“Ruhsat izinleri” ve “ruhsat güvencesi” sorunları çözülmeli
Yazıyla düşünce üretmenin temel amacı, “maddi ve kültürel değerler” üretimine katkı yapmak, insanların yaşamını zenginleştirmek ve kolaylaştırmaktır… Ülkemizin kıt kaynağı döviz gelirine 3 milyar dolar hedefine yönelen doğaltaş üretimi de kattığı değer nedeniyle yakından izlenmesi, gözlenmesi ve sorgulanması gereken zenginliğimizdir. Doğaltaş varlığımızın çözüm bekleyen önemli sorunlarından birini tartışmaya açalım: Sektörde ruhsat izinlerinin hızlandırılması ve ruhsat güvencelerinin artırması kime ne yarar sağlar?
Ruhsat izinleri ve ruhsat güvencesini beş yönüyle tartışabiliriz: Birincisi, hukuk devletinin düz aynası olan yasa ve yönetmeliklerin uygulanması hepimizi ilgilendirir. İkincisi, yasa ve yönetmeliklerin tanımladığı belge ve bilgileri içeren dosyaların geciktirilmesinin etkileri sadece dosya sahibine değil ülke insanının hepsine dokunacaktır. Üçüncüsü, ruhsat güvencesi olmadan doğal taş üretimini iki basamak yukarı çıkararak, katma değerli ürünlere geçiş çok yavaş olacaktır. Dördüncüsü, doğaltaş üretiminde “rekabette şans eşitliği” yaratmadan proje-odaklı iş yapma aşamasına geçemeyiz. O nedenle ruhsat izni ve güvencesinin olası etkilerinin neler olduğunu sorgulamalıyız. Beşincisi de, kamu birimleri ve sektör ilgililerinin oluşturacağı “ortak çözüm komitesi ” yapılanması çözüm üretebilir mi?
Hukuk devletinde başvurular geç cevaplanır mı?
Gelişmekte olan ülke yönetimleri, sermaye kıtlığını aşabilmek için yabancı sermaye çekebilmek için “işlemleri hızlandırma” konusunu özenle ele alır. Yasalar ve yönetmelikler ne kadar açık, sade ve anlaşılır ise, o ülke yönetiminin uygulamaları ne denli tutarlı ise o ülkeye yabancı sermaye girişi de o kadar hızlanır.
İşlemlerin yalınlaştırılmasını yabancılardan önce kendi yurttaşları için uygulamamış olan toplumlar, yabancı sermaye çekmekte daha başarılı sonuçlar elde ediyor. Kendisi, kendi insanı için olmayan önlemlerin, başkaları için olabileceğine inanmanın yanlışlığını kanıtlayan çok sayıda örnek var.
Sağlıklı bir hukuk sistemi kurma ve hukuk devletini yaşanır hale getirmenin temel ilkelerinden biri, “yasa ve yönetmelikler yürürlükte olduğu sürece herkesin eleştirme hakkı vardır; ama uymama hakkı yoktur” ilkesidir. Bu temel ilkeye uymak koşuluyla yasa ve yönetmeliklerin belirlediği bilgi ve belgeleri içeren bir başvuru dosyası hazırlanması yatırımcının sorumluluğudur. Başvuruyu uygun zamanda cevaplanma ise kamu yetkililerinin sorumluluk alanıdır.
Maden işletmelerinin tümünde, özelinde de doğaltaş ruhsat başvurularında eksiksiz dosyaların talepleri zamanında karşılanmıyorsa, bunun bir yaptırımı olmalıdır. Kamu yönetimi, kendisine herhangi bir işi taahhüt etmiş olana müteahhitlere “cezai şart” koyarken, kendi sorumluluklarını zamanında yerine getirmemesinin “bedelini ödemiyorsa” orada eşitsizliğin ve adaletsizlik tohumları yeşerir.
İzinleri geciktiren nedenler açıkça sorgulanabilir mi?
Doğaltaş özelinde tekamül etmiş ve eksiksiz dosyalarda “gecikmeler” olduğu iddiası boşlukta kalmamalıdır. Kamu yönetimi, başvuruların neden geciktiğini açık bir şekilde paylaşmalıdır. Yatırımcının eksik ve yanlışlarını da, yönetimden kaynaklanan sorunları da açıkça bilmeli, yasa ve yönetmelik dışı ilişkilerin etkili yol olmadığını herkes içselleştirmelidir.
Yatırımcı başvurduğunda uzman birimler en geç 15 gün içinde dosyanın varsa eksiklerini muhatabına iletmelidir. Dosya içeriklerinin “kontrol listesi” herkesin elinin menzilinde olmalıdır. Dosya içeriğinde eksik ve yanlış nedeniyle gecikmeler oluyorsa, o eksik ve yanlışlar sektöre yatırım yapacak herkes paylaşmalıdır ki, yatırımcının bilgi birikimi artsın, aynı yanlışları tekrarlama katsayısı düşsün.
Şeffaflığa gereken özen gösterilirse yasa ve kural dışı talepler en az düzeye iner… Kasaba kültürünü besleyen, “dayısı olan sorununu çözüyor algısına” asla açık kapı bırakılmamalı. Yatırımcı da, izin işlemini yapan bürokrat da açık sistemin gözetim ve denetiminde olursa haksızlık, adaletsizlik algısı azalır; güvene dayalı gelişme hızlanır; böyle bir sonuçtan yatırımcı da, o yatırımda istihdam edilenler de, vergisini alan devlet de kazanmış olur.
“Ruhsat izinleri” ve “ruhsat güvencesi” toplam geliri artırır mı?
Yatırımcının “izinlerinin kolaylaştırılması” yanında “ruhsat güvencesi sistemi” de madencilikte “çarpan etkisi” yaratabilir. Ruhsatlar izinlerinin alt ve üst zaman sınırlaması yapılmalı, sınırların aşılmasının yaptırımı olmalıdır. Eksik dosya oluşturan, kendine özel ayrıcalık isteyen yatırımcı da bedel ödemeli, ruhsatı tehlikeye sokan “bürokratik işlemleri” geciktirenler de gözetim ve denetim disipline karşı korunmamalıdır.
Ülkemizdeki doğaltaş sektörü önce yurtdışına “blok ihracatı” ile başlamıştır. Hepimiz blok ihracatının ağırlıklı olmasını eleştirmişizdir. Bugün blok ihracatı, işlenmiş ürün ihracatının gerisinde kalmıştır. Dün blok ihracatından işlenmiş ürün ihracatına yönelen sektörün, yarın uzun soluklu taahhütlerde bulunması ve proje-odaklı uygulamalar yapabilmesi mümkündür. Değişen doğaltaş piyasalarına uyumun gerek şartlarından biri de izin ve ruhsat işlemlerinin günün koşullarına uygunluğunu sağlamaktır. Dünyayı yeniden keşfe gerek yok… Tekstil ve hazır giyimde nasıl ki yüksek katma değerli üretim aşamasına geçiş süreci yaşanmışsa, doğaltaşlarda da işlenmiş ürün çeşitliliği ve kalitenin artması yanında uygulama projelerinin örgütlenmesi aşamasına geçmek çıkış yoludur. Ruhsat güvencesi olmadan yatırımcı uzun dönemli taahhütlerde bulunamaz; bir an önce ruhsat güvencesi sorunu çözülürse dünyanın en gelişmiş ülkelerine açılan firmalarımızın sayısı artar…
Rekabette şans eşitliği korunmuyor mu?
Ruhsat güvencesi, uzun dönemli taahhütler ve uygulama firmalarının nasıl geliştiğinin örneği İtalya’da yeteri kadar var Ülkemizde doğaltaş sektörü yetkilerinin “yeni bir yol bulmaya ya da yeni bir yol açma” ihtiyacı yok. İtalya örneğini izlemek, onun bıraktığı boşlukları yakalayarak kendi üretim sistemimizi birkaç basamak yukarılara taşımak yakın hedefimiz olmalı.
Bugün doğaltaşlarımızın tonunu ortalama 200 dolara satabiliyoruz. Eğer taşımızın tonunu 500 doların üstünde satmak istiyorsak, izinlerimizi hızlandırmalı, ruhsatlarımızı güvence altına almalı, sektörde öngörme ve önlem alma disiplini ile gözetim ve denetim disiplinini ödünsüz uygulamalıyız.
Doğaltaş sektörününü ihracatını 10 milyar dolar hedeflerine yönlendirmek istiyorsak; öncelikle izinleri ve ruhsat güvencesi sorunlarını çözmeliyiz. Çözüm de çok karmaşık bir yapı gerektirmemektedir. Doğaltaş sektörü yetkilileri, kamu bürokrasisi ve sektörde rasyonel otorite kabul edilecek bağımsız kuruluşların uzmanlarından oluşan bir “gözetim ve denetim” mekanizması iyi işletilirse amaca kolaylıkla erişebiliriz.
Sektörün birikimi “ortak çözüm” üretebilir mi?
Doğaltaş gibi varlığımızı etkin ve verimli değerlendirmek istiyorsak, işleyen kurumlar oluşturmalıyız. Bağımsız gözetim ve denetim ekibi bir ilk adım olabilir; onu tamamlayan bir başka yapıya daha ihtiyaç var. Oluşturulacak Doğaltaş Enstitüsü, bütün dünyada doğaltaş kullanımındaki eğilimleri yakından izlemeli; eğilimleri baskın hale gelmeden “erken uyarı” yaklaşımı ile ilgili olan herkesi uyarmalıdır. Doğaltaş talebindeki eğilimlerin analizi de yetmez, makine-donanımından epoksi ve diğer ikincil işlemlerle ilgili gelişmeleri de sözünü ettiğimiz enstitü yakından izlemelidir. Ayrıca doğaltaş üretiminde rakip ülkelerdeki gelişmeler de enstitünün gözetim ve denetiminde olmalıdır ki, sektörle ilgili “uzun dönemli ulusal strateji” belirleyerek ülkemizin yararını artırabilelim…
Haftaya: Kamu yönetimi uygulamaları “haksız rekabet” yaratıyor mu?