunda epeyce mesafe kat etmiştir. 2015 yılında UNESCO tarafından “Edebiyat Şehri” olarak kabul edilen Obidos 14 kitap evinin yanı sıra bir kilise içerisinde yer alan Portekiz’in en büyük kitap evine de sahiptir.
Kitap ve sanatseverler için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer olarak kendini konumlayan Obidos’ta 65 bin ikinci el kitabın yer aldığı bir de otel bulunmaktadır.