Savaşın gölgesinde hiperenflasyon kıskacında ekonomimiz
Önce rakamları özetleyelim; tüketici enflasyonu %50’yi, üretici ise %100’u aştı. Üretici tüketici makası rekor kırdı. Merkez’in faizi ile TÜFE farkı 40 puanı aştı. Hiperenflasyon artık TÜİK rakamlarıyla da onaylandı. Hükümet ise enflasyonu ya küçümsemek veya yok saymakla çözüleceği saplantısında…
Şimdi de savaşa dair gelişmelere bakalım; Rusya’ya yaptırımlar, sıcak çatışmalar, yeni mülteci akınları ve insani dramların yaşandığı kuzeyimizde, ekonominin performansı, çapraz ateş altında kalmış bulunuyor. Bu çok boyutlu denklemi çözmek bir yana kavramaya yönelik çalışmalarımız dahi yok.
90 MİLYON EKONOMİ KOBAYI
Sorun şu ki hiperenflasyon, dış politikada doğru kararlar dahi oluştursak, uygulamak için gereken gücü azaltıyor. Düşük Kur Yüksek Faiz modelini tam deneyecek zamanı bulduk sanki… Korona dahi çekip gitmeden gelen savaş, içeride 90 milyonu ekonomi kobayı gibi kullanmamıza engel olmamış.
Ekonomik kobay derken, iktisat biliminin öngördüğü adımların dışına çıkıp “ben heterodoksum” diyenler, hiperenflasyon karşısında dahi bu hatalı karardan dönmüyor, dönemiyor, “faiz inecek dertler bitecek” türküsünü dillerinden eksik etmiyor.
İKİ SORU İKİ CEVAP
İhracatın geleceği?
Emtia fiyatlarıyla zaten başı belada olan sanayici, ihracata konu mal üretse dahi 2 yeni tehdit ile karşı karşıya; 1-Ana müşterimiz Avrupa’nın ekonomik sıkıntıları yüzünden ithalatı azaltmaları, 2-Savaş yüzünden gelebilecek tedarik problemleri… Bu dönemde ihracatçılarımızı “akıncılar” gibi değerli saymalıyız.
Ekonominin geleceği?
Gördük ki kötü yönetim sebep, hiperenflasyon sonuç… Ekonomiyi “ülkeyi boşaltın, bir şey deneyeceğim” anlayışıyla yönetmeye kalkınca ortada ne döviz kalır ne faiz işe yarar ne de işyeri kalır… En kısa zamanda aklımızı başımıza almak zorundayız. Bunun için de bizden adamlara değil bilen, akil adamlara ihtiyacımız var.
NOT
DEMİR TAVA GELDİ KÖMÜR BİTTİ, AKIL BAŞA GELDİ ÖMÜR BİTTİ
Hiperenflasyon dahi aklımızı başımıza getirmeyecekse daha ne gibi bir bedel ödemeliyiz ki akıllanalım? Enerjiden gıdaya dek ülke hayat pahalılığı ateşiyle kavrulurken hala “verecek müjde” düşünmek yeter mi?
Hadi seçim sürecinde halkı “enflasyon zirve yaptı, düşecek” ya da “filan yerde gaz bulduk, açın kombileri…” nidalarıyla oyalamak, nasıl bir akıl tutulmasının neticesidir?
Son sorum şu olsun; aklımızı başımıza devşirmek için, hiperenflasyon dedik olmadı, savaş dedik tınmadık, kafamıza düşmesi için meteor mu bekliyoruz?