Savaşın gölgesinde kalan Doğu Akdeniz Forumu
Gökçenur Ataman
Enerji Yatırımları Danışmanı
Doğu Akdeniz Bölgesi, tarih boyunca bugünkü modern dünyamızın şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Üç kıtanın (Afrika, Asya ve Avrupa) kavşağında yer alması onu binlerce yıldır ticaretin vazgeçilmezi ve kültürün anahtarı haline getirmiştir. Son on yılda Doğu Akdeniz'de çok sayıda önemli gaz keşfi yapıldı. Geniş kaynak beklentileri, fırsatlar ve zorlukların bilincinde olarak, Doğu Akdeniz gaz havzasının tüm potansiyelinin ancak Doğu Akdeniz bölgesindeki tedarikçiler, alıcılar ve transit ülkelerin bölge içinde gaz ticareti için bir altyapı geliştirme konusunda iş birliği yapmasıyla ortaya çıkarılabileceği açıktı. Bu nedenle Doğu Akdeniz önemli ve açık deniz gaz keşiflerinin, bölgenin enerji ve ekonomik kalkınması üzerinde derin bir etkiye sahip ve yeni keşiflerinin, önemli gaz sahalarının kullanımı bölgenin enerji güvenliği için hayati önem taşıyor. Doğu Akdeniz ülkeleri arasında karşılıklı ve ortak enerji sorunları ve çıkarları hakkında farkındalık sağlamak için Doğu Akdeniz’de bölgedeki potansiyel üreticiler de dahil olmak üzere gaz üreticileri, alıcılar ve transit ülkelerin iş birliğinin gerekliliği teyit edilmiş ve Doğu Akdeniz Forumu’nun ortak çıkarların desteklenmesi amacıyla kurulduğunu belirtmişlerdir.
Doğu Akdeniz Forumu’nun uluslararası hükümetler arası bir organizasyon olarak kurulduğu ifade edilirken, gaz konusunda yapılandırılmış bir diyalog oluşturmak için bir platform görevi göreceği ve ortak stratejiler ve bölgesel gaz politikaları oluşturmak için gündem belirleyeceği vurgulanmıştı. Mısır'ın girişimleri diğer Kurucu Üyeler tarafından memnuniyetle karşılanmış ve böylece GKRY, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün ve Filistin, Mısır ile birlikte gaz kaynağı potansiyelinin tamamını ortaya çıkarmak için bölgesel bir gaz pazarının geliştirilmesine yol açacak yapılandırılmış bir politika diyaloğunun temelini oluşturmaya çalıştılar. Bölge Ülkeleri Türkiye’nin, Forum’un kurucu üyelerinden GKRY ve Yunanistan ile KKTC’nin deniz yetki alanları paylaşım sorunları nedeniyle Forum’a davet edilmediği değerlendirilmesi yapılmıştı. Bunun yanı sıra Türkiye’nin Forum’a davet edilmemesinde, Mavi Marmara olayı İsrail ve 2013 yılında Mısır ‘da gerçekleşen darbe nedeniyle Mısır ilişkilerinde yaşanan gerginliğin etkisi öne sürüldü. Forum’un kuruluşunu takiben Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından "Bu forum, Türkiye'yi Doğu Akdeniz'deki enerji denkleminin dışında bırakma hayalleri kuran bazı, ülkelerin “Enerji Güvenliği Ekseninde Doğu Akdeniz Gaz Forumu” siyasi saiklerle kurdukları, gerçeklikten uzak bir oluşum olduğunu ve bu Forum’un amacı gerçekten iş birliği olsaydı, kuşkusuz Türkiye ve Kıbrıs Türkleri de Forum’a davet edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Forum’un iş birliği değil siyasi hedeflerle kurulduğu vurgulanmıştır. Yine bu tür oluşumların bölgede barış ve iş birliğine katkı sağlamaktan uzak olduğu, Doğu Akdeniz'de, içinde Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin olmayacağı hiçbir girişimin başarılı olamayacağı belirtilmiştir. Türkiye, bölgeye ilişkin MEB sınırlandırma anlaşmaları ve enerji nakil projelerini olduğu gibi Forum’un oluşumunu da kendisini dışlamaya yönelik siyasi bir proje olarak görüyor. Doğu Akdeniz, Türkiye için enerji veya deniz yetki alanları perspektifinin ötesinde bir anlam ifade ediyor. Türkiye’nin ve KKTC’nin Doğu Akdeniz Forumu’nda yer almıyor olması büyük bir eksikliktir.
Forum’un üye ülkesi İtalya enerji şirketleri ile GKRY ve Mısır’da araştırma ve işletme lisansına sahiptir. EastMed boru hattı projesinin varış ülkesi olarak planlanan ‘da İtalya’yadır. Ürdün, Arap Gaz Boru Hattı ile hem alıcı hem transit ülke, ayrıca İsrail’den uzanan boru hattının varış ülkesi olarak, Forum’da alıcı ülke kapsamında yer alıyor. Filistin, İsrail’in engellemeleri nedeniyle, 2000 yılında keşfedilen Gaza Marine-1 ve Gaza Marine-2 kuyularındaki doğalgazı işletip ekonomisine kaynak yaratmaktan yoksundur. Forum’un geliştirilecek projeler ile Filistin’e bu anlamda imkân yaratacağı beklenilse de İsrail ve Filistin savaşının seyri bu çalışmaları mümkün kılamayacak belki de Doğu Akdeniz ‘deki tüm dengeler yeniden kurulacaktır. Savaş sebebiyle Doğu Akdeniz Forumu’nun kurulma amacı yerini bulamasa da ve Türkiye ve KKTC’nin içinde olmadığı bu denklem uzun vadeli, barış ve istikrarı yeniden kazandıracak bir çözüm olarak görülmüyor. Doğu Akdeniz’de keşfedilen doğal gaz sahalarından 2011 yılında İsrail’in keşfettiği Leviathan (606 milyar m3 ) ve 2015 yılında Mısır’ın keşfettiği Zohr sahası (850 milyar m3 ) bölgede bulunan en büyük sahalardır. Diğer sahalar rezerv itibariyle daha küçük ölçekli sahalar. Keşfedilmiş olan sahalar mevcut deniz yetki alanları sınırları itibariyle birbirine yakın konumda bulunuyor. Bu açıdan doğal gazın uluslararası pazarlara ulaştırılmasında finansal kaynakların verimli kullanımını sağlayacak ortak projeler gündeme gelmiş ve doğal gaz kaynaklarının işletilmesinde kârlılığı da artıracağı düşüncesiyle bölge ülkeleri arasında ortak hayata geçirilecek boru hatlarının dışında, elektrik santralleri, LNG tesisleri veya CNG tesisleri ve bu maksatla kullanılabilecek depolama terminalleri ve limanların inşası gibi projeler doğal gaz keşiflerinin artması ile birlikte çeşitli platformlarda tartışıldı. İsrail’in Doğu Akdeniz’de gerçekleştirdiği doğal gaz keşifleri sonrası bu boru hattının, İsrail’den Mısır’a ters yönde gaz akışı sağlamak üzere revize edilmesi gündeme gelmişti.
Bölge ülkelerinden Libya ve Mısır, son dönemde Doğu Akdeniz’de doğal gaz kaynaklarının keşfine kadar olan sürede ihracatçı pozisyonunda olan ülkelerdir. Mısır, 2005 yılında hizmete giren, Akdeniz kıyısında yer alan İdku ve Damietta LNG tesisleri aracılığıyla 2008 yılında 14 milyar m3 LNG ihracatı gerçekleştirdi. Üretimin artan iç talebi karşılayamaması nedeniyle, azalan ihracat 2015 yılında durdu ve tesisler âtıl hale geldi. 2015 yılında 850 milyar m3 rezervli Zohr sahasının keşfi ile tekrar net ihracatçı pozisyonuna gelen Mısır, bu sahadan üretimin başlaması sonrası Idku’daki tesis aracılığıyla 2018 yılında 2 milyar m3 seviyesinde ihracat gerçekleştirdi. Mısır’ın sahip olduğu LNG tesislerinin kapasitesi 12,2 Mtpa olduğu biliniyor. Mısır’ın kendi gazı ile birlikte çevre ülkelerin kaynaklarını da bu tesisler aracılığı ile uluslararası pazarlara ulaştırma imkânı bulunmakta. Doğu Akdeniz doğal gaz kaynaklarını uluslararası pazarlara ulaştıracak projeler arasında Mısır LNG tesisleri, maliyet ve kısa sürede hayata geçirilebilme imkânı açısından ön plana çıkıyor. LNG seçeneği küresel pazarlara erişim sağlayacak olması açısından belirli bir pazara yönelik boru hattına göre esnekliğe sahiptir. İsrail ve Filistin savaşının etkileri nedeniyle boru hatlarına göre sabotaj tehdidinden daha uzak olması da LNG seçeneğini değerli kılıyor.
İsrail'in en büyük doğal gaz sahaları Tamar ve Leviathan'ın işletmecileri olan Delek Drilling ve Noble Energy ile alıcı konumundaki Mısırlı Dolphinus Holdings, 2018’de EMED adı altında bir girişim kurarak boru hattına ortak olmuştu. Chevron, Noble Energy'yi satın alarak Tamar ve Leviathan gaz sahalarının işletmecisi oldu. Tamar'ın yaklaşık 11 trilyon kübik feet gaz rezervi olduğu tahmin ediliyor. Leviathan sahası ise bunun iki katı rezerve sahip. İsrail, gaz ihracatını stratejik güvenlik kaygılarıyla kontrollü tutmaya çalışıyor. Chevron, İsrail hükümetinin şirkete Tamar sahasındaki platformunu kapatma talimatı vermesinin ardından İsrail açıklarındaki doğal gazın Mısır’a akış yönünü değiştirdi. Hamas saldırılarının Doğu Akdeniz'deki Tamar Gaz Sahası’nın kapatılmasına yol açmasının ardından ABD’li enerji şirketi Chevron gazı Mısır'a taşıyan İsrail açıklarındaki doğal gaz boru hattından gelen akışın yönünü değiştirdi. Gaz Mısır'a ulaşmadan önce Ürdün üzerinden geçmesi kararlaştırıldı. 90 km'lik boru hattı Leviathan gaz sahası ile Mısır arasındaki ana bağlantı olduğu biliniyor. Chevron yaptığı açıklamada, İsrail Enerji Bakanlığı'nın Tamar Üretim Platformu'ndaki üretimin durdurulması yönündeki talimatı ve İsrail'in güneyindeki güvenlik durumu sonrasında Mısır'a yapılan tüm ihracatlar FAJR boru hattı üzerinden yeniden yönlendirildiği belirtildi.
Mısır’ın da kendi ihtiyacını karşıladığı dikkate alınırsa, İsrail’in keşfettiği doğal gaz için en yakın ve büyük pazar Türkiye’dir. Gazın Türkiye’ye getirilmesi ve buradan Avrupa’ya gönderilmesi ile ilgili projeler uzun süre gündemde olmuş ve İsrail’deki istikrarsızlık bununla beraber mevcut bir savaşın içinde olması sebebiyle sonuca varılamamıştır. Türkiye ‘nin İsrail ile Filistin arasında Garantör olma teklifine sıcak bakılması halinde Doğu Akdeniz ‘de enerji arz güvenliğinin yeniden gündeme alınacağı olasılıklar arasındadır. Yine enerji arz güvenliğini sağlamak amacıyla kurulan Doğu Akdeniz Forumu için dengelerin yeniden değişeceği de öngörülmektedir. Eğer planlanmış takvim gerçekleşirse Doğu Akdeniz Forumu’nda bunun yansımaları görülecektir.