Seçim bitti, tüketici güveni düşebilir ve düştü!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Türkiye İstatistik Kurumu ile Merkez Bankası’nca ortaklaşa yürütülen tüketici eğilim anketine yanıt veren vatandaş mı çok tuhaf davranıyor, yoksa ölçümde mi bir tuhaflık var, kestirmek zor; ama yine aynı eğilim ortaya çıktı ve seçimin geride kalmasıyla birlikte vatandaş adeta büyük moral çöküntüsüne ve ekonomiye karşı güvensizlik duygusu içine sürüklendi. Tüketici güven endeksi seçimin geride kalmasından sonra haziran ayında yüzde 6.5 oranında geriledi.

Oysa daha bir yıl önce, 2022’nin haziran ayında 63.4 ile hesaplanmaya başladığı 2004 yılından bu yana geçen yirmi yıla yakın dönemin en düşük düzeyine inen tüketici güven endeksi, sanki enflasyon artmıyormuş, sanki geçim zorluğu yaşanmıyormuş gibi hızla yükselmeye başladı. “Hem ağlarım, hem giderim” dercesine “Hem yakınırım, hem ekonomiye güvenirim” diyen tüketicinin güven duygusu tırmandıkça tırmandı. Bu yılın mayıs ayına gelindiğinde tüketicinin güveni son beş yılın en yüksek düzeyine ulaşmış ve 91.1’i bulmuştu. İşte endeks haziranda 85.1’e geriledi.

Kabul edelim tüketici güven endeksinde harikalar yaratıyoruz, gerçekten harikalar! Ama dedim ya bu endeks vatandaşın yanıtlarıyla oluşturulduğuna göre ya vatandaş tuhaf tuhaf yanıtlar veriyor ya da ölçümde bir hata yapılıyor. Çünkü ortada adeta “doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyor” dedirtecek ölçüde kolay kolay izah edilemeyecek bir durum var.

Bakın bu köşede 23 Mayıs’ta tüketici güven endeksinde son aylarda yaşanan ve yorumlamakta zorlandığım yönler için neler yazmıştım:

TÜİK, tüketici eğilim anketinin şubat ayında deprem felaketinden dolayı bir anlamda kısa dönem için uygulandığını, ankete 6 Şubat’tan sonra devam edilmediğini açıklamıştı. Anket zaten her ayın ilk iki haftasında uygulanıyordu, şubat daha da erken kesilmişti. Tüketici güven endeksi şubat ayında yüzde 4.3 arttı. Anket dönemi kısa tutulduğu için bu artışta depremin etkisi yoktu.

Anket mart ayında Adıyaman, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya ve Osmaniye’de yapılmadı.  Tüketici güven endeksi mart ayında yüzde 2.9 oranında azaldı.

Nisana geldik, artık depremden etkilenen bölgelerde de anket uygulandı. Ne beklersiniz; deprem felaketi dolayısıyla bu bölgelerde yapılan anketin etkisiyle tüketici güveninde bir gerileme olmasını değil mi; tam tersine, tüketici güven endeksi nisanda tam yüzde 9.2 arttı.

Ve son ay mayıs... Anket uygulamasında artık herhangi bir sınırlama yok, nisandaki gibi tüm illerde anket yapıldı ve yüzde 4’lük bir artış daha.

Mart ayında deprem felaketine uğrayan şehirler anket kapsamında değil ve tüm Türkiye’de tüketici güveni yüzde 2.9 azalıyor.

Nisan ve mayısta depremin vurduğu şehirlerde de anket yapılıyor ve sanki deprem olumlu etkilemiş, moralleri yükseltmiş gibi bu sefer sırasıyla yüzde 9.2 ve yüzde 4 güven artışı yaşanıyor.

Üstelik nisan ve mayısta artık iyiden iyiye seçim havasına girilmiş; iktidar değişecek mi değişmeyecek mi, sorusu daha çok sorulur olmuş. Böyle bir ortamda nisan-mayıs toplamında tüketici güven endeksi tam yüzde 13.7 artıyor.

Böylesine bir artış siyasi bir beklentiyi de yansıtıyor olabilir mi? Bilemeyiz! Ama eğer siyasi bir beklenti böyle bir sonuç doğurmuşsa tüketici güveninin haziranda ya çok büyük bir artış gösterdiğine tanık olacağız ya da hızlı bir gerileme gösterdiğine... 

Tüketici güveninin cumhurbaşkanı seçimi ile ne ilgisi var? 

Aslında tabii ki bir ilgisi yok!

Ya da olmaması gerekir!

Hem niye olsun ki!

Ama hadi diyelim var, tüketicinin güveni seçim öncesinde ya da seçim yapılan ay düşebilir. Çünkü belirsizlik vardır, seçimden sonra nasıl bir politika uygulanacağı çok ama çok meçhuldür, bu yüzden bir gerileme olabilir.

İyi de bizde ne oluyor da son üç Cumhurbaşkanı seçiminin ardından tüketici güven endeksi belirgin bir düşüş eğilimine giriyor?

Bunu seçim sonucuna bağlarsak, yani Erdoğan’ın seçilmesinin tüketicide bir hoşnutsuzluk yarattığı gibi bir yorumdan yola çıkarsak bu bir kere olabilir. Diyelim 2014’te Erdoğan’ın seçilmesi vatandaşın güveninin düşmesine yol açtı. Peki bu varsayım doğruysa seçmen 2018’de niye yine aynı yönde tercihte bulundu. Niye 2023’te de aynısını yaptı ve Erdoğan’ı seçti?

Demek ki bu eğilimi Cumhurbaşkanı seçimi sonucuyla ilişkilendirmek pek de doğru değil.

Öyleyse Cumhurbaşkanı seçimlerinden sonra tüketici güven endeksinin gerilemesi nasıl açıklanabilir?

Yoksa soruyu başka türlü mü sormamız gerekiyor...

Tüketici güven endeksi aslında seçim dönemlerinde düşüş eğilimindeydi de Cumhurbaşkanı seçimi bu eğilimi geciktirdi mi?

Bu soruya “Evet” dersek, o zaman da “Niye” diye bir soru daha çıkar ortaya...

Yok yok olmuyor; bakıyorsunuz deprem zamanı ortaya çıkan tabloya...

Bakıyorsunuz tüketici güveninin Cumhurbaşkanı seçimlerinden sonra genel eğilim olarak azalmasına...

Doğrusu bir açıklama bulunamıyor ya da ben bulamıyorum...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar