Sanayi üretim rakamlarından Draghi raporuna bakış
2024 yılının 3. Çeyrek Büyümesine ilişkin olarak öncü gösterge olarak kabul edebileceğimiz Temmuz ayı Sanayi Üretimi verisi 10.Eylül.2024 tarihinde TÜİK tarafından açıklandı.
Aylık bazda çok küçük de olsa (yüzde 0,4) bir artış var. İmalat sanayindeki artış ise manşet artıştan daha yüksek (yüzde 0,5). Geçtiğimiz Haziran ayında aylık daralma yüzde 2,4 iken gelen bu veri iyi olarak değerlendirilebilir.
Üçüncü ve dördüncü çeyrekte Türkiye Ekonomisindeki daralmanın daha sert olması beklenirken görece gelen veri talepte yeniden bir canlanma olduğunu gösteriyor. Nitekim ara malı üretimi yüzde 1,7, dayanıklı tüketim malı üretimi yüzde 3,6, dayanıksız tüketim malı üretimi ise yüzde 2,8 artış göstermiş. Düşük teknoloji üretimindeki yüzde 2,5’lik ve orta düşük teknolojideki yüzde 0,9’luk artışın kaynağı ise ihracat gibi duruyor.
Görünen o ki yapısal dönüşümü yapmaktan hala çok uzağız. Yüksek teknoloji üretimindeki aylık değişim - yüzde 7,9. Yıllıkta durum felaket. Daralma yüzde 20,2. Orta yüksek teknoloji de aylık bazda yüzde 1,0 azalmış.
Dere tepe düz gidip orta yüksek ve yüksek teknoloji üretimi bir türlü ana üretim perspektifine sokamıyoruz.
Üretimde verimlilik artışı sağlayamama en temel sorunlarımızdan biri. On yıllardır ihmal ediyoruz. Korumacılık önlemleri ile sanayimizi top yekûn bir rekabetten uzak tutuyoruz. Bunun neticesinde yüksek teknoloji üretime geçişte zorlanan, orta ve düşük teknoloji üretimle yüksek refah üretemeyen bir sanayi ile yolumuza devam ediyoruz.
Yüksek enflasyon ve sürekli düşen alım gücü de içeride rekabetçiliği de etkiliyor.
Biz içeride Dolar, Faiz, Enflasyon üçgeni içerisinde dönüp dolaşırken, Avrupa Merkez Bankası Eski Başkanı Mario Draghi çok ses getiren bir rapor yayınladı.
Raporun başlığı ‘Avrupa Rekabetçiliğinin Geleceği’. İlgilenenler için raporun internet adresini yazının en sonunda ekleyeceğim.
Raporun içerisinden kendimce önemli gördüğüm bazı alanları almaya çalıştım.
Rapor önce Avrupa’nın üstünlüklerine vurgu yapıyor. Rapora göre;
Avrupa, yüksek rekabetçi bir ekonomi olmak için gereken temellere sahip yer.
Avrupa modeli, açık bir ekonomi, yüksek düzeyde piyasa rekabeti ve güçlü bir yasal çerçeve ile yoksullukla mücadele ve serveti yeniden dağıtmak için aktif politikaları bir araya getirmek üzere kurgulanmış. Bu model, AB'nin yüksek düzeyde ekonomik entegrasyon ve insan gelişimini düşük düzeyde eşitsizlikle birleştirmesine olanak da sağlamış.
Avrupa, küresel GSYH'nın yaklaşık yüzde 17'sini oluşturan 440 milyon tüketici ve 23 milyon şirketten oluşan bir ‘Tek Pazar’a sahip.
Avrupa’da Gelir Eşitsizliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin'de görülenlerin yaklaşık 10 puan altında.
Avrupa Birliği Projesi yönetişim, sağlık, eğitim ve çevre koruma açısından olağanüstü sonuçlar vermiş. Hukukun üstünlüğünün uygulanmasında dünyanın en yüksek puan alan on ülkesinden sekizi AB üyesi ülkeler
Avrupa, doğumda yaşam beklentisi ve düşük bebek ölüm oranı açısından ABD ve Çin'den çok daha iyi. Avrupa'nın eğitim ve öğretim sistemleri, yetişkinlerin üçte birinin yüksek öğrenimi tamamlamış olmasıyla güçlü bir eğitim başarısı sağlıyor.
AB ayrıca sürdürülebilirlik ve çevre standartlarında dünya lideri ve karbonsuzlaştırma için en iddialı küresel hedeflerle desteklenen döngüsel ekonomiye doğru ilerlemede dünyanın en büyük münhasır ekonomik bölgesinden biri olan Avrupa Birliğini bünyesinde barındırıyor.
Fakat sayılan bu üstünlüklere rağmen Avrupa Birliği’ndeki (AB) büyüme, zayıflayan verimlilik artışı nedeniyle yavaşlıyor ve artık Avrupa'nın hedeflerini karşılama yeteneği sorgulanır duruma geldi.
AB'nin ekonomik büyümesi son yirmi yıldır ABD'dekinden sürekli olarak daha yavaş oldu ve Çin hızla yetişti. 2015 fiyatlarıyla GSYH düzeyindeki AB-ABD farkı, 2002'de yaklaşık yüzde 15'ten biraz fazla olan seviyeden 2023'te yüzde 30'a kademeli olarak genişledi, satın alma gücü paritesine (PPP) göre yüzde 12'lik bir fark ortaya çıktı. ABD'de nüfus artışı daha hızlı olduğu için kişi başına düşen fark daha az açıldı, ancak yine de önemli bir fark.
Rapora göre bu gelişmelerin başlıca nedeni ‘Verimlilik’ kaybı.
Rapor; daha yavaş verimlilik artışının, Avrupa'da daha yavaş gelir artışı ve daha zayıf iç taleple ilişkilendirildiğini söylüyor ve kişi başına düşen gerçek harcanabilir gelirin, 2000'den bu yana ABD'de AB'dekinin neredeyse iki katı kadar arttığını belirtiyor.
Rapor; AB ile ABD arasındaki artan üretkenlik farkının temel itici gücünün dijital teknoloji olduğunu söylüyor. AB verimliliğinin 1990'ların ortalarında ABD'den farklılaşmasının temel nedenin, Avrupa'nın internetin öncülük ettiği ilk dijital devrimden yararlanamaması olduğunu belirtiyor.
Ve çok önemli bir tespitte bulunuyor. Avrupa, gelecekte büyümeyi yönlendirecek çığır açan dijital teknolojilerde geride kalıyor. Temel (Yapay Zekâ) AI modellerinin yaklaşık %70'i 2017'den bu yana ABD'de geliştirilmiş.
Rapora göre; büyük ölçekli veri işleme ve depolama için geniş altyapı gerektiren kuruluşlara bulut bilişim ve veri yönetimi hizmetleri sağlayan şirketler büyük ölçüde ABD şirketleri. Bu alanda 3 büyük ABD şirketin küresel ve AB bulut pazarının yüzde 65’ten fazlasını oluştururken, en büyük Avrupa bulut operatörü AB pazarının yalnızca yüzde 2'sini oluşturuyor.
Bu hem büyük bir tehdit hem de oyunun dışında bırakabilecek bir tehlike.
Aslında bizim de bizi çoraklaştıran tartışmalardan kurtulup bunları tartışıyor olmamız gerekmiyor mu?