Savaş ile ekonomide yön değişikliği
Ülkelerin iktisat politikaları sadece enflasyon, büyüme, işsizlik gibi kritik makro değişkenler de hedeflenen oranlara erişmek için uygulanmaz. Sınırları ve kısıtları vardır. Bu sınırlar ilk bakışta iktisadi olmayabilir. Ülkenin coğrafi konumu, sahip olduğu değerli madenler sahipliği, toplumsal yapı, uluslararası gelişmeler gibi unsurlar bu politikalarda belirleyici olur.
Türkiye, bu tür kısıtları, sınırları içinde barındırmakta. Coğrafi yapısı, uluslararası yapılanma ile birlikte iktisat politikalarının oluşturulmasında belirleyicidir. Nitekim ülkemiz 40 yıldır terörle mücadele etmekte, bunun yarattığı iktisadi ve sosyal maliyetlere katlanmakta.
Savunma ekonomisi
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeye girişmesi dünyada da Türkiye’de de birçok politikanın, kurumsal yapılanmanın değişmesini zorunlu kılmakta. Türkiye artık tüm ekonomik yapılanması, “savunma ekonomisi” temelli olmak zorunda. Savunma ekonomisi, savaş ekonomisi değildir. Ekonominin gerektiğinde hızla savaş ekonomisine dönmesini sağlayan ekonomidir. Yani sivil havacılık alanında çalışan bir fabrikanın gerektiğinde hızla askeri uçak sanayisine dönüşebilmesidir.
Savunma ekonomisinin temelinde belli sektörlerin öne çıkartılması kadar kurumsal yapılanmanın, eğitim, sağlık sistemi gibi alanların da bu hedefe uygun biçimlendirilmesini gerektirmekte.
Türkiye’de mevcut hükümet geçmişte altyapısı kurulan savunma sanayine son yıllarda özel bir önem verdi, bunun neticesini de gördü, ülkenin savunması için gerekli silah sistemlerinde kendi kendine yeterliliğe ulaşma da önemli mesafe alındı.
Ancak bu yetmez. Yaşadığımız olaylar bize enerji de yeterliliğin, tarım da yeterliliğin de en az savunma sanayi kadar önemli olduğunu gösterdi. Türkiye geçen 20 yılda inşaat sektörü yerine bu sektörlere kaynak ayırsaydı, savunma ekonomisi açısından bu yaşadığımız kaygıları taşımazdı.
Ne yapılmalı? Yeni bir planlama modeli içinde hızla savunma ekonomisi temelli yapılanmaya gidilmeli. Çünkü Türkiye’nin ne yazı ki jeopolitik konumu gereği bu yapılanmadan kaçması mümkün değil. Yazının devamı gelecek.
Dünya Gazetesi 42 Yaşında
Basında ilkeler oluşturmak için, eğilmeden, bükülmeden sadece okuyucuya karşı kendini sorumlu hissetmek gerekir. Dünya Gazetesi bunu 42 yıldır başarı ile yürütüyor. Bu görevi son yıllarda daha da ağırlaştı. Çünkü artık ülkenin tek ekonomi gazetesi.
Dünya Gazetesi’nde 14 yıldır elimden geldiği kadar kalem oynatan bir akademisyen olarak iyi ki varsın, sevgili gazetem diyor, tüm dünya ailesini ve bu ailenin en önemli parçası olan değerli okurlarımızı kutluyorum.