Şehirde bilim
“Bir şehrin büyüklüğü enine boyuna
bakarak değil, hayallerinin ve
ufkunun genişliği ile ölçülür.” – Herb Caen
1800’lü yıllardan başlayarak şehirlerin sayısı ve büyüklüğü dramatik biçimde artmaya başladı. Büyüme, nüfus ve ekonomi ile sınırlı kalmadı, yeni kurumların ve kültürel formların oluşmasına da yol açtı. Modern çağın çoğu bilimsel ve teknolojik gelişmeleri şehirlerde hayat buldu. Üniversiteler, laboratuvarlar, müzeler, sağlık merkezleri ve diğer bilimsel araştırma ve eğitim merkezleri şehirlerde kuruldu. Daha da önemlisi sosyal, fiziksel, tıbbi bilimsel kurallara ve deneyime dayalı buluşlar sonucu ulaşım ve iletişim sistemleri gelişti, bu gelişme sosyal, coğrafi ve mimari alanların yeniden ele alınması gereğini doğurdu, böylece oluşan bilgi üretimi şehirlerde gündelik hayatı dönüştürdü. Aslında şehrin bizzat kendisi bir bilimsel yapı kabul edilmeli. Zengin bir mühendislik tarihi, hijyen, deneyime dayalı sosyal araştırmalar, yönetimsel inovasyon, az ya da çok bilimsel planlama şehirlerin sosyal ve fiziksel yapısını şekillendirdi, tutum ve davranışlarımızı yönlendirdi. Özetle, aynı anda hem şehir bilimi, hem de bilim şehri geliştirdi.
Şehircilik tarihi, hep bilim ve teknolojiyi şehirlerin gelişmesini ve şehir planlama fikirlerini etkileyen “dış unsurlar” olarak kabul etme eğiliminde olmuş. Bilimin güncel işe yararlılığı ve toplum ile bağı ise çoğunlukla hafife alınmış. Oysa bilim, şehirlerin arka yüzünde işlemeye devam etmekte. Kuantum mekaniği, elektronik, nano-teknoloji şehir yaşamına önemli katkılarda bulunmakta. Şehirler geleceğin sorunlarıyla baş edebilmek için bilimsel çözümlerden medet ummakta. Yapı teknolojileri ve malzemeleri dikey mimarinin sınırlarını zorlamakta, içilebilir su için ışıktan yararlanılmakta, metro turnikeleri enerji üretmekte. En azından şehir yönetimleri bilimin, teknolojik gelişmenin keşfedilmesi gereken ihtiyaç ve giderilmesi gereken sorunlar için tek çözüm olduğunu idrak etmiş durumda. Ya da etmekte fakat bu farkındalığın şehir yönetimi boyutundan şehirli boyutuna taşınması gerekmekte. Ancak bu şekilde bilim, entelektüel düzeyden sade şehirli düzeyine gelebilecek. Bunun için şehirlerde aynı amaç doğrultusunda ve fakat farklı yaklaşımlarla çalışmalar yürütülmekte.
Leiden, 250 bin nüfuslu bir Hollanda şehri. 1575 yılında kurulmuş üniversitesi ile tanınıyor. 2022 yılında “Avrupa Bilim Şehri” olarak seçildiğinde tüm yıl boyunca, 365 gün merak eden her şehirliyi bilim ile buluşturdu, tanıştırdı. Etkinlikler arasında “Sanat – Bilim Haftası” en dikkat çekeniydi. Bir şeyi ovmadan parlatamazsın! Sanat olmadan bilimin olamayacağı temasını işleyen etkinliğin özlü sözü Einstein’a ait: “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Çünkü bilgi sınırlıdır.” Almanya’nın Berlin şehri her yıl 1–10 Kasım arasını “Bilim Festivali” olarak kutlamakta. 500 konuşmacının katıldığı, 150 ayrı organizasyonun düzenlendiği ve 20 bin kişinin izlediği festival süresince bilimsel buluşlar, keşifler şehirli ile tanıştırılmakta. Dünyaca ünlü Stanford Üniversitesi’nin (ABD) “Şehirde Bilim” merkezi gündelik yaşamın ve sporun bilimsel yanını tanıtmakta, spor ve dansın bilim öğreniminde önemli birer fırsat olduğuna inanılmakta. Newton’un hareket yasalarının bilinmesi ile sıçramalar sonrası yere temasta yaşanan travmatik incinmelerin nasıl önleneceği öğretilmekte. “Şehir Bilim Ağı - City Science Network” ise uluslararası kurum ve araştırmacılardan oluşan ve yaşanabilir, eşit fırsatlar sunan, dirençli topluluklar geliştirmeyi ortak amaç edinmiş bir platform. Şehirlerde oluşturulan deneysel mekanlar ile bilime dayalı yaratıcılığın ve girişimciliğin cesaretlendirilmesi sağlanmakta.
Şehrinizde bilimsel keşif ve buluşların şehirli ile buluşmasını, tanışmasını sağlayan etkinlik(ler) düzenleniyor mu? Şehriniz bilim ile ne kadar barışık?
Haftanın Şehri: VALETTA, MALTA
Malta’nın başşehri, 6 bin 500 nüfuslu Valetta’da 2012 yılından bu yana düzenlenen “SitC - Şehirde Bilim Festivali” bu alanda en iyi örneklerden bir tanesi. 90 organizasyon, 80 araştırmacı ve 600’den fazla gönüllünün yer aldığı festival bilim ile şehirli arasında köprü oluşturmakta. Farklı farklı içeriklerle düzenlenen festival yaratıcılığı özendirmek ve bilimi sevdirmek amacında.
Festival, bilim insanlarını, araştırmacıları, sanatçıları ve şehirliyi (hatta tüm Maltalıları) benzersiz bir ortamda buluşturmakta, eylemci şehirli eliyle olumlu yönde değişimi tetiklemekte. Buluşlar ve çalışmalar ile gündelik yaşam nasıl değişmekte örnekler ile sergilenmekte. Yaratıcı, yenilikçi eylemler ile idari, sosyal, çevresel ve teknik sorunlara çözüm üretenlere “Fark Yaratanlar” adını vermişler. “Fark Yaratanlar” festivalin en özendirici kimliği. Festival her yıl ivme kazanarak devam etmekte, katılımcı sayısı 30 binlere ulaşmakta. Bir ada devletinin bu az nüfuslu başşehri önemli bir işi başarmanın gururunu yaşamakta.