Savunmasız kur
Eski dönemde, sabit veya bant içinde tutulmaya çalışılan para birimlerine karşı başarılı ve başarısız spekülatif saldırılar gerçekleşmişti. En çok bilineni İngiltere’yi henüz iki sene önce katıldığı Avrupa Döviz Kuru Mekanizması’ndan çıkmaya mecbur bırakan saldırıdır. Britanya pound sterlininin yanlış seviyede olduğunu saptayan Soros harekete geçmişti. Pratikte olay neredeyse bir günde oldu, bitti. İngiltere Merkez Bankası 24 milyar dolarlık döviz rezervinden aşağı yukarı bir gece gecikmeli olarak satış yaptı. Sonradan zararın 3,3 milyar sterlin olduğu rapor edildi. Faizler de daha o gün yüzde 10’dan 12’ye yükseltilmiş ve 15’e çıkarılacağı söz verilmişti. Ancak bu bile işe yaramadı. Hem merkez bankası havlu attı hem de İngiltere Avrupa kur sisteminden çıkmak zorunda kaldı. İsveç’in Ağustos-Eylül 1992 saldırısını hem spot hem forward döviz satışıyla atlatır göründüğünü ancak kasımda havlu attığını ekleyebiliriz. Keza Norveç az sonra Aralık ayında sabit ECU kuru (pegged currency) sistemini bırakmak zorunda kalmıştı.
Spekülatif saldırı yazını geniş sayılır ama çok da büyük bir literatür oluşturmuyor. Bunun nedeni olayların dalgalı kur rejimlerinde tekrar etmesinin güç olması. Merkez bankaları hatalardan ders aldı, kur rejimleri değişti vb. Ana fikir bu tip olayların kısa sürede olup bitmesidir. Yıllar süren spekülatif saldırı görülmemiştir ve bu zaten mümkün değildir. En büyük hedge fund bile sabit veya çapalanmış kur rejimlerinde dahi genelde açığa satışla birlikte yürüttüğü böyle bir işlemi birkaç gün, belki birkaç haftadan fazla sürdüremezdi. Bu 30 sene önce mümkün değildi; bugün hiç değil.
Peki, kronik olarak değersizleşen bir para birimi nasıl olur da yıllar boyunca değer kaybeder? Böyle bir istatistiki süreçte şoklar giderek içselleşir (endogenous shocks). Dışarıdan gelen bir faktör yüzünden aniden değer kaybı oluşsa zaten daha sonra dengelenme yaşanır. Sürekli dışsal şok olmaz. O zaman değer kaybının nedenleri içseldir. Biliniyor ama yine de bir liste yapmayı deneyeyim.
Bir; ithalatınız ihracatınızın çok üzerindeyse ve turizm gibi bir kalemle veya sanayi/tarım dışı diğer bir faktörle –petrolünüz, bakırınız vs. varsa veya küçük bir ülkeyseniz off-shore bankacılık ile vd.- döviz ihtiyacını karşılayamıyorsanız bu olabilir. Olabilir çünkü sürekli döviz açığı yaratan bir ekonomik sisteminiz var demektir. İki, bunu yaparken şirketleriniz veya kamunuz veya her ikisi döviz cinsi borçluluğunu artırmışsa bu olabilir. Olabilir çünkü her kur yükselişinde şirketleriniz ve pozisyon açıkları varsa bankalarınız zarar yazar. Üç, kronikleşmiş sorunlarınızı çözmek için adım atamıyorsanız kronikleşme derinleşir ve uzun dönemli hafızaya kazınır. “Dolar gördüğü yeri unutmaz “ lafı bunun bir örneğidir. Uzun dönemli hafıza demek böyle bir ekonomik yapıda dolarizasyon demektir. Bu da dört. Dolarizasyon kolay kolay geri döndürülemez ve tersi de doğrudur; olmayan dolarizasyonu da hemen başlatamazsınız. Bunlar giderek artan ve yapışkan hale gelen bir kurdan enflasyona geçiş katsayısı üretir. Böylece, beş, her kur yükselişi doğrudan veya ithal ürün fiyatlarından gelen etkilerle enflasyonu hızla artırır. Son olarak, para politikanız sürekli yanlış yerde duruyorsa ve geçmişin az görülen spekülatif saldırılarında dahi bir caydırıcı olarak tutmanız ve hemen satmamanız gereken döviz rezervlerini eritmişseniz savunmanız güçleşir.