Seçim sonrası tarımda atılacak adımlar
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında ülkenin geleceğini etkileyecek en önemli seçim olarak nitelendirilen 14 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi yapıldı. Milletvekilliği seçiminde Cumhur İttifakı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çoğunluğu elde etti. Cumhurbaşkanlığı seçimi ise ikinci tura kaldı. İki hafta sonra, 28 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı için ikinci tur seçim yapılacak. Cumhur İttifakı Adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu yarışacak.
Seçim çalışmaları sırasında tarımla ilgili önemli vaatler verildi. Bazı yasal düzenlemeler yapıldı. Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi öncesinde, iki haftalık sürede tarıma ilişkin yeni vaatler, yeni açıklamalar da duyacaksınız. Örneğin, 14 Mayıs öncesi açıklanmayan buğday, arpa ve diğer hububat ürünleri ile bakliyat ürünlerinin alım fiyatları açıklanabilir. Üretici hasat öncesi ürün fiyatlarının açıklanmasını bekliyor. Seçim sonrası kurulacak yeni kabinede Tarım ve Orman Bakanı belli olacak.
Yeni bakan yeni politika demek
Seçim sonrasında kurulacak yeni kabinede tarım bakanının kim olacağı merakla bekleniyor. Türkiye’de yeni Tarım Bakanı demek yeni politikalar, yeni uygulamalar demek. Ne yazık ki, iktidar değişmese de bakan değişince politikalar da değişiyor. Aynı partiden göreve getirilen bakanlar bile birbirlerinin projelerini, politikalarını sürdürmüyor. Birçok örnek verilebilir. En somut olanı havza modeli ile ilgili.
Türkiye’de en uzun süre tarım bakanlığı yapan Mehdi Eker, Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AK Parti) bu göreve atandı. Yaptığı önemli çalışmalardan birisi tarımda havza modeliydi. Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli için 3 yıldan fazla bir süre çalışıldı. Türkiye 30 havzada değerlendirildi ve ortaya bir model konuldu.
Mehdi Eker’den sonra yine AK Parti’den bu kez Faruk Çelik Tarım Bakanlığı görevine atandı. Çelik, havza modelini kökten değiştirdi. “Her ilçe bir havza olacak” diyerek havza sayısını 30’dan 941’e çıkardı.
Faruk Çelik’ten sonra bakanlık görevine atanan yine aynı partiden Ahmet Eşref Fakıbaba (şimdi İYİ Parti’de), havza modelini gündeme dahi getirmedi. Daha birçok örnek sıralayabilirim. Aynı partiden de olsa her bakan değiştiğinde tarım politikaları, bürokratlar, uygulamalar sil baştan değiştiriliyor.
Göreve gelecek yeni bakan da muhtemelen büyük değişiklikler yapacak ve tarım politikası değişecek. Çıkarılan yasalar, uygulamalar yeni bakanın bakış açısı ile uygulanacak.
Gözler buğday alım fiyatında
Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçiminin yapılacağı 28 Mayıs’ta büyük olasılıkla Çukurova’da buğday hasadı başlamış olur. Üretici hasat öncesi buğday alım fiyatının açıklanmasını bekliyor. Buğday ekiminin yapıldığı Ekim-Kasım döneminden Mart’a kadar çok kurak bir dönem yaşandı. Ancak, Mart ve Nisan ayındaki yağışlarla kuraklık riskli büyük oranda ortadan kalktı.
Ulusal Hububat Konseyi’nin Nisan sonu itibariyle yayınladığı rapora göre Türkiye’nin 2023 ürünü buğday üretimi 20 milyon 750 bin ton olacak. Üretici haklı olarak fiyatı merakla bekliyor. Fiyat verilirken de ekimin yapıldığı dönemdeki girdi fiyatlarının, girdi maliyetlerinin dikkate alınmasını istiyor. Bugün kuraklık riski yok deniliyor, ancak Ocak’ta, Şubat’ta buğdayı sulamak zorunda kalan çiftçiler oldu. Bunlar maliyeti artıran faktörler. Bugün mazot ve gübre de fiyat daha düşük gibi görünebilir ancak çiftçinin ekim yaptığı ve gübre kullandığı dönemde fiyatlar daha yüksekti.
Fiyat ne olacak?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim öncesi 2023 ürünü yaş çay alım fiyatını geçen yıla göre yüzde 60’ın üzerinde artışla açıkladı. Buğday, arpa ve diğer hububat ürünlerinde alım fiyatı yüzde 60 artırılır mı? Buğday alım fiyatı 2022’de ton başına 6 bin 50 lira açıklandı, sonra 400 lira artırıldı ve 6 bin 450 lira oldu. Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) ürün verenlere ton başına 1000 lira da alım primi ödendi. Bu yıl alım fiyatı geçen seneye göre yüzde 60 artırılsa buğdayın tonu 10 bin liranın üzerinde olur. Alım primi devam edecek mi? Devam ederse ne kadar olur? Alım priminin devam etmesi gerekir. Bu prim de sadece Toprak Mahsulleri Ofisi’ne ürün veren çiftçiye değil, özel sektöre satan çiftçiye de ödenmeli.
Koşullar değişti, dünya fiyatı düşüyor
Geçen sene yaşanan koşullar ile bu yılki koşullar elbette aynı değil. Geçen yıl COVID-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkisi ile dünya buğday fiyatları en yüksek seviyeye ulaşmış ve tonu 450 doların üzerine çıkmıştı. O dönem TMO’nun piyasadan buğday alması, ülke stoklarının güçlendirilmesi çok önemliydi. Açıklanan fiyatlarda bunun etkisini gördük. Buğdayın çok büyük bölümünü Ofis aldı.
İçerdeki buğday dışarı çıkmasın, ihraç edilmesin diye önlem alındı. Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında yerli buğdaydan un makarna ihracatına kısıtlama getirildi. Buğday ithalatı cazip hale getirildi. Cumhurbaşkanlığı Kararı ile buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar, mercimek ve nohut ithalatında gümrük vergisi 8 Eylül 2021’de sıfırlandı.
Bu yıl durum çok daha farklı. Dünya buğday fiyatları ton başına 300 doların altına düştü. TMO’nun elinde önemli miktarda buğday stoku var. Ofis’in bağlantı kurarak ihalesini yaptığı ve ülkeye girecek bir miktar ithal buğday var.
Gümrük vergisi yüzde 130’a çıkarıldı
TMO, 2023 ürünü buğdayın en azından bir bölümünün özel sektör tarafından alınmasını istiyor. Dünyada düşen fiyatlara karşı üreticiyi korumak için 24 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar gibi ürünlerin ithalatında gümrük vergisi yüzde 130’a çıkarıldı.
Un, makarna ve irmik gibi ürünlerin ihracatında yerli buğday kullanılması için Dahilde İşleme Rejimi’nde eski uygulamaya dönüldü. Ticaret Bakanlığı, 2016/1 sayılı Tarım Ürünlerine İlişkin Dahilde İşleme Rejimi Genelgesi’nin bazı maddelerinde 9 Mayıs 2023 tarihi itibariyle yapılan değişiklikle DİR kapsamında önce ihracat yapılması ve sonra ithalat yapılması uygulamasına geçildi.
Elbette bütün bu gelişmeler dikkate alınarak buğday alım fiyatı belirlenmeli. Geçen yıl üreticiye verilen fiyat iyi olduğu için ekim alanları yüzde 5 ile yüzde 10 arasında arttı. Bu yıl fiyat beklentileri karşılamazsa çiftçi yeniden buğdaydan vazgeçebilir. Fiyat belirlenirken elbette tüketicinin ekmeği de düşünülmeli. Ekmek fiyatı artmasın diye TMO çok uzun bir süreden beri un sanayicilerine ucuz buğday temin ediyor. Bütün bu gelişmeler ışığında buğday, arpa ve bakliyat ürünlerinin alım fiyatı açıklanacak.
Çiftçiye yüzde 50 sulama desteği
Son günlerde gittiğim birçok yerde üreticiler tarımsal sulamada uygulanacak yüzde 50 devlet desteğini soruyor. Resmi Gazete’de 25 Nisan 2023 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 1 Ocak-31 Aralık 2023 tarihleri arasında tarımsal sulama amaçlı su kullanım bedelinin yüzde 50’si Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ödenecek. Bu ödeme 8/3/2011 tarihli ve 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu kapsamında kurulan sulama birlikleri ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu kapsamında kurulan sulama kooperatifleri tarafından işletilen sulama sahalarında tarımsal üretim yapan üreticilerin, üretim maliyetlerinin azaltılması ve tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla yapılıyor. Üreticiler genel anlamda bu destekten memnun. Sulama maliyetlerinin düşürülmesi açısından önemli bir destek. Ancak, bu desteğin suyun verimli kullanılmasını sağlamak için sulama yöntemine göre farklılaştırılması gerekiyor. Öncelikle devlet gerekli altyapıyı kurduktan sonra vahşi sulama yapan çiftçiye daha az destek, damla sulama sistemleri ile sulama yapan çiftçiye daha yüksek destek sağlanabilir.
Hayvancılıkta sorun büyüyor
Yeni hükümetin tarımdaki ana gündem konusu geçmişten bugüne sorunları çözülemediği için büyük sıkıntılar yaşayan hayvancılık sektörü olacak. Hayvancılıkta üreticiler üretim yaptıkça zarar ediyor. Yeterli üretim ve hayvan varlığı olmadığı için et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri fiyatları sürekli yükseliyor ve tüketici bu ürünleri almakta zorlanıyor.
Turizm sezonunun yaklaşması, Haziran’ın son haftası başlayacak Kurban Bayramı nedeniyle kurban kesiminin yaratacağı talep nedeniyle daha fazla küçükbaş ve büyükbaş hayvana ihtiyaç olacak. Bugüne kadar ithalatla sorun çözülmeye çalışıldı. Ancak, ithalatla sorunun çözülemeyeceği de biliniyor.
Tarım ve Orman bakanlığı 500 bin baş besilik hayvan ithalatına izin vereceğini duyurdu. Gelen talep 1 milyon baştan fazla oldu. İthal edilecek bu hayvanların et olarak sofraya 2024’ün ortalarında ancak gelmesi bekleniyor.
Et ve Süt Kurumu seçim öncesi et fiyatı artmasın diye ithalatla ucuz karkas et, kıyma temin etme çalışmaları da başarıya ulaşamadı. Bu nedenle yeni hükümetin öncelikli konularından birisi hayvancılıktaki sorunların çözümü olacak. Hayvancılığı sık sık yazıyoruz. Kısa, orta ve uzun vadeli politikalarla ele alınması gerekiyor.
Özetle, seçim sonrası kurulacak hükümet, yeni tarım bakanının tarım ve hayvancılıkta işi pek de kolay olmayacak. Ancak, çözülmeyecek sorun da yok. Yeter ki tarıma hak ettiği değer ve destek verilsin. Tarım önemsensin.