Savaşı durdurmak mümkün, başlayan bir savaş nasıl sonlanır?
Dr. Av. Arb. Umut METİN
Uluslararası Hukuk ve Uluslararası Güç Kullanım Hukuku (BM Hukuku) Uzmanı
İki devletin münakaşa ettiği bir konuda, düşmanca bir psikoloji oluşması ardından silahlı güçlerine başvurduğu anda savaştan bahseder duruma gelmekteyiz. Rusya-Ukrayna sorununun, silahların devreye alınması ile savaşa dönmesi ve daha ilk günde karşılaştığımız insani acı tablo, bu savaşın acilen durması gerektiğini ortaya koyuyor. Maalesef, Birleşmiş Milletler’in uluslararası barışı ve güvenliği korumakta zaafiyet gösterdiği bir örnek daha yaşıyoruz. BM Güvenlik Konseyi’nde silahlı güç kullanımı alanında veto yetkisi sahibi olan Rusya’nın, Ukrayna’ya güç kullanarak boyun eğdirme çabası somut bir hal aldı.
İki ülke arasında askeri güç açısından bir orantısızlık var. Bu tabloda hangi ülke haklı, hangisi haksız diyerek konuya çözüm üretmek mümkün değildir. Silahların birbirine doğrultulduğu, özellikle silahların sivil halka zarar verebildiği bir ortamda haklıyı tespit etmek değil, savaşı durdurmak temel yaklaşım olmalıdır.
Başlayan bir savaş nasıl sonlanır?
Savaşlar, Rusya - Ukrayna örneğinde görüldüğü gibi aslında ilan edilerek başlar. Savaş ilanı öncesinde savaş ilan edilecek devletin uyarılması, verilen sürede uyarıya rağmen uyarı dikkate alınmayarak aynı tavra devam etmesi halinde, süre geçince savaş an meselesi olmaktadır. Yani ilanı, fiili olarak silah kullanımı izler ve savaş başlar.
Bu durumda, savaşı sonunda bitirecek olan da olsa olsa bir barış anlaşmasıdır. Savaşanların, kendi kendine barışa ulaşması kolayca ulaşılabilecek bir durum değildir. Başlangıçta iki tarafı ateşkese ikna ederek, iki tarafın da savaşmadan durduğu bir an yaratmak, ardından ise savaş psikolojisini barışa çevirerek savaşı sonlandırmak gerekir. Yani kalıcı barış için, kalıcı bir ateşkes hali denenebilecektir.
Arabulucu savaşı nasıl durduracak?
Devletleri yönetenler de nihayetinde insandır. Devlet yöneticilerinin, liderlerinin savaşmadan da ülkelerinin menfaatini koruyabileceğine ikna edilmesi gerekir. Barışın gelmesi için savaşların, savaşmanın devletlerin ve vatandaşlarının menfaatine değil, zararına olacağını veya savaşmadan da menfaat edinebileceği ortaya konulabilmelidir.
“Arabulucular gittikleri yere barış taşırlar”
Devamla, tarafsız bir arabulucu (arabulucu heyeti) nezdinde yürütülebilecek müzakereler ardından, ortak noktaları çoğaltmak, yumruğu değil, devletlerarasında el sıkışmayı sağlamak, yani savaşı sonlandırmak mümkündür. Tarafsızlık zemininde oluşturulacak, savaşan iki ülkenin de itibar edeceği bir başka ülke yetkililerinin, ülkesinin yetkin arabulucuları ile üstleneceği bir arabuluculuk, öncelikle ateşkes, sonrasında barışı getirmekten hiç uzak değildir.
“Barış için denemeye değer”
Arabuluculuk görüşmeleri düşmanlığı/savaşı soğutmaya imkân verir. Arabuluculuk görüşmelerinin ateşkes statüsü altında yapılması halinde, taraflar kendi vatandaşlarının savaş ve ateşkes hali arasındaki psikolojisinden de etkileneceklerdir. Bu durum, masada konuşmanın aktifleşmesine de fayda sağlayabileceğini gözler önüne serecektir. Ateşkes hali ve anlaşmaları dahi savaşın bir daha başlamaması için ilk adım olabilmektedir.
Tarafsız bir devlet arabulucu rolüne aday olduğunu ortaya koymalı
Savaşta taraf olmayan, savaşa dahil olmamış bir devletin arabuluculuğu, savaş gibi dakikası kıymetli kriz hallerinde olmazsa olmaz önemdedir. Savaşan taraflardan biri hem savaşıp, hem de arabuluculuk rolüne bürünemez. Ancak tarafsız devletlerden birinin arabulucu rolü dikkate değer olabilir. Bu noktada, henüz savaşa ilişkin tarafını açıklamamış, tarafsız kalmış her devletin bu konuda insiyatif alması gerekir. Keza, içsel dinamiklerle Rusya veya Ukrayna da arabulucu önerisinde bulunabilir.
Barış anlaşması gerçekten mümkün mü?
Tarihte örneği görülen çokça barış anlaşması bulunmaktadır. Versay Barış Anlaşması (1919), İsrail-Mısır Barış Anlaşması (1979), Etiopya-Eritra Barış Anlaşması (2000) akla gelenlere örnektir. “Tarihte varsa, bugün neden olmasın?” Bu anlaşmalarda savaşın bittiği ve artık devam etmediği açıkça yazılır. Anlaşmanın sonrasında oluşan sonuçlar ayrı bir konu, bir savaşın sonlandırılması ise bambaşka bir konudur. Barış anlaşması özellikle sınır ülkeler arasında dostça ilişkilerin, ülkeler arası ticaretin ve seyahatin hareketliliği, bir diğer anlatımla normalleşme açısından özel önemdedir. Elbette bir barış anlaşması, savaşan ülkelerin bir daha asla savaşmayacağı garantisi veremez. Bu nedenle, arabuluculuk yöntemiyle ulaşılan barış anlaşmalarında, sorunun görünen sebepler dışında gerçek nedeni iyi analiz edilmeli, tarafların uyuşmazlık alanlarının özellikle esaslı olanlarının mutabakata bağlanması sağlanmalıdır. Burada devletlerin avantaj ve dezavantajları müzakerelerde gerçekliği resmedilebilmelidir.