Saman ithalatı sadece fiyat artışıyla açıklanabilir mi?

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN

Bundan 8 yıl önce ilk kez saman ithal edileceğini yazdığımızda deyim yerindeyse kıyamet koptu. Kimse inanmadı. Günlerce tartışıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tarım, hayvancılık konuları konuşulduğunda en ateşli tartışmalar saman üzerinden yapıldı. Dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker, sadece Fransa’dan aldığı şövalye nişanı ile değil, “saman ithal eden bakan” olarak tarihe geçti.

Bugün, saman ithalatı sıradan bir iş olmaya başladı. Daha doğrusu toplumu buna alıştırıyorlar. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Aralık 2019’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bakanlığın bütçe görüşmeleri yapılırken elinde tablolarla aynen şunları söyledi: “Bu sene 7 bin 370 ton saman ihraç etmişiz. Geçen yıl 9 bin ton ithal edilmiş. Bu sene sadece 150 kilo getirilmiş. Adam ucuz bulmuş getirmiş. Gem mi vuracağız? Ne zamandan beri kapalı bir demir perde ülkesi olduk?”

Bakan Pakdemirli daha önce de Türkiye’nin ekonomik olarak ne kadar güçlü olduğunu anlatmak için “paramız var ki ithal ediyoruz” demişti.

Bugünlerde saman ithalatı yeniden başladı. Bulgaristan’dan TIR’larla saman getiriliyor. Çok yüksek miktarda değil.

Fakat Bulgaristan’dan saman ithal edilmesinin sıradan bir olay gibi görülmesi de doğru değil. Tarımsal hasılada Avrupa birincisi olmakla övünen Türkiye’nin TIR’larla değil, Pakdemirli’nin deyimi ile sadece 150 kilo saman ithal etse de bunun nedenleri üzerinde durmak gerekiyor.

Neden ithal ediliyor?

Saman ithalatının en basit nedeni, yurti çinde fiyatların yükselmesi olarak gösteriliyor. Deniliyor ki; “Türkiye’de saman stokçuları var. Hasat döneminde saman alıp stokluyor. Kışın samanı yüksek fiyata satıyor.”

Bu sadece saman da değil, buğday, arpa, mısır, soğan, patates yani depolanabilen hemen her tarım ürününde hasat zamanı çiftçiden ucuza alınan ürün depolanıyor ve hasat sonrasından yeni ürün hasadına kadar olan dönemde yüksek fiyata satılıyor. Üretici ucuza satarken, tüketici pahalıya tüketiyor.

Saman depolayan vatan haini mi?

Saman, soğan, patates veya başka bir ürünü alıp depolayanlara; “bunlar vatan haini” diyerek depolarına baskın yapıp terörist ilan edemeyiz. Türkiye’de tarımsal üretimi yapanların çok büyük bölümü küçük aile işletmesi, bu çiftçilerin depolama olanakları ya hiç yok veya çok yetersiz. Kooperatiflerin de depolama konusunda etkin olmaması nedeniyle hasat sonrası ürünler tüccar tarafından alınarak depolanıyor. Tüccarlar olmasa ürünü kim depolayacak? Bir sonraki hasat dönemine kadar ihtiyaç nasıl ve nereden karşılanacak?

Dolayısıyla ya çiftçiler birleşecek, kooperatif aracılığıyla ürünlerin depolanmasını, pazarlamasını yapacak ya da birileri para kazanmak adına bu işe yatırım yapacak. Yani bir tüccar dolar veya altın almak yerine saman alıp depoluyorsa bir risk üstleniyor. Üretim çok olursa fiyat düşer, az olursa yükselir.

Devletin, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın görevi üretimi artırıcı önlemleri alarak piyasada ürünün yeterli miktarda olmasını, satıcıları denetleyerek fahiş fiyat artışlarını önlemektir.

Bulgaristan samanı neden daha ucuz?

Saman ithalatının temel gerekçelerinden birisi fiyat artışı… Hasat döneminde kilosu 25-30 kuruş olan saman daha sonra 45-50 kuruşa çıktı. Bugünlerde 1 lira civarında. Buğday üretimindeki düşüş, kuraklığın etkisi ile 2019’da saman verimi düşük oldu. Doğu ve Güneydoğu’da, Trakya’da depolarda saman var. Fakat fiyat daha çok yükselecek beklentisi ile piyasaya yeterince arz edilmiyor. Ayrıca, fiyat 1 lira olunca alıcılar da “ithalat olacak, fiyat düşecek” beklentisine girdi.

Bulgaristan’dan TIR’larla saman ithal ediliyor. Fakat çok yüksek miktarlarda değil. Bulgaristan’da samanın kilosu 35-40 kuruş civarında. Saman ithalatında gümrük vergisi alınmıyor. Navlun, nakliye, gümrükleme, analiz bedeliyle birlikte Türkiye’ye 75 kuruşa geliyor.

Yani iç piyasada samanın tonu bin lira civarında, Bulgaristan’dan ithal ederseniz 750 lira. Tarım ve Orman Bakanlığı öncelikle komşumuz Bulgaristan nasıl oluyor da samanı bizden daha ucuza mal ediyor ve daha ucuza satıyor? sorusuna yanıt aramalı.

Ot sorunu çözülmeden et sorunu çözülemez

Saman üretim merkezi Urfa, Mardin, Konya, Ankara Polatlı ve Trakya Bölgesi olarak bilinir. Saman üretimi buğday üretimine bağlı olarak 25 ile 28 milyon ton arasında değişiyor. Türkiye’nin toplam kaba yem ihtiyacı 70 milyon tonun üzerinde. Fakat, üretim 55 milyon ton. Dolayısıyla 15 milyon ton kaba yem açığı var.

Meralar, tarım arazileri boş dururken 15 milyon ton kaba yem açığı, saman ithalatının yapılması hayvancılıkta ve yem üretiminde nasıl bir yanlış politika uygulandığını gösteriyor. Hep söylenir ya, ot sorunu çözülmeden et sorunu çözülemez diye. Türkiye, öncelikle ot sorununu çözmeli.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli saman ithalatını “adam ucuz bulmuş getirmiş” diye sıradan bir iş olarak göstermemeli. Bu anlayışla, üretmeye gerek yok, ucuz olan her şey ithal edilir. Fakat unutulmamalı ki, bugün ucuz olan yarın çok pahallıya patlayabilir.

Ayrıca, koronavirüsünden korunmak için ülkeler kara sınırını kapatırken, saman ithalatı ile şap hastalığı başta olmak üzere birçok hayvan hastalığının ithal edilme riskini gözardı edemeyiz.

Özetle, bir kilo veya 1 milyon ton da olsa saman ithalatının savunulacak bir tarafı yok. Üretimden başlayarak yani buğday üretiminde kullanılan tohumdan, buğdayın sap uzunluğuna, hasattan samanın balyalanmasına, depolanmasına ve satışına kadar her aşamada Tarım ve Orman Bakanlığı üreticiyi ve tüketiciyi koruyacak önlemler almalı. Türkiye saman ithal etme utancından kurtulmalı.

★ ★ ★

İzmir Tarım Fuarı’ndayız

Bugün İzmir’de çok önemli bir fuar açılıyor. Orion Fuarcılık tarafından düzenlenen ve pazar gününe kadar açık kalacak İzmir Tarım Fuarı, tarım sektörü için büyük bir buluşmaya ev sahipliği yapacak. Biz de okurlarımızla, haber kaynaklarımızla buluşarak “Üretme Tüket/ İthalat-Siyaset-Rant Kıskacında Tarım” kitabımızı Tarım Gündem Dergisi standında imzalayacağız. Bekleriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar