Seçim yatırımı; Şam ile temas

Zeynep GÜRCANLI
Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Cumhurbaşkanlığı ve parlamenter seçimlerine sadece aylar kala, AK Parti hükümetinin dış politika hamleleri de "daha fazla oy almaya" yönelik gerçekleşiyor.

Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın, Suriyeli meslektaşı Ali Mahmud Abbas ile Moskova'da yaptığı görüşmeyi bu açıdan okumak gerek;

Türkiye'de seçmenin kamuoyu anketlerinde ifade ettiği en büyük sıkıntılar arasında sığınmacı sorunu geliyor. Belli ki AK parti hükümeti de seçim öncesinde bu sorunu "çözüyor izlenimi" yaratmayı amaçlıyor. Nitekim görüşme sonrasında yapılan açıklamalarda "sığınmacıların durumunun"  görüşüldüğünün  açıklanması bunun somut kanıtı gibi. 

Doğalgaz borcu ötelemenin diyeti mi?

11 yıldır AK Parti hükümetinin yok saydığı, hatta ona karşı silahlı grupları örgütlediği Esad rejimiyle birden bire masaya oturulmasının bir başka nedeni ise, Rusya'dan gelen baskı;

Putin yönetimi, seçim öncesinde Erdoğan hükümetini rahatlatacak hamleleri birbiri ardına atmakta; Önce Akkuyu için gönderildiği söylenen yaklaşık 15 milyar dolar, ardından Türkiye'ye ucuz gübre sözü, son olarak da  BOTAŞ'ın Rusya'ya olan 20 milyar dolarlık doğalgaz borcunun resmen Türkiye'deki seçim sonrasına ertelenmesi bunun örnekleri. Yoksa BOTAŞ'ın borcunun ertelendiğine ilişkin açıklamanın, Akar'ın Moskova'da Suriyelilerle masaya oturduğu gün gelmesi tesadüf olabilir mi?

Şimdi ne olacak?

Esad ile Erdoğan'ı biraraya getirmek için özellikle son üç yıldır adeta seferberlik ilan eden Moskova yönetimi, bu çerçevede ‘Adana Mutabakatı’nın yeniden işlevsel hale getirilmesini önermişti.

Görüşmelerin Rusya'nın kolaylaştırıcılığı ile yürütüldüğü düşünüldüğünde, mutabakatın yeniden işlerlik kazanmasının büyük ihtimal olduğunu söylemek mümkün.

Bu durum, Erdoğan'ın 'bir gece ansızın" diyerek sürekli yinelediği Suriye'deki PKK terör örgütü uzantısı PYD-YPG unsurlarına yeni sınır ötesi harekâtın -en azından şimdilik- rafa kalkması anlamına geliyor. Belli ki, Suriye-Türkiye sınır güvenliği için öncelikle hem Esad rejiminin, hem de Moskova'nın PYD-YPG ile olan ilişkileri baskı için kullanılacak. Ancak bu gerçekleşmezse, Adana mutabakatı çerçevesinde Türkiye'nin operasyon yapmak için önü açılacak.

Buradaki sorunlardan biri, Washington yönetiminin tavrı olacak gibi; Akar'ın Suriyeli mevkidaşı ile görüşmesine ilişkin açıklamaya ABD'den gelen ilk resmi tepki, "Esad'a eski gücünü kazandıracak adımlardan kaçınılmalı" oldu. Belli ki Washington yönetimi, Türkiye'nin Esad'la barışmasının, bölgede Moskova hanesine yazılacak önemli bir kazanç olarak görüyor. Bunu engellemek için ellerinden geleni yapacaklarına da pek kuşku yok.

İdlib ne olacak?

Esad'la barışmanın Türkiye'ye getirebileceği en büyük potansiyel sorun ise, hem İdlib'de, hem de Suriye'nin kuzeyindeki Türk Silahlı Kuvvetleri destekli güçlerin kontrol ettiği bölgenin akıbeti olacak;

AK Parti hükümetinin 11 yıldır her türlü desteği verdiği Esad rejim muhaliflerinin, Ankara-Şam barışmasını memnuniyetle karşılamayacakları açık. Rusya ve Suriye'nin, Türkiye'nin kendini geri çekmesi halinde İdlib'e uzun süredir planladıkları operasyonu yapma ihtimallerini de arttıran bir adım bu aynı zamanda.

Tüm bunlar art arda sıralandığında, 27 Şubat 2020 yılında İdlib'de tek bir saldırıda şehit olan 34 Mehmetçiği de ayrıca anmak gerek;

Madem barış masası kurulabiliyordu, neden o Mehmetçikler şehit verildi sorusunu sormak, demokratik bir gereklilik elbette...

---
2022 Türkiye için zor geçti. Cumhuriyetimizin 100. yaşgününü de kutlayacağımız 2023'teki seçimlerin bu güzel ülkeye ve insanlarına umut olması dileğiyle...

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İki kritik tarih 21 Ekim 2024