Savunma sanayimizin finansmanı için keşke “bağış” toplansaydı…

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA

Hükümet yine ve yeni bir gelir kaynağı keşfetti (!)…

AK Parti Grup Başkanı’nın ifadesiyle İsrail tehdidine karşı Hükümet bir adım attı; savunma sanayimizin finansmanında önemli bir kaynak olarak kullanılan Savunma Sanayi Destekleme Fonu (SSDF) için yeni gelirler buldu.

 

Savunma Sanayi Destekleme Fonu’nun gelirleri artırılıyor!...

Merhum Turgut Özal’ın Başbakan olduğu dönemde, 1985 yılında 3238 sayılı Kanun ile savunma sanayimizin bütçe dışı imkânlarla kolay ve hızlı finansmanı için SSDF oluşturulmuştu. Ne yazık ki o dönemde “bütçe birliği” ilkesi hiçe sayılarak galiba sayısı 160’lara dayanan fon uygulamaları getirilmişti. Ancak 1994 kararlarıyla bu fonların çok büyük bir kısmı lağvedildi ise de SSDF merkezi yönetim bütçesinin içine alınarak korundu.

SSDF’ye gelir ve kurumlar vergileri tahsilatının yüzde 6’sı, veraset ve intikal vergisi tahsilatının yüzde 25’i ve motorlu taşıtlar vergisi tahsilatının da yüzde 20’si aktarılarak fonun gelirleri tatmin edici ve kalıcı hale getirildi. Elbette bütçenin neredeyse onda birine ulaşan Milli Savunma Bakanlığı’nın bütçesi de korundu.

Hükümet, geçtiğimiz hafta sonu Meclis’e alelacele bir kanun teklifi getirerek SSDF mevcut kaynaklarına yenilerini ekledi. Şöyle ki;

- Kredi kartı limiti 100 bin liranın üzerindeki kredi kartı sahiplerinden her yılın başında 750 lira,

- Tapuda işlem yapılan taşınmaz alım satımlarında alıcı ve satıcının her birinden 750 lira,

- Diğer tapu işlemlerinde lehine işlem tesis edilenden 375 lira,

- Noterde sıfır araç tescilinde 3 bin lira,

- Noterde ikinci el araç tescilinde ise bin 500 lira,

- Yine noterdeki tüm diğer işlemlerin her birinden 75 lira,

- Kurumlar vergisi beyannamelerinde damga vergisi kadar bir pay,

- Yıllık gelir vergisi beyannamelerinde ise damga vergisinin yarısı tutarında pay

“katılma payı” ya da “pay” alınması öngörüldü. Bu düzenleme 1 Ocak 2025 tarihi itibariyle yürürlüğe girecek ve rakamlar her yıl “yeniden değerleme oranı” kadar otomatik olarak artacak.

Öte yandan AK Parti Grup Başkanı’nın açıklamasına göre bu düzenlemeden SSDF bütçesine 70-80 milyar lira gelecek. SSDF’nin 2024 bütçesi 162,5 milyar lira olduğuna göre, demek ki bu düzenlemenin gelire etkisi yüzde 40-45 olacak.

 

SDDF ile ilgili getirilen yeni kaynak modeli doğru mu?..

Hemen belirtmek gerekirse, Meclis’e gönderilen düzenleme hem vergileme tekniği ve hem de siyaseten doğru değil.

Neden?...

- Her şeyden önce bu düzenleme, Grup Başkanı’nın söylediği gibi “hizmet bedeli” değil. Kanun teklifinde ifade edilen hali ile “katılma payı”, yani bir tür “şerefiye”. Adı vergi değil ama tadı vergi ve harç benzeri.

- Tapu işlemlerinden alınan tapu harcı yanında katılma payı adıyla ayrıca bir harç alınacak.

- Aynı şekilde noterlerin yaptığı işlemlerde aldıkları noter harcı yanında katılma payı adı altında ilave bir harç daha alınacak.

- Bu arada yapılan düzenleme tipik bir “dolaylı vergi”. Dolaylı vergilerin de en belirgin özelliği adaletsiz vergiler olması. Oysa izlediğimiz kadarıyla Hazine ve Maliye Bakanı’nın ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın söylemleri hep aksi yönde. Yani dolaylı vergilerden daha adil olan dolaysız vergilere geçiş olacak(!)…

- Milyonlarca vatandaş, zengin ve fakir ayrımı olmaksızın, günlük hayatlarında bu ilave yüklere muhatap olacak.

Oysa savunma sanayii alanında Hükümetin attığı adımlar çok doğru idi. Yıllardan beri yapılan her türlü savunma yatırımları adeta yüz akımız olmuştu. Yerli katkı payının yükseldiği ve neredeyse tamamen “yerli ve milli” bir sanayimiz artık oluşmuş ve bu alanda dünya rekabet ligine girmiştik.

Malum; bu sektörde 3 bini aşkın firma faaliyet gösteriyor, on binlerce istihdam yaratılıyor, sayısı neredeyse bine ulaşan yeni projeler başlatılıyor, 2023 yılında 5,5 milyar dolar ihracata ulaşılıyor…

Etrafımızın ateş çemberine dönüştüğü konjonktürde savunma sanayiinde aslanlar gibi yol alırken; ucuz hamaset ile konunun eleştirilmeyeceğini beklemek doğru değil.

Keşke; konu bu kadar ucuzlatılmasaydı da bir “bağış kampanyası” başlatılsaydı daha saygın bir hareket olurdu ve daha çok gelir toplanırdı. Ama işi vatandaşın sırtına bindirir ve gelecek yıllara da yayarak kalıcı kılmak istendiğinde, elbette böyle perakende yollara başvurmak zorunda kalınıyor.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar