Rusya-Ukrayna anlaşmazlığı Türkiye’yi zor tercihlerle karşı karşıya bırakıyor
Rusya ile Batılı müttefiklerin desteklediği Ukrayna arasındaki çatışma Türkiye’yi bir dizi güçlükle karşı karşıya bırakıyor. Birçok konuda aralarında rekabetçi ilişkilerin egemen olmasına rağmen, son yıllarda Türkiye kuzey komşusuyla ilişkilerini dengeli biçimde yürütebilmekteydi. Rusya’nın Ukrayna’nın tümünü veya bir bölümünü işgal etmeye hazırlandığı şeklinde yorumlanan eylemleri Batı’nın güçlü tepkisi ile karşılaşmıştır. Rusya işgale yönelecek olursa, böyle bir işe kalkışmaktan dolayı büyük pişmanlık duyacağı, çok olumsuz sonuçlarla karşılaşacağı konusunda uyarılmıştır. Batılı müttefikleri ile Rusya arasındaki çatışma, hem Batı ile güvenlik bağlarına hem de Rusya ile güçlenen iktisadi ilişkiler ve güvenlik işbirliğine değer veren Türkiye açısından çok yönlü bir sorun oluşturmaktadır.
Türkiye neden böyle zor bir tercihle karşı karşıya bulunuyor? Hemen belirtelim ki, her ne kadar Rusya ile iyi yönetilen ilişkileri varsa da, Türkiye bu ilişkiyi dengeleyecek kaynaklara sahip olmamasının Rusya’yı ülkemize karşı daha iddialı ve talepkar kılacağının bilincindedir. Rusya’nın Türkiye’nin karşısına toprak talebi ile çıkması düşünülemez. Buna karşılık, Kafkaslar’da, Ortadoğu’da, Güney Avrupa veya Doğu Akdeniz’de Türk çıkarlarına meydan okuması beklenebilir. Türkiye’nin başından itibaren Rusya’nın ilhakını tanımadığı Kırım, iki ülkenin çıkarlarının birbirinden ne kadar ayrı düşebileceğini kanıtlayan güçlü bir örnek oluşturuyor. Ukrayna’da silahlı çatışma olasılığının hüküm sürdüğü şu sıralarda Türkiye bazı sınırların güç kullanılarak değiştirilmesinden endişe duymaktadır. Böyle bir yola başvurulması sadece aralarında savunma sanayiinde işbirliğinin de yer aldığı Ukrayna-Türkiye ilişkilerini tehlikeye atmakla kalmayacak, Batı dünyasının aynı derecede dikkatle izlemediği Orta Asya’daki komşusu devletlere de daha yoğun Rus müdahalesinin kapısını açacaktır.
Türkiye’nin Ukrayna konusunda müttefikleriyle birlikte hareket etmesi Türk dış politikasını başka sorunlarla da karşı karşıya bırakabilir. Suriye’de, Türkiye Rusya ile rekabetçi ilişkisini zar zor yönetebilmektedir. Suriye’de Türkiye’ye karşı ihtiyatlı davranması, bir oranda Rusya’nın ülkemizle dostane ilişkileri zedelemeyi istememesinden kaynaklanmaktadır. Eğer Türkiye Ukrayna’da Amerikan ve NATO pozisyonlarına sıkı sıkıya bağlı kalacak olursa, Rusya bu tercihe Suriye’de hasmane eylemlerle cevap verebilir. Benzer bir şekilde, Türkiye Dağlık Karabağ’da barışı denetlemek amacıyla üstlendiği büyük ölçüde sembolik ve mütevazi rolü de kolaylıkla yitirebilir. Libya ve Doğu Akdeniz’de başka Rus tepkileriyle de karşılaşılabilir. Son olarak, Türkiye’nin evlerin ısınmasından elektrik üretimine kadar birçok alanda Rus gazına muhtaç olduğunu, bu bağımlılığın da Rusya’ya Türkiye’yi mahrumiyetlere uğratma imkanı verdiğini de unutmamak gerekir. Sonuç olarak, Türkiye’nin Ukrayna’daki çatışmanın tırmanmadan sona ermesini gönülden arzulaması için yeterli sebep bulunmaktadır. Aksi takdirde, Rusya ile ilişkilerinde bir dizi zorluk çıkabilir.
Batı ile bağlarının önemi muvacehesinde, çatışma tırmanırsa, Türkiye’nin müttefikleriyle birlikte hareket etmesi tabii ve makul görünmektedir. Müttefikleriye ve özellikle ABD ile arasında yoğunlukları farklı muhtelif anlaşmazlıklar olmasına rağmen, Türkiye NATO’ya karşı sorumluluklarını yerine getirmekte titiz davranmaktadır. Buna örnek olarak görevleri arasında Ukrayna’yı desteklemek olan Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Kuvveti’ne (VJTF) Türkiye’nin katılması gösterilebilir. Ancak yine de Türkiye ile müttefikleri arasında ciddi görüş ayrılıkları bulunmaktadır. ABD’nin tedarik konusunda duraksamasına tepki olarak Türkiye’nin Rus imalatı S-400 füzeleri alması, İttifak üyeleri arasında Türkiye’nin entegre silah sistemlerine bağlılığı konusunda tereddüt uyandırmıştır. Amerika Türkiye’yi F-35 uçaklarının yapımından ve alıcılar listesinden çıkarmıştır. Daha eski model olan F-16 satışı konusunda da kararsızlık sergilemektedir. Suriye’de Türk-Amerikan ilişkileri çatışmacı bir çizgidedir, Türkiye, Amerika’nın güvenliğine tehdit olarak gördüğü bir Kürt devletinin oluşmasını desteklediğini ileri sürmektedir. Sözde Türkiye’nin NATO müttefikleri olan Fransa ile desteklediği Yunanistan, ülkemizi güvenlik tehdidi olarak gördüklerini beyan etmişler ve “Türk tehdidini” def etmek için NATO dışında minik bir ittifak kurmaya yönelmişlerdir. Bu tekil sorunlara ilaveten ihtiyaç halinde İttifakın Türkiye’nin yardımına, ABD’nin de Avrupa’nın yardımına geleceği konusunda kapsamlı endişeler bulunmaktadır.
İttifakın alacağı tedbirlere Türkiye’nin de katılması durumunda Rusya’nın nasıl bir yol izleyeceği tahmini kolay olmayan bir girişimdir. Aynı şekilde, Rusya’nın Türkiye’ye karşı tedbirler alması halinde müttefiklerinin ne oranda Türkiye’nin yardımına koşacakları da belirsizdir. Türkiye’nin ümidi tarafların bir çözüm üzerinde anlaşarak kendisini tatsız tercihler yapmaktan azad etmeleridir. Türkiye’nin Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk teklifi yapması, aslında ülkenin tırmanmayı önlemek ve istikrarın iadesini sağlamak yönündeki güçlü arzusunun bir tezahürü olarak değerlendirilebilir.