Rusya’nın yeni silahı; Balkanlar…
Uluslararası sistem, Westphalia antlaşmasından bu yana “ulus devlet” kavramı üzerinde yükseliyor. Ancak sistemde, ulus-devlet olmayan ülkeler de var; Savaşlar, iç savaşlar ya da krizlere karşı “etnik ya da dini denge unsuru” gözetilerek oluşturulmuş Lübnan, Irak ve Bosna-Hersek gibi. Yönetim sistemleri etnik/dini “kotalar” üzerine kurulu bu ülkelerin yaşandığı sıkıntılar da ortada; “kotalı” idari yapılanmada liyakat değil, “mensubiyet” geçerli olunca, yönetim sistemi tıkanmış, ekonomisi işlemeyen, karar alamayan hükümetler oradan oraya savrulup duruyorlar.
Petrol zengini Irak’ta bitmeyen elektrik kesintileri ve fakirlik, Lübnan’da bir türlü çözülemeyen ekonomik krize eklenen enerji krizi, şimdi de Bosna-Hersek’i parçalanmaya götürebilecek siyasi itiş-kakış bu savrulmaların örnekleri.
Özellikle Bosna-Hersek’te yaşanmakta olan siyasi kriz, bugünlerde hızlıca bir uluslararası krize evrilmeye aday.
MİLLİYETÇİ SIRP LİDERİN TEHLİKELİ OYUNU
Bosna-Hersek, Yugoslavya’nın parçalanmasının ardından çıkan iç savaşı bitirmek için Batı’nın tüm ağırlığını koyarak oluşturduğu “kota sistemine” dayalı bir ülke. 1995’te imzalanan Dayton antlaşmasına göre Bosna-Hersek iki farklı cumhuriyetten oluşan bir federal yapı; Sırp Cumhuriyeti ile Müslüman-Hırvat Cumhuriyeti kendi iç işlerini yürütürken, enerjiden ülke sınır güvenliğine, askeri konulardan dış politikaya kadar yetkili unsur Saraybosna’daki “Başkanlık Konseyi”.
Dayton’dan bu yana 26 yıl boyunca “işlermiş gibi” duran Bosna-Hersek sistemi, bugünlerde iyiden iyiye tıkanmış durumda. Bunda en büyük pay sahiplerinden biri Sırp Cumhuriyeti’nin milliyetçi/popülist lideri Milorad Dodik. Dodik, özellikle son bir yıl içinde ayrılıkçı bir söylem tutturdu. Bu söylemi, komşu Sırbistan’da da “Büyük Sırbistan” hayalleri kuranlara hoş geldiği için, Belgrad yönetimini de “esir almış” gibi. Dodik’in en çok güvendiği ise, son dönemde uluslararası alanda Rusya ile Batı arasında giderek artan gerginlik.
PUTİN-DODİK BULUŞMASI VE AVRUPA’DA ALARM ZİLLERİ
Nitekim Rus Lider Putin’in Aralık ayı başında Soçi’de bizzat Dodik’le yaptığı görüşme ve ardından yaşanan gelişmeler, Batı’da “alarm zillerinin” çalmasına neden oldu. Putin’le görüşmesinin ardından “Rus liderle hemen her konuda anlaştığını” açıklayan Dodik, ülkesine döner dönmez de Bosna-Hersek’in parçalanmasına yol açabilecek bir adımı hayata geçirdi. Bosna-Hersek’in iki kurucu cumhuriyetinden biri olan Sırp Cumhuriyeti’nin parlamentosu Dodik yönetimine, Bosna’nın ortak ordu, vergi ve yargı sisteminden altı ay içinde çıkmak için yetki verdi. Dodik de oylama sonrasında yaptığı açıklamada, kararın “Sırp Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı için tarihi bir an” olduğunu ilan etti.
RUSYA’NIN GAZ SİLAHI
Moskova, Bosnalı Sırp lider Dodik’e sadece “cesaret” vermekle kalmıyor bağımsızlık çabasında; aynı zamanda Rus devlet enerji şirketi Gasprom aracılığıyla eline “mühimmat” da sağlıyor. Bosna-Hersek, ihtiyacı olan doğal gazı Rusya’dan karşılıyor. Rus gazı bu yılın başına kadar Bosna-Hersek’e Ukrayna-Macaristan boru hattı üzerinden iletiliyordu.
Ancak Rusya 1 Ocak 2021’den itibaren Bosna-Hersek’e gazı Türk Akım boru hattı ile iletmeye başladı. Bu yeni durumdan yararlanan Sırbistan ile Bosna’nın Sırp Cumhuriyeti arasında Mart 2021’de yeni bir doğalgaz boru hattı kurulması konusunda anlaşma sağlandı. Bu yeni hatla birlikte Bosna içindeki Sırp Cumhuriyeti, doğalgazı Bosna-Hersek’te kurulu sistem üzerinden değil, doğrudan Sırbistan üzerinden alma olanağına kavuşacak. “Büyük Sırbistan” açısından tarihi bir olanak.
Nitekim Bosna Sırp Cumhuriyeti’nin gaz şirketinin anlaşma sonrasında ilk yaptığı da, kontrol ettiği topraklardaki Bosna-Hersek gaz şirketine ait sayaçları söküp, kendi sayaçlarını takmaya başladı.
TÜRKİYE İŞİN NERESİNDE?
Türkiye, Bosna iç savaşı sırasında Müslüman Boşnaklar’ın yanında durarak, Dayton Antlaşmasının imzalanmasındaki en kritik aktörlerden biri olmuştu. Dayton Antlaşması ile Müslüman Boşnaklar’ın Hırvatistan ve Sırbistan’ın genişleme hayalleri içinde silinip gitmeleri engellenip, Bosna-Hersek devletinin idari yapısında önemli söz sahibi olmaları sağlanmıştı.
Şimdilerde Bosnalı Sırplar’ın bağımsızlık adımlarına karşı AK Parti hükümeti de Bosna-Hersek’in bütünlüğünü korumak için harekete geçmiş durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kasım ayında bizzat Bosnalı Sırp lider Dodik’le görüşmesi bunun kritik adımlarından biri oldu. Dodik Erdoğan’la görüşme sonrasında “Erdoğan’a söz verdim, savaşmayacağız ve barışı tehlikeye atmayacağız” dedi ama bu sözler yeni bir “kandırılma” vakası olmaya aday. Çünkü Dodik’in Erdoğan görüşmesinden sonra attığı adımlar bunun tam tersini gösteriyor.
“Büyük Sırbistan” hayallerinin diğer cephesi Sırbistan’da da işler iyi gitmiyor;
Türkiye ile Sırbistan arasında son dönemde gelişen siyasi ilişkiler çerçevesinde, bu ülkeye Türk SİHA’larının satışı bile konuşulmaya başlanmıştı. Ancak geçen hafta kritik bir gelişme yaşandı ve Sırbistan, Türk SİHA’ları yerine Çin’in geliştirdiği FH-95 insansız hava araçlarını alacağını açıkladı.
Sırbistan’ın, NATO içinde yer alan Türkiye yerine, Batı bloğunun en büyük hasım ilan ettiği Çin’in insansız hava araçlarını tercih etmiş olması da yine Batı cephesinde kaşların kalkmasına neden oldu.
Rusya, Ukrayna’da yaşanan gerginliği Avrupa’ya Sırplar üzerinden yaymaya kararlı görünüyor.
Sırbistan ve Bosna Sırp Cumhuriyeti, 2022’de Batı ile Rusya-Çin kapışmasının ön cephelerinden olmaya aday;
Önümüzdeki yıl bu coğrafyayı çok konuşacağız gibi…