Savunma sanayiinde rekabet mi maraba kültürü mü?

Ussal ŞAHBAZ
Ussal ŞAHBAZ Global İşler

Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine! Bu ayki iki haber yine bu duruma işaret ediyor. İlk haber ABD rekabet otoritesinden geldi. ABD’de iş sözleşmelerinde rekabet yasağını yasaklamak için düzenleme yapılacak. İkinci haber ise bizden. 7. Yargı Reformu torba kanununa konacak bir madde ile savunma sanayii şirketlerinde “stratejik projelerde” çalışanlara 5 sene “rekabet yasağı” getirilmesi planlanıyor. Bu tip iş sözleşmeleri zaten yapılıyor. Ama görünen o ki, bir de kanuni yasak gelecekmiş.

Son yıllarda savunma sanayimizin gurur veren adımlarını konuşuyoruz. Mesela, dünyanın sayılı insansız hava aracı (İHA) inovasyonlarından birini yaptık. Bizim İHA’lar hem makul fiyatlı hem de etkili. O yüzden belli bir müşteri kitlesi var. Savunma sanayiindeki bu başarımızı acaba başka teknoloji alanlarına da tahvil edebilir miyiz? 18 Kasım 2022 günkü yazımda ABD’de çip endüstrisinin nasıl geliştiğini tartışmıştım. Çip endüstrisinin kökleri de askeri talebe dayanıyor. Ancak ordu için geliştirilen ürünler zamanla sivil kullanıma evirilmiş (Şu an ABD’de çiplerin %2’sini kamu satın alıyor). Buna da inovasyon deniyor.

70’lerde ABD’de bu konularda iki bölge öne çıkıyordu: Birisi Kaliforniya’daki Silikon Vadisi, diğeri ise Boston Massachusetts’teki Route 128. İkisinde de dünyanın en iyi üniversiteleri vardı. İkisi de kocaman kocaman ofis binalarında büyük şirketlerde mühendislerin çalıştığı yerlerdi. O zaman şimdiki gibi günün yarısında yoga yapıp, diğer yarısında TikTok çeken girişimciler yoktu. Peki, bugün inovasyon deyince neden tüm dünyanın aklına Silikon Vadisi geliyor? Bu da Kaliforniya ile Massachusetts arasında tek bir farktan kaynaklanıyor: Kaliforniya’da 1872’de tesadüfen çıkarılan bir kanun ile çalışanların iş sözleşmelerine rekabet yasağı koymak yasaklanmış. O yüzden, bir şirkette çalışanlar işten ayrılıp ona rakip şirket kurabiliyor. Hatta rakip firmaya geçip tecrübesini beraberinde götürebiliyor. Hem yeni iş kurmak hem de kalifiye insan kaynağına erişip işini büyütmek daha kolay. Tabii ki kimsenin çalıştığı şirketin ticari sırlarını alıp gitmesine izin verilmiyor (dilerseniz böyle şeyleri ABD’de bir deneyin).

Massachusetts’te ise durum böyle değil. Çalışanlara rekabet yasağı koymak serbest. O yüzden yapabileceğiniz inovasyon ancak çalıştığınız şirketin öncelikleri ve size verdiği hedeflerle sınırlı. İşte, Silikon Vadisi’ni Silikon Vadisi yapan şey havanın güzel olması filan değil, basit bir kanunmuş. Bugün hâlâ Silikon Vadisi’nde başka başka alanlarda başarılı şirketlerin %90’ının kökeni ilk çip şirketi Fairchild Semiconductors’a dayanıyor.

Biraz da bizim gibi ülkelere bakalım. Gelişmekte olan ülkelerde başarılı girişimleri bir araya getiren Endeavor diye bir dernek var. Endeavor’ın çalışmasına göre İstanbul’daki başarılı teknoloji şirketlerinin %90’a yakını dört şirketin çalışanları üzerinde yükseliyor. Bu şirketler, Yemeksepeti, Markafoni, Mynet, Pozitron. Bulgaristan’da 2002’de kurulan Telerik diye bir şirketten 20 yılda 40 başarılı girişim çıkmış. Dubai’nin Uber’i Careem’in çalışanları 34 yeni şirket kurmuş (bunların yarısı Pakistan, Mısır ve Suudi Arabistan’da).

Demek ki, ekonomik kalkınma için iş gücünün şirketler arasında özgürce yer değiştirebilmesi gerekiyor. Peki “iki sene sonra ayrılacak adama ben niye yatırım yapayım?” diye soran şirket yöneticilerinin sesini duyar gibiyim. Yüksek teknoloji inovasyonuna dayanan şirketleri maraba kültürüyle yönetmeye kalkınca insanın aklına böyle sorular gelebilir. Peki ya ulusal güvenlik? Son zamanlarda, herkes işine gelmeyen rekabete karşı “ulusal güvenliğimizi koruyoruz” argümanları kullanmaya başladı.

Ulusal güvenlik elbette önemli. Mesela ABD, vatandaşlarının Çinli şirketlerin çip projelerinde çalışmalarını yasakladı. Ancak gördüğünüz gibi bu yasak sadece düşman olarak gördüğü ülkeler için geçerli. Bir ülkenin kendi vatandaşının kendi ülkesinde bulunan başka şirketlerde çalışmasını yasaklaması ulusal güvenlikle açıklanabilir mi? Denebilir ki “Bu kanunla beyin göçünü önleyeceğiz!” Yapmışken bir de çalışanların pasaportlarına el koysaydınız!

Bu tip düzenlemeler maalesef orta vadede savunma sanayii şirketlerinin insan kaynağını öldürür. Hiçbir aklı başında iyi eğitimli genç ayaklarına böyle bir pranga takmak istemez. Savunma sanayiindeki başarılarımızı toplumsal refaha dönüştürmek istiyorsak, sadece birkaç şirketin rahatını değil, yarın kurulacaklar da dahil tüm şirketlerimizin buradan nasıl kazanacağını düşünmeliyiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar