Seçim ekonominin önünü açacak mı?
Ekonominin mevcut durumuyla sürdürülemez olduğu, seçimin ekonomiye yapacağı siyasi irade yüklemesinin ardından dengelerin oturtulabilmesi için orta vadeli bir programın uygulanma zorunluluğu, çok uzun zamandır her yerde dile getiriliyor.
Seçim sürecine ekonomik gidişat ağırlığını koymuş durumda. Bunu ittifakların partilerin bildirgelerinden, yetkili ve etkili, siyasetçi kimlikli ekonomi kurmaylarının gazetemiz EKONOMİ’ye yaptıkları açıklamalardan rahatlıkla izleyebiliyoruz. Seçimi “kim kazanırsa kazansın” kalıbı geçerliliğini çoktan yitirmiş durumda.
Hayat pahalılığı, yoksulluk sınırının altındaki ailelerin enflasyonun yıkıcı etkisinden kurtarılması, emeklilerin ücretlilerin enflasyon karşısındaki durumu sanayicilerin, ihracatçıların, esnafın, çiftçilerin her boyutta finansman sorunu, ihracatçıların rekabetçi kur sorunu, KKM’den nasıl kurtulunacağı, önümüzdeki dönemde ekonomiye sağlıklı yeni kaynakların nasıl sağlanabileceği ve bu kaynakların akılcı kullanımı, yolsuzlukların önlenmesi, öne çıkan başlıklar.
Numan Kurtulmuş: “Soğan-SİHA-TOGG tartışması anlamsız”
21 yıllık iktidar cephesi, ekonomik sıkıntılara rağmen enerji ve savunma sanayi alanında gerçekleştirilen atılımlar, tamamlanan altyapı yatırımlarını yeniden iktidar olabilmek için sürekli hatırlatıyor. Soğan-SİHA-TOGG tartışması zaten buradan doğmuştu. EKONOMİ’ye konuşan Ak Parti Genel başkan vekili Numan Kurtulmuş, bu tartışmanın anlamsızlığını vurgulamış, özetle “soğanın da (enflasyonun) fiyatının düşmesi gerektiğini, ama gerçekleştirilen önemli yatırımların değerinin de bilinmesinin gerektiğini” söylemişti. Enflasyon ve enerji alanında atılması gerekli adımlarla ilgili orta vadeyi işaret etmişti.
Faik Öztrak: “IMF’e ihtiyaç yok, kaynak bulunur”
Son olarak “Seçime doğru Ekonomi-Politika- Kurmaylar Konuşuyor” dizisinin konuğu CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak’ın EKONOMİ’ye yaptığı“IMF’e ihtiyaç yok, doğrular yapıldığı zaman kaynak rahat bulunur” ve “Savunma sanayini bugün bulunduğu noktadan daha ileri taşıyacağız” açıklamalarını dikkatle not ettik. Öztrak, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun önümüzdeki 5 yılda getirmeyi taahhüt ettiği 300 milyar dolar kaynağın sağlanabilmesi koşullarını da bize verdiği söyleşide sıraladı.
TL çuvallara sığmıyor
Gazetemizde 10 Nisan’da yayımlanan Yener Karadeniz imzalı “Dövizde günlük ihtiyacı Kapalıçarşı karşılıyor” başlıklı haberimizin yankıları hala sürüyor. Artık Merkez Bankası’nın da aralarında bulunduğu birçok kurum Kapalıçarşı’dan, piyasadan demir sandıklarla para topluyor ama elbette karşılığında da TL veriyor. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bollaşan TL ile yapılan her türlü alımda paranın taşınmasında da, sayılmasında da güçlük yaşanıyor. Ankara Ulus’taki kuyumculardan edindiğimiz bilgiye göre, para sayma makinalarının yetersiz kaldığı durumlarda Merkez Bankası’nın 200 bin liralık paketlere topladığı banknot desteleri imdada yetişiyormuş. Merkez Bankası güvenini yansıtan bu paketler paranın daha kolay sayılması ve taşınmasını biraz daha rahatlatıyormuş.
Yüksek enflasyon büyük banknot ihtiyacını artırıyor
Seçim nedeniyle bir türlü girişilemeyen enflasyonla top yekûn mücadele geciktikçe piyasadaki büyük banknot ihtiyacı da sürekli artıyor. Konuştuğumuz piyasa çevreleri ve bankacıların çoğu 200’TL’lik banknotların yetersiz kaldığını, çıkarılabilecek 500’lük banknotların ihtiyacı karşılayabileceğini düşünüyorlar. Büyük banknot ihtiyacını 1000 TL olarak ifade edenler olduğunu da hatırlatmakta yarar var. Piyasa gözlemcileri kredilerin ve değişik kaynaklardan elde edilen gelirlerin nakit döviz ve altın alımına yönlenebildiğini gösteriyor.
Dijital TL çalışmaları
Paranın güvenli bir şekilde taşınması ve transferine çözüm olarak tüm dünyada Merkez Bankaları dijital para birimi oluşturabilmek için çalışmalar yürütüyor. TCMB de geçen yılsonunda yaptığı açıklamayla yürütülen Dijital Türk Lirası Projesi’nin birinci faz çalışmalarıyla ilgili kamuoyunu bilgilendirmişti. “2023 yılı boyunca Dijital Türk Lirası’nın teknolojik gereksinimlerinin yanı sıra iktisadi ve hukuki çerçevesine dair çalışmalara da öncelik verileceği” duyurulmuştu. TCMB’nin 2020 yılı Eylül-Ekim döneminde yürüttüğü Nakit Kullanım Alışkanlıkları Anketi’nin sonuçlarını yeniden hatırlamakta yarar var. Merkez’in güncesinde yer alan anket sonuçlarının değerlendirildiği analizde banka uzmanları Saygın Çevik ve Aybüke Töre Altunel Türkiye’de nakdin diğer ödeme yöntemlerine göre çok daha baskın olduğunu belirtiyorlar. TCMB’nin 1537 katılımcıya hafta sonu dahil 4 gün boyunca yaptıkları tüm işlemleri kaydetmeleri için ödeme günlüğü formu verilerek yürütülen anket sonuçlarının değerlendirildiği analizde “Türkiye’de nakit kullanım oranının Euro Bölgesi’ndeki ülkelerde ödeme günlüklerine göre hesaplanan nakit kullanım oranlarına kıyasla oldukça yüksek olduğu görülüyor.”
Seçim bildirgelerinde dijital TL
Dijital TL ve dijital ödeme sistemleri seçim bildirgelerine ve siyasi taahhüt metinlerine de girmiş durumda. Ak Parti’nin 2023 seçim bildirgesinde “Geliştirdiğimiz kavramsal tasarım ve kriptolojik altyapı ile test sürecini
başlattığımız yeni nesil dijital Türk Lirası projesini hayata geçireceğiz.” taahhüdü yer alıyor. Millet ittifakının Temel Politikalar Metni’nde de “Dijital para, kripto varlıklar, Fintek’ler ve dijital ödeme sistemlerine ilişkin düzenleyici ve denetleyici mevzuatı ve kurumları net bir biçimde tanımlayacağız.” ifadesi bulunuyor.