Sebzemiz meyvemiz geri mi dönsün?
Geçen hafta Ege İhracatçı Birlikleri basın bülteninde taze meyve ve sebze sektörümüzün üç milyar ABD Doları’nı aşan ihracatının üçte birinin Rusya Federasyonu'na yaptığı vurgulanıyordu.
Ancak Rusya Federasyonu’na yapılan taze meyve ve sebze ihracatı, zararlılara karşı kullanılan kimyasallar (pestisit) nedeniyle yasaklarla karşı karşıya kalmış.
Rusya Federasyonu, Türkiye’den üzüm, portakal, greyfurt, biber ve nar ithalatına pestisit nedeniyle yasak getirmiş.
Rus yetkililerce bu yasaklamanın nedeni olarak, ihraç edilen meyve ve sebze üzerindeki kimyasal kalıntılarının, izin verilen oranlardan daha yüksek çıkmasının belirtildiğini medyadan biliyoruz.
Bu arada bu kısıtlama ve yasaklamalara ne kadar siyaset karışıyor onu da akıldan çıkarmayalım.
Ancak, Alaşehir'de yapılan “Yaş Meyve ve Sebze İhracatında Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri” toplantısında Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “Şili feromon tuzak kullanımını 3 yıl zorunlu hale getirdi. Sonrasında salkım güvesinden kurtuldular” ifadesini kullanmış.
Sayın Uçak yaptığımız telefon görüşmesinde, özellikle bağ alanlarının yoğun olduğu Alaşehir yöresinde bunu zorunlu hale getirilmesi ve desteklerin arttırılması halinde taze meyve ve sebze üzerindeki kimyasal kalıntısı sorununa ciddi bir çözüm yolu açacağını söyledi.
Feromon, aynı türün üyeleri arasındaki sosyal ilişkileri düzenleyen kimyasal madde olarak tanımlanıyor.
Bitkilere Feromon çubukları yerleştirilerek yapılan uygulamada, böceğin kokusunun hapsedildiği çubuklar bitkilere asılmakta ve böylece zararlı böceğin çiftleşmek için aradığı dişi bireyi bulamaması sağlanarak, ürüne zarar vermesi engellenmekte ve bitki zararlısı doğal yolla uzaklaştırılmakta. Çiftleşemeyen tür de giderek yok olmakta.
Bitkiye zarar veren canlıları yok etmek için, bizlere zarar veren kimyasalların kullanımı, sanırım insanlardan daha çok bu kimyasalların üreticilerine yarıyor.
Bu kimyasalların kullanılmaması halinde ürün verimliliğinin düşeceği iddiası bir gerçek. Ancak tarım ürünlerindeki zararlı kimyasal kalıntıları da acı bir gerçek.
Bu da maalesef sadece ihracatçılarımızın ürünleri alıcı ülkelerin gümrüklerinden geri döndürüldüğünde gündem oluyor.
Geri dönen ürünler ne oluyor?
Cevabını, sanırım neredeyse herkes çok açık bir şekilde biliyordur.
Feromon gibi, tarım zararlılarına karşı doğal mücadele yöntemlerinin var olduğunu biliyoruz. Yıllar önce ormanlarımıza ciddi zarar veren bir böceğe karşı, o türü yiyerek dengeyi sağlayan başka bir böceğin yetiştirilmesi ve doğaya salınması ile sorunun çözüldüğünü hatırlıyorum.
İhracat bu ülkenin en önemli ekonomik silahıdır…
Tarımsal ürünler ise bu silahın önemli mühimmatı arasında önde gelenlerdendir.
Tarım zararlılarına karşı bilinçsizce kimyasal kullanmak yerine, doğal yöntemlerin kullanılması için gereken desteklerin arttırılarak ve ürün teslimatındaki kontrol sonuçlarına göre verilmesi, ihracatımızda görülen bu sorunların önüne set çekebilir.
Alaşehir'deki toplantıda ihracatçılarımız, üreticilerin ürünlerini hasat yapmadan önce analiz yaptırarak “Hasat Sertifikası ” almasını önermiş ki oldukça ciddi ve yerinde bir öneri.
Zira ürün daha kaynağında iken kontrol edilirse, ürünlerimizin yabancı alıcıların gümrük kapısından geri gönderilmesi olasılığı, siyasi davranışlar hariç pek de mümkün olmayacaktır.