Seferberlik bolluğu…
Salı günü TİM’den yeni bir ihracat seferberliği açıklaması yapıldığını okuyunca şaşırdım. Çünkü daha bir hafta önce Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan tarafından 81 İlde İhracata İlk Adım projesi adıyla başka bir ihracat seferberliği başlatılmıştı. Dönüp baktım yakın zamanda odalardan da ayrı ayrı başlatılan e-ihracat seferberlikleri var. Hatta bir gazete geçen yıl ihracat seferberliği başlatmış. Başka örnekler de var…
Bu resim bana potansiyeli olan bir alanda organize olmayan işler yapıldığını gösteriyor. Sizde de benzer fikirler uyandırdığını düşünüyorum.
İhracat seferberliği konusunda aktif bir ülkeyiz. Pek çok sorunun çözümünün ihracatı artırmaktan geçtiğini bildiğimiz için sık sık ihracatta seferberlik ilan ediyoruz. Ama yanlış bildiğimiz şeyler de var. Örneğin, seferberlik ilan edince ihracatın artacağını düşünüyoruz. Oysa öyle olmuyor. Hele ortada planlı bir çalışma yok da; başka amaçlarla ortaya çıkılıyorsa en fazla bir gün haber olabilirsiniz.
Başka bir konu da seferberliklerin sayısı. Bu kadar farklı kişi ve kurum tarafından, ihracat seferberliği ilan edilirse, reel bir etki yaratması bir tarafa, motivasyon bile yaratması mümkün olmaz.
Pekiyi, Türkiye’nin ihracatta bir sıçrama yapmaya ihtiyacı yok mu? Her zamankinden daha fazla var. Ama bunun için odak noktası fiyat artışı olan, ihracatçıların da dahil olduğu iyi çalışılmış bir plan, yüksek katılımlı bir hareket gerekiyor.
İhracatı birkaç yolla artırmak mümkün. Birincisi mevcut ihracatçıların daha fazla miktarda ihracat yapması. İkincisi ihracatçı firma sayısının artması. Üçüncüsü ihraç edilen malların fiyatlarının artması.
Uzun vadeli göstergeler Türkiye’de ihraç edilen mal miktarını sürekli arttığını gösteriyor. Her yıl bir öncekinden daha fazla mal gönderiyoruz. Aynı şekilde ihracatçı sayısında da artış var. Bu sene 90 bin civarında firmamız yurtdışına mal satıyor. Ama mal fiyatlarının yükseldiğini söylemek mümkün değil.
Özellikle son yıllarda ihraç ettiğimiz malların ortalama fiyatı ciddi oranda düşüyor. 2001’den 2008’e kadar iki katına çıkan ihracat fiyatlarımız, 2009’da küresel krizin etkisiyle 1,20 dolara gerilemiş, ardından yeni bir yükseliş ile 1,64 dolara kadar yükselmişti. 2019’da 2009 seviyesine inen ihracat fiyatlarımız, bu yılın ilk 10 ayında 1 dolara düştü. Yıl bu düzeyde tamamlanırsa 2003’ten sonraki en düşük ihracat kilo fiyatına inmiş olacağız.
İşte bu nedenle ihracatı artırmak için yapılacak çalışmaların, firma sayısı ya da ihracat miktarından çok ihraç ettiğimiz malların tasarım, marka, kalite, ülke imajı, teknoloji düzeyi boyutlarında katma değerinin artırılmasına yönelmesi; ihracatçıların, rakipleri ile fiyat rekabeti yerine katma değer rekabeti yapması gerekiyor.