Sanatta bütçe molası olmaz
Sonbahar, birçok ülkede festival mevsimi. Ciddi turizm getirisi yaratan bu dönem için Türkiye’nin biraz daha üretken olması gerekiyor. Yine de özellikle müzikte yıllardır devam eden başarılı işler var.
Ülkenin en uzun soluklu festivallerinden olan Akbank Caz Festivali, mevsimin hakkını vermek için gün sayanlardan. 24 Eylül-9 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek festival, bu yıl 32’nci kez müzikseverlerle buluşacak.
Akbank Sanat’ta festival öncesinde hummalı bir hazırlık var. Bir araya geldiğimiz Genel Müdür Derya Bigalı, tüm projelerinin odağına gençleri aldıklarının altını kırmızı kalemle çiziyor. “Çağdaş sanatlarda geleceğe yatırım yapıyoruz” diyor. Caz Festivali, Akbank Sanat’ın en prestijli işlerinden. Yurtdışından gelen sanatçıların pek çoğu İstanbul’da ilk kez konser verecek. Bigalı ve ekibi için projelerde ilklere imza atmak önemli. “Hele de bir sanatçının ilk sahne deneyimine fırsat yaratmak bizim için çok değerli” diye açıklıyor bu durumu. Haziranda “İstanbul’un genç festivali” sloganıyla düzenlenen FestZ gibi etkinliler son dönemde öne çıkmış. Bigalı, sanatın geleceğine yatırım sözünün altını şöyle dolduruyor: “25 yıldır bu ailenin içindeyim. Aksanat bizim markamız. Türkiye çapında etkinlikler düzenliyoruz. Üniversite gençleri bizim için çok önemli. Genç sanatçılara platform yaratmak çok kıymetli. Yerli ve yabancı fark etmeksizin genç yetenekleri çağdaş sanat alanındaki izleyicilerle buluşturuyoruz.”
Akbank Sanat’ın gençlere ilk fırsat olma felsefesiyle yolu açılan pek çok sanatçı var. Bigalı, ilkleri yaşayan çok sayıda sanatçının şimdi dünya çapında bilinirliğe sahip olduğunu övünerek anlatıyor. Yönetmen Tolga Karaçelik, müzisyen Deniz Taşar bunlardan.
Eğitimlerle yaratıcı endüstriler destekleniyor
Derya Bigalı ve ekibinin sanata yatırım planında sadece ilk sahne fırsatı yaratmak yok. Altyapıyı sahne aşamasından önce güçlendirmek için eğitimler de veriliyor. Bigalı’ya nasıl yaptıklarını soruyorum: “Yaratıcı endüstriler bir şehrin kaderini değiştirebiliyor. Bilbao ve Guggenheim Müzesi örneğini düşünün. Tek bir müze tüm şehri tüm dünyanın gitmek istediği bir lokasyona dönüştürdü. Bizim de böyle kentlerimiz olmalı ama öncesinde sanatçılarımızı desteklememiz gerekiyor. Bu mantıkla yola çıktık. Küratörlük eğitim programı başlattık. Açık diyalogla verilen eğitimler haftada iki gün ve üçer saat olarak planlandı. 18-25 yaş aralığını hedefledik. Binlerce gence ulaştık. Ayrıca üniversitelerle de projeler yürütmek üzere çalışıyoruz.”
Giderler katlanarak artıyor
Sanatı takip etmek, sanatla ilgili güzel planlar dinlemek güzel. Ancak insanın aklına “Bu ekonomik ortamda sanata bütçe ayırmak kolay mı?” sorusu gelmiyor değil. Derya Bigalı da hak veriyor bu endişeye. Ancak yanıtlarından anlıyorum ki, sanatta sürdürülebilirlik için krizlere direnmek gerekiyor. Peki ama nasıl? Bigalı diyor ki: “Biz de bu ekonomik ortamdan etkileniyoruz. Ya vazgeçeceğiz ya da bütçeleri artıracağız. Bakın yabancı sanatçılar döviz ile çalışıyor. Bu nedenle giderler katlanarak arttı. Sanatta verimlilik tedbirleri de olmaz. Sanata ara vermek diye bir şey yok. Çünkü ara verdiğimizde hiçbir değeri yoktur yapılanların. 2023’te 30’uncu yılımız kutlayacağız. Bütün çalışmaları Akbank’ın desteğiyle yürütüyoruz. Bu kadar yılda ne krizler atlatıldı. Hiçbir iş aksamadı. Aksanat, sanatta sürdürülebilirliğin en iyi örneklerinden. 40 yıldır devam eden çocuk tiyatrosu gibi. Bu iş böyle yürüyor.”