Sanayi üretimi sendeleye sendeleye...
✔ Sanayi üretimi artıyor artmaya da hız keserek...
✔ Bisikletten düşmemek için pedal çevirmeye, üretime devam.
✔ Bisiklet giderek yavaşlayacak ve sanayici düşmeyecek şekilde bir süreliğine ayağını yere koyacak gibi...
Sanayide işler pek iyi gitmiyor. Bunu hem üretime ilişkin verilerde gözlemek mümkün, hem de sanayideki gidişatın öncü göstergesi olan reel kesim güven endeksine verilen yanıtlarda...
TÜİK tarafından dün yapılan ağustos verilerine ilişkin açıklama sanayi üretiminin giderek hız kestiğini ortaya koyuyor. Bu yavaşlama son günlerde sıkça vurguladığımız enflasyon hızında yaşanacak düşüşe benziyor.
Sanayi üretimi artıyor artmaya da giderek daha yavaş artıyor.
Enflasyon da öyle olacak. Artışını sürdürecek de daha az artacak ve bir yıl önceye göre değişim oranı düşecek. Ama fiyatlar düşmeyecek.
Sanayide hız böyle yavaşlıyor
Sanayi üretimi tek ama değişimi ölçmek için üç endeks var.
Arındırılmamış ham endeks: Bu herhangi bir arındırma işlemine konu olmayan endeks... Kaç adet, kaç ton, kaç metre üretim yapılmış... İşte bu endekse göre ağustos ayındaki sanayi üretimi bir yıl öncesinin yüzde 4.1 üstünde.
Bu endeks işgünü sayısından kaynaklanan üretim iniş çıkışlarını kapsamadığı için özellikle bazı aylarda çok ciddi değişim dalgalanması görülebiliyor. Örneğin temmuzda hazirana göre yüzde 21'e yakın bir gerileme ortaya çıkmıştı; bu kez de ağustosta temmuza göre yüzde 18'lik bir artış söz konusu oldu. Çünkü temmuzda bayram dolayısıyla işgünü sayısı çok azdı.
Takvim etkisinden arındırılmış endeks: İşgünü sayısının yol açtığı dalgalanmanın etkisini ortadan kaldırmak için başka bir endeks oluşturuluyor; takvim etkisinden arındırılmış endeks... Bu endeks, aydan aya olan değişimlerin de, bir yıl öncesinin aynı ayına göre olan değişimlerin de çok dalgalanmasını önlüyor. Bir anlamda çalışılan işgünü sayısı aynı düzeye getiriliyor.
İşte bu endekse göre ağustostaki yıllık üretim artışı yüzde 1 düzeyinde. Ağustostaki bu oran, pandemi dolayısıyla 2020 ortasında yaşanan düşüşten sonraki en düşük oran. Sanayi üretimindeki yıllık değişim, 2020’nin mart, nisan, mayıs ve haziran aylarında bir yıl öncesine göre gerilemişti. Dolayısıyla haziran 2020’den bu yana yıllık bazda ne gerileme, ne de yüzde 1 gibi çok düşük bir artış görüldü.
Zaten bu yıl nisanda yüzde 10.8 düzeyinde oluşan yıllık artış hızı, sonraki aylarda sürekli olarak azaldı. Yıllık artış hızı mayısta yüzde 9’a, haziranda yüzde 8.8’e, temmuzda yüzde 2.5’e ve nihayet ağustosta yüzde 1’e indi.
Bu yılın ağustosundaki üretim düzeyini gösteren endeks 139.7. Geçen yıl eylüldeki endeks 140.9’du. Dolayısıyla aylık üretim artışı yüzde 0.8 dolayında kaldığı takdirde yıllık üretim değişimi eylülde negatife dönecek.
Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış endeks: İlk iki endeks genellikle yıllık değişimi, gidişatı ölçmek için kullanılıyor. Bir de aydan aya olan değişimi görmek için kullanılan endeks var. Bu endekste hem takvim etkisi arındırması yapılıyor, hem de mevsim etkisi arındırması. Çünkü bazı sanayi ürünleri var ki, özellikle tarıma dayalı ürünler, bunların üretiminde mevsimsellik etkisi söz konusu.
Bu endekse göre olan üretim bu yıl çok dalgalı bir seyir izliyor. Ağustosta temmuza göre yüzde 2.4’lük bir üretim artışı var. Ancak dikkat edilmesi gereken, temmuzdaki üretimin bu yılın en düşük düzeyine inmiş olması. Dolayısıyla ağustostaki üretim artışı tümüyle baz etkisine dayalı. Zaten son ay yaşanan bu artışa rağmen ağustostaki üretimin düzeyi bu yılın en düşük üçüncü üretimine işaret ediyor. En az üretim temmuzdaydı, sonra ocak, sonra ağustos...
İTE KAKA ANCAK BU KADAR!
Ekonomide bir yıl önce yapılan tercih, temelde üretimi artırma, en azından azalmasını önleme tercihiydi. Faiz bu yüzden indirildi, enflasyona bu yüzden razı olundu. Bu tercih bir ölçüde işe de yaradı. Sanayide çarklar dönmeye devam etti. Bunun bedeli ağır oldu ama işler iyi kötü yürüdü.
Ama artık öyle görünüyor ki sona yaklaşıldı, pek ötesi yok. Bu enerji maliyetleri, özellikle sanayide kullanılan elektrik ve doğalgaza yapılan zamlar üretimi çok pahalı hale getirdi. Bu maliyet artışı da perakende fiyatlara tam yansıtılamıyor.
Üretimi ihracata dönük yapmak da bir çözüm yolu olmaktan çıkıyor. Avrupa'nın girdiği ve giderek daha derin hissedeceği resesyon, AB ülkelerine dönük ihracatı sekteye uğratıyor. Avrupa'da maliyet gerekçesiyle üretimine ara verilen ürünler dışında ihracat olanağı giderek daralıyor.
Bazı sektörler hariç eskisi kadar ihracat olanağın yok, iç pazar daralma eğilimi gösteriyor, maliyetler her geçen gün artıyor; sanayici ise bisikletten düşmemek için pedal çeviriyor. Bir gün düşmeyecek şekilde ayağını yere koyacak ve bisikletten bir süreliğine inecek. Sanki oraya doğru bir gidiş var.