Salgın geçici, yeni tüketici alışkanlıkları kalıcı
Google Türkiye Ülke Direktörü Mehmet Keteloğlu’na pandeminin getirdiği değişimlerinin hangisinin kalıcı trendlere yol açacağını sordum. “Dijital ekonomi öngörülenden çok daha erken bir zamanlamayla hızla tabana yayıldı” diyen Keteloğlu, dijitalleşme ve e-ticaretteki yükselişin Türkiye’ye nasıl yansıyacağı hakkında da bilgi paylaştı.
Pandemi arama trendlerine nasıl yansıdı?
COVID-19 salgını hayatımızdaki etkileri ve yol açtığı değişikliklerle sadece bugünün gündemine değil, hiç kuşkusuz 21. yüzyıla da damgasını vuracak önemli gelişmelerden biri olarak insanlık tarihindeki yerini şimdiden aldı. Pek çok konuda ezberleri bozan bu süreç zorlu olduğu kadar öğretici yanlarıyla da hayata bakışımızdan iş yapış modellerine kadar davranış ve alışkanlıkları yeniden şekillendirdi. Bu dönemde yaşanan zihniyet değişimi ve bireylerin hem birbirlerini hem de küçük işletmeleri desteklemeye yönelik eğilimlerindeki artış ise 2020 yılı arama trendlerine ilişkin raporlara bile net bir şekilde yansıdı. Salgınla birlikte ortaya çıkan bu değişim, dijital dönüşümün hızını her alanda ciddi ölçüde artırırken, profesyonel hayattaki iş yapış modellerini kökten değiştirdi ve dijital ekonomi öngörülenden çok daha erken bir zamanlamayla hızla tabana yayıldı.
Google Türkiye’deki dijitalleşmeye nasıl katkıda bulunuyor?
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hız kazanan dijitalleşme sayesinde işletmeler salgınla mücadele ve kısıtlama koşullarında faaliyetlerini sürdürmeyi, satışlarını dijital kanallar üzerinden gerçekleştirmeyi başardı. Yalnız büyük ölçekli şirket ve kurumlar değil KOBİ’siyle, esnafıyla pek çok küçük işletme de dijital dünyanın sunduğu geniş imkanlardan yararlanıp işini internet üzerinden büyütmek için harekete geçti. İşletmeler iş verimliliklerini artırırken bir yandan da daha geniş bir müşteri tabanına erişme ve daha uzağa mal veya hizmet satabilme imkanına sahip oldu.
Google Türkiye olarak 2006 yılından beri dijitalin avantajlarını değerlendirmek, işlerini büyütmek, dijital dönüşüm yolculuğunu hızlandırmak isteyen herkese ulaşmak için çalışıyoruz. Bu kapsamda salgın sürecinde zor zamanlar geçiren esnafımıza destek vermek, onların yanında olmak amacıyla ‘Dijital Dönüşümle Fark Yaratan Esnaflar’ programını başlattık. Ticaret Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin destek verdiği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) ile işbirliğinde hayata geçirdiğimiz programımızla, yaşanan dönüşümü, finansal kaynak, dijital araçlar ve yetenek eğitimleri ile destekliyoruz.
Bu projelerin etkisi ne oldu?
“Google Dijital Türkiye Platformu”muzu ise ülkemizde e-ticaretin yayılmasına, KOBİ’lerin büyümesine, yeni pazarlara açılmasına, pandemi gibi olağanüstü durumlara karşı direnç kazanmalarına destek olmak hedefiyle hayata geçirdik. 1,5 milyon işletme ve bireye destek olacağımız bu platform aracılığıyla KOBİ’ler çevrimiçi varlıklarını geliştirip sektörlerine ve işletmelerine özel hazırlanan rehberliğe ücretsiz sahip olabiliyor. Bu platformda yer alan Google Dijital Atölye ile bugüne kadar 220 binden fazla bireyin dijital becerilerle donatılmasına destek olduk. Platformumuzda yer alan bir başka araç olan ‘Google Benim İşletmem’ ile de küçük işletmelere çevrimiçi varlıklarını güçlendirme olanağı sunarken bugüne kadar 1 milyondan fazla işletmenin bu araçtan tamamen ücretsiz faydalanmasını sağladık.
Topluma fayda sunan başka projeleriniz var mı?
Topluma fayda sağlamaya yönelik yaklaşımımız çerçevesinde kurumsal etkinliklerin, toplantıların çoğunlukla online ortama taşındığı pandemi sürecinde online buluşmaların en verimli şekilde organize edilmesine yardımcı olacak rehber ve içerikler hazırladık. Birçok birey ve firma Google Meet ürünümüzden faydalanarak fiziksel olarak bir araya gelinememesine rağmen iletişimlerini sürdürebildi. Nisan 2020 sonundaki verilere göre Google Meet’in bir gün içerisindeki maksimum kullanılma düzeyi, aynı yılın ilk ayına göre tam 30 kat artış gösterdi. Pandeminin daha ilk zamanlarına denk gelen bu tarih itibariyle Google Meet’e her gün 3 milyon yeni kullanıcı eklenirken, platform üzerinde günde 100 milyonun üzerinde katılımcı tarafından 3 milyar dakikalık video görüşme gerçekleştirilmeye başladı.
Google olarak bu süreçte ayrıca COVID-19’a karşı önlemler kapsamında, toplu ve anonimleştirilmiş verilerin salgınla mücadelede kritik kararların verilmesinde yararlı olabileceği gerçeğinden hareketle “Topluluk Hareket Raporları”nı hazırlayarak kamuoyu ile paylaştık. Raporların ortaya koyduğu sonuç ve içgörüler de internetin karantina döneminde birçok tüketici için satın alma kanalı haline geldiğini doğruluyor. Temmuz 2020 itibariyle birçok ülkede ‘perakende ve rekreasyon’ konumları çevresindeki hareketin ocak ve şubat aylarının altında olduğu vurgulanan raporlarda, fiziksel perakende lokasyonlarının aldığı müşteri sayısının salgından önceki seviyelere geri dönmesinin uzun bir zaman alabileceğine dikkat çekiliyor.
Pandemi e-ticaret talebini yükseltti. Google olarak neler gözlemlediniz?
E-ticarete yönelik ilginin daha önce görülmemiş ölçüde arttığı, tüketici alışkanlıklarının, tercih ve önceliklerinin büyük bir hızla değiştiği bir dönemdeyiz. Salgın süreci geçici olsa da bu yeni alışkanlıkların birçoğunun gelecekte de kalıcı hale geleceğini tahmin etmek zor değil. Covid-19 süreciyle birlikte çok sayıda kişi e-ticaretle ilk kez tanışırken, perakendede e-ticaretin payı büyük bir yükseliş kaydetti.
“Google Smart Shopper 2020” araştırmasının sonuçlarına göre; alışveriş ve vakit geçirme amaçlı olarak dışarıya çıkma davranışı bu dönemde önceki yıla göre yüzde 40 oranında azalırken, tüketicilerin e-ticarete yönelimi 2020 yılında fiziksel mağazaların ağırlıklı şekilde kapalı olduğu kategorilerde bir önceki yıla göre yüzde 25 artışla ortalama yüzde 48’e yükseldi. Bu kategorilerin dağılımlarına bakıldığında e-ticaretin oranı tüketici elektroniğinde 13 puan artışla yüzde 42’ye, ev-yaşamda 21 puan artışla yüzde 42’ye, moda kategorisinde ise 25 puan artışla yüzde 48’e çıktı. Fiziksel mağazaların açık olduğu gıda ve güzellik gibi kategorilerde bile e-ticaretin oranı 2019’a göre ortalama yüzde 10’luk bir artışla yüzde 25’e ulaştı.
Aynı dönemde tüketici cephesinde online’a yönelimdeki artışın sanılabileceğinin aksine “başka imkânın bulunmaması” (yüzde 20) veya “online’da daha ucuz alabilmek” (yüzde 41) değil, yüzde 89 ile “kolaylık” olması ise araştırmanın ortaya koyduğu ilginç noktalardan biri. Kolaylığı, yüzde 45 ile “ürünün eve teslim edilmesi” gerekçesi takip ediyor.
Hangi alışkanlıklar kalıcı olacak?
COVID-19 döneminde tüketicinin alışveriş yolculuğunun araştırma sürecinde de online’ın ortalama payı yüzde 95’e kadar çıktı. Hal böyleyken işletmelerin ister online’da ister sadece mağazadan satılıyor olsun, ürünleriyle ilgili bilgilere mutlaka online olarak erişilebilmesini sağlamaları gelecekte de önemini koruyacak. Salgın sürecinde online alışverişte yaşa göre dağılımda da önceki dengelerin değiştiğini gözlemlemek mümkün. Öyle ki 2019’da online alışveriş oranı yüzde 14 olan 55 yaş ve üstü grupta bu oran 2020’de yüzde 50’ye çıkmış durumda. Diğer yaş gruplarında da oranlar bir önceki yıla göre 2-3 katına ulaşmış durumda. Online alışverişin belli bir yaş grubunun hakimiyetinde olduğu günlerin artık geride kaldığını söylemek mümkün.
Perakende alanındaki yüksek müşteri sadakatine karşın, bu süreçte insanların yeni keşifler yapmaya yönelik eğilimleri artış gösterdi. Örneğin tüketici elektroniği alanında ilk defa bir markadan alışveriş yaparak yeni markalara da şans verenlerin oranı bu kategoride yüzde 64, ortalamada da yüzde 55 düzeyinde gerçekleşmiş. Bu sonuç, yeni oyuncular açısından öne çıkma fırsatları bulunduğuna işaret ederken, mevcut ve güçlü konumdaki markaların da bir güven algısıyla gevşemeden müşterilere hizmetlerini dijitalde sunmaya doğru devam etmelerinin ne kadar hayati olduğunu çarpıcı şekilde ortaya koyuyor.
Bu dönemde kimler başarılı oldu?
Dijital dönüşüme salgından bağımsız önem veren, “omni” yani çoklu kanaldan satış yapabilme yolculuğunu tamamlayan şirketler bu dönemde daha başarılı oldu. Söz konusu değişimlerin kalıcı olacağını ve olumlu alışveriş deneyimlerinin artmasıyla perakende sektöründe e-ticaretin payının yükselmeye devam edeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Mağaza ve AVM trafiğinin azalmasıyla tüketici keşif ve araştırmasını online yapıyor. Bu süreçte e-ticarete gereken önemi veren, altyapılarını ve iş yapma biçimlerini dijital teknolojilerin sağladığı yenilikçi araçlarla destekleyen şirketler bu gelişimin öncülüğünü yapacak.
Anadolu Efes’e “İş’te Eşit Kadın Sertifikası”
Anadolu Efes, Aralık ayında Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından Intertek iş birliği ile sağlanan “İş’te Eşit Kadın” sertifikasını aldı. Böylece, hızlı tüketim ürünleri sektöründe bu belgeye hak kazanan ilk şirket oldu. Anadolu Efes, kadın çalışanlarına verdiği destekle öne çıkan bir kuruluş. Uzun yıllardır eşitlikçi çalışma biçimlerine yatırım yapıyorlar. Kuruluş, 2013 yılında KAGİDER önderliğinde, Dünya Bankası teknik desteği ile geliştirilen Fırsat Eşitliği Modeli Sertifikası’nı almıştı.. 2015’te Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ni (Women’s Empowerment Principles – WEPs) imzaladı. 2019’da da çalışanları ve iş ortakları için bir yol haritası olan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Rehberi’ni yayımladı. 14 yıldır sürdürdüğü projelerle kadınların toplumsal olarak güçlenmesine imkan sunuyor.
Anadolu Efes şirket dışında yapılan işbirliklerinde veya destek olunan girişimlerde de kadın sayısına dikkat ediyor. Örneğin; sürdürülebilir ambalaj ve servis sunum malzemeleri konusunda birlikte çalıştığı Biolive girişimi bunlardan biri. Yine Composeit, Plastic Move, Blindlook gibi girişimlerde de kadınlar bulunuyor.
Kadın bira ustaları
Bira ustalarının Anadolu Efes’te önemli bir yeri var. Laboratuvar çalışmalarından, üretim sürecine, kalite kontrole kadar her aşamada bira ustaları yer alıyor. Bira ustası olmak hiç kolay değil. Öncelikle dünyanın önde gelen bira akademilerinden mezun olmak gerekiyor. Bira ustası adayları, altı ay ila iki yıl arasında değişen eğitim sürecinin tamamını yurt dışındaki Bira Akademilerinde geçiriyor. Anadolu Efes bünyesinde bulunan 27 bira ustasından 6’sı kadın. Kadın bira ustalarının oranı yüzde 22. Bu oran uluslararası bira akademilerinden mezun olan kadın oranının yaklaşık iki katı.