Rus Ukrayna savaşının götürecekleri
Mustafa Kemal Atatürk “Eğer vatan savunması için şart değilse her savaş bir cinayettir” demiş.
Katılmamak mümkün değil.
Kitle imha silahlarını bulup yok etmek, ülkeye demokrasi getirmek, halkları totaliter liderlerden kurtarmak gibi bahanelerle yapılan savaşların, maalesef savaşın yaşandığı ülkelere gerçek bir yıkım getirdiğini yarım asırdan fazla bir zamandır seyrediyoruz.
Ne kadar üzücüdür ki bilgisayar oyunu seyreder gibi, Ukrayna'daki vahşeti izliyoruz…
Batılı ülkelerin bu olaya verdikleri önemi gördükçe de Vietnam'dan başlayıp bu zamana kadar Afganistan, Irak, Suriye gibi ülkelerde uygulanan saldırganlıklara kayıtsız kalarak sergiledikleri ikiyüzlülüklere de üzülmekten başka bir şey yapamıyoruz.
Burada batılı ülkeleri etkileyen unsur ne olayın Avrupa kıtasında olması ne mağdur olan insanların ten veya göz rengi, ne de insani değerlerin öne çıkarılmasıdır.
Avrupa hem Rusya'ya hem de Ukrayna'ya göbeğinden bağlıdır…
Özellikle enerji konusundaki Rusya bağımlılığı, enerji tedarik sisteminin çökmemesini sağlamak amacıyla, bazı Rus bankalarının SWIFT sisteminden çıkarılıp, bazılarının çıkarılmaması sonucunu doğurmuştur.
Dünya Bankasının internet sitesinde geçtiğimiz günlerde yer alan bir bilgiye göre küresel tedarikte Rusya doğal gazın %25'ini, kömürün % 18'ini, platinin % 14'ünü ve ham petrolün de %11'ini sağlıyor.
Bunların arzında yaşanacak düşüşlerin inşaat, petrokimya ve taşımacılık gibi sektörleri vurmasının yanı sıra küresel ekonomik gelişmeleri de sınırlayıcı bir etki yaratması bekleniyor.
Yüzde yüz mertebesini aşan petrol fiyatlarıyla birlikte pandeminin tetiklediği gıda fiyatlarındaki artışların etkileri, sadece düşük ve orta gelirli ülkelerde değil, gelişmiş ülkelerde bile ciddi boyutta hissediliyor. Ancak bu etkilerin, düşük ve orta gelirli ülkelerde yarattığı etki çok daha sertleşerek pek de geç olmayan bir gelecekte önümüze çıkacaktır.
Özellikle petrol fiyatlarındaki artışın sürmesi durumunda aralarında Türkiye'nin de olduğu Çin, Güney Afrika, Endonezya gibi yoğun petrol ithalatı yapan ülkelerin bu fiyat seviyesinden etkilenerek büyümelerine olumsuz yansımalar beklendiği de tahminler arasında
Batıda görülen enflasyon artışının yanı sıra çekecekleri enerji sıkıntısının, üretimlerini de etkilemesi oldukça olasıdır.
Bu da ihracatımızın yarısından fazlasını yaptığımız batılı ülkeler için yapacağımız tahmin ve planlarda en ince detayda göze alınması ve düşünülmesi gereken bir unsurdur.
Rusya ve Ukrayna pazarlarına yaptığımız ihracatlar da yaşanacak düşüşler, diğer pazarlardan elde edeceğimiz artışlarla mutlaka kapatılacaktır.
Bu iki pazara yapılan ihracatımız, toplam 8 milyar ABD Doları’na yakındır. Tümünün ortadan kalkmayacağını düşünürsek, buradaki kayıplarımız toplam ihracatımızı çok sarsmaz.
Ancak özellikle bu pazarlara ihracat yapan üreticilerimizin ve ihracatçılarımızın sıkıntılarını da gidermek için ne gibi tedbirler alınması gerektiği, somut ve uygulanabilir önerilerle ortaya konulmalıdır.
Asıl önemli konu, ihracatımızın yarısından fazlasını yaptığımız batılı ülkelerin bu savaştan nasıl ve ne kadar etkilenecekleri ve bu etkilenmenin bize yansımalarının neler olabileceğidir.
Hep yazarım yine söyleyeceğim;
İhracatçı olmak, birçok konuyu bir arada izleyip değerlendirmeyi gerektirir.