Sanayi kesimi para politikasının etkileri iliklerine kadar hissediyor

Prof.Dr. Burak ARZOVA
Prof.Dr. Burak ARZOVA EKONOMİDE GÖRÜNÜM

Bu hafta kısa bir hafta ama içeride haftanın en önemli verileri Pazartesi ve Salı günü geldi. 

Dışarıda ise Amerikan Merkez Bankası Fed’in yakından takip ettiği çekirdek PCE Cuma gününün verisi. Fed zaten Eylül’de faiz indireceğini düğün dernek açıkladı. Bunun bir haber değeri yok. Ancak faiz indiriminin şiddeti konusunda çekirdek PCE bize bir fikir verebileceği için önemli. 

Pazartesi günü (26.08.2024) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Ağustos 2024 ayına ait İktisadi Yönelim İstatistikleri ve Reel Kesim Güven Endeksi ile Kapasite Kullanım Oranı’nı açıkladı. 

Verilerde benim açımdan şaşırtıcı bir durum yok.

Uzun zamandır yazıyorum. Sanayideki ivme kaybı bilinmeyen ya da bir anda ortaya çıkmış bir durum değil. 

Buna şaşıran ya da en azından şaşırmış gibi görünenlere ben gerçekten şaşırıyorum. 

Merkez Bankası’nın uyguladığı para politikasının gecikmeli etkilerini yeni yeni görüyoruz. Daha evvel de söyledim, Merkez Bankası’nın bize çizdiği patika doğrultusunda ilerliyor her şey. Çıktı açığı grafiği zaten 3. ve 4. çeyrekte ekonominin ciddi anlamda yavaşlayacağını ima ediyordu. 

Hadi bu kaçırıldı diyelim. Yine Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu toplantı özetlerinde defalarca ifade edildi. Nitekim en son Salı günü (27.08.2024) yayınlanan özette aynen şöyle diyor Merkez Bankası;

‘Haziran ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 2,1 oranında azalırken, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 4,7 oranında gerilemiştir. Çeyreklik bazda ise sanayi üretimi yüzde 3,9 oranında azalmıştır.

Haziran ayında Kurban Bayramı tatilinin idari kararla uzatılması sonrası ortaya çıkan köprü günlerinin, üretimde sektörler geneline yayılan düşüşte etkisi olduğu değerlendirilmektedir. Söz konusu etki dışlandığında, haziran ayında sanayi üretiminin ana eğiliminin genel endeksin ima ettiğinden daha kuvvetli olduğu tahmin edilmektedir. İkinci çeyreğe ilişkin mevcut veriler, yıllık ve çeyreklik bazda gayri safi yurt içi hasıla büyüme oranlarının ilk çeyreğe kıyasla gerileyeceğine işaret etmektedir. Bununla birlikte, yılın ikinci çeyreğinde, köprü günleri kaynaklı arızi zayıflama dışlandığında, söz konusu gerilemenin daha sınırlı gerçekleştiği ve iktisadi faaliyetin ana eğiliminin daha ılımlı olduğu değerlendirilmektedir. Öncü göstergeler, imalat sanayi kapasite kullanım oranında ise ağustos ayında sınırlı bir miktar düşüşe işaret etmektedir.’ 

Yavaşlamayı yeni yeni hissediyoruz ancak Merkez Bankası iktisadi faaliyetteki gerilemenin ılımlı olduğunu düşünüyor. 

Gerçekten de aynen bahsettiği gibi kapasite kullanım oranında düşüş ile gelinen nokta sınırlı bir düşüş. Hatta Ağustos 2023 (bir önceki yıl) ile kıyaslamalı olarak bakınca Tüketim Malları ve Dayanıksız Tüketim Malları imalatında kapasite artışı gerçekleşmişken, ara mallar imalatında kapasite kullanımı aynı kalmış. Önceki yıla kıyasla kapasite kullanımı düşen iki ana imalat kolu sırasıyla dayanıklı tüketim malları ve yatırım malları. Oralardaki düşüşler de vahim boyutlarda değil. 

Fakat Ağustos ayı reel kesim güven endeksi 98,5 ile eşik değer 100’ün altında ve Aralık 2022’den bu yana en düşük seviyede. Sanayicinin geleceğe yönelik bakışı olumsuz ve bu olumsuz bakış açısı gelecek üç ay için de aynen devam ediyor. 

Geleceğin şimdikinden daha kötü olabileceğini düşünüyor sanayicimiz ve bunda da haksız değil. 

Uygulanan para politikasının etkilerinin bunlar olacağı biliniyordu. Burada eksik olan ya da tamamlayıcı politika olarak geliştirilmeyen husus şu:

İstihdam kaybının yaşanacağı bu kadar açık iken hükümetin istihdam kaybına uğrayacaklar için geliştirdiği destekleyici bir sosyal politika var mı? Varsa içeriği ne?

Şirketlerden bir kısmının yapısal bozukluk, talep düşüklüğü, satış noksanlığı, yüksek borçluluk vb. nedenlerle iflasa doğru gidecekleri çok açık iken hükümetin bu şirketlere yönelik destekleyici bir politikası var mı? Varsa içeriği ne? Yoksa eğer bu süreç zombi şirketlerin de tasfiyesi için bir fırsat olarak mı gözüküyor?

Sanayinin durumuna şaşırmak yerine bence bu soruların cevaplarını almaya odaklanmamız gerekiyor. 

Bütün bunların yanında tartışılması gereken başka konular da var elbette. 

TÜİK Salı günü (27.08.2024) ‘Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri, 2023’ verilerini açıkladı. 

Aktif girişim sayısı 2007’den bu yana neredeyse yatayda seyrediyor. Hatta 2023’de sayı düşüş göstermiş. 

2023 yılında imalat sanayinde girişimlerin yüzde 55,5’i düşük teknoloji faaliyetinde yer almış. Orta düşük teknolojide yer alan girişimlerin oranı ise yüzde 31,7. Orta yüksek ve yüksek teknolojide yer alan girişimlerin oranı ise sadece yüzde 12,8.

Fakat ciroya baktığımızda orta yüksek ve yüksek teknoloji girişimlerinin ciro oranı yüzde 30,3. 

Geçen onca yılda imalat sanayindeki girişimlerin yüzde 55,5 düşük teknolojide yer alıyor ve toplam cironun ancak yüzde 34,8’ini üretiyorsa, oturup bunu da düşünmemiz lazım.

Kısa bir şükran ve teşekkür ile bitireceğim bu haftaki yazımı;

30 Ağustos haftası beni hep çok heyecanlandırır. 

26 Ağustos hem ‘Büyük Taarruz’un başladığı hem de Büyük Selçuklu İmparatoru Alparslan önderliğinde Türklerin Anadolu’ya girdiği ‘Malazgirt Zaferi’nin tarihidir. 

‘Büyük Taarruz’dan başlayıp 30 Ağustos zaferine kadar uzanan süreçte bugün oturup kendi ülkemde, özgürce bu satırların yazılmasına imkân tanıyan başta Büyük Atatürk olmak üzere dönemin tüm komuta kademesine, şehitlerimize, gazilerimize, Anadolu işgaline direnen kadınlarımıza sonsuz minnet ve şükranlarımı sunarım. 

Elbette büyük komutan Alparslan ve o dönemin şehit ve gazilerine de minnet ve şükranımız sonsuz. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar