Rezerv para savaşı

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi, 21. yüzyıl savaşlarının sadece silahla değil, aynı zamanda iktisadi güçle olacağını bir kere daha gösterdi. ABD ve AB (Batı Yakası) Rusya’ya silahla karşılık vermek yerine ekonomik yaptırımlarla yanıt verdi. Bunda da en büyük silahları Rusya’yı SWIFT (Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunications) sisteminden atmak oldu.

Batı Yakası böylece Rusya’yı küresel ödeme sisteminden atarak uluslararası para transfer sisteminin dışında bırakmayı hedefledi. Bununla da yetinmediler, oligarkların ve Rusya’nın resmi varlıklarını da (örneğin Rusya Merkez Bankası’nın yurt dışında tuttuğu rezervleri de) dondurdular.

Batı Yakası izlediği politikayla Rusya’nın, Ukrayna’yı işgale kalkışmasının yanında, savaş öncesi ABD’nin önderliğinde kurulan uluslararası finansal yapıya karşı tutumunu da cezalandırdı. ABD, iktisadi, siyasi ve askeri gücüyle desteklenen doların küresel finansal sistemdeki üstünlüğünü kırmaya yönelik Rusya’nın girişimlerine darbe vurdu.

Dolar, dünyanın en yaygın olarak tutulan rezerv para birimi. 2021 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla dünya toplam döviz rezervinin %59,15’i dolar, %20,48’i Euro cinsinden. Dolar, uluslararası ticarette ana faturalandırma para birimi, küresel hisse senedi piyasalarına, emtia piyasalarına, kalkınma finansmanına, banka mevduatlarına ve küresel kurumsal borçlanmaya hâkim. Kriz dönemlerinde dünyanın dört bir yanındaki insanların güvenli liman olarak gördüğü para birimi genellikle ​​hep dolar oldu.  Euro ve yuan da dâhil başka hiçbir para birimi, doları küresel ekonomideki ve uluslararası finans piyasalarındaki birincil konumundan düşürmeye yetmedi.

Rusya, doların egemenliği kırmak için Çin’le birlikte son yıllarda ataklar yaptı. Çin'in döviz rezervlerini çeşitlendirme, yuanla daha fazla işlemi teşvik etme ve Uluslararası Para Fonu'ndaki değişiklikler yoluyla küresel para sistemini reforme etme taahhüdü, Rusya'nın stratejisini destekledi. Böyle bir sistem, ABD yaptırımları altındaki (Kuzey Kore, Türkiye gibi) ülkeleri cezbetti. 

2014 yılında Kırım'ın Rusya tarafından ilhakından sonra, Obama yönetimi Rusya'ya yönelik yaptırımları genişleterek bazı büyük Rus bankalarını, enerji şirketlerini, savunma şirketlerini ve Putin'in oligarklarını hedef aldı. Ardından Rusya, yaptırımları savuşturmak ve bankaların birbirlerine mesaj göndermesine olanak tanıyan SWIFT’den ayrılması halinde finansal özerkliğini korumak için iki kritik finansal altyapı girişimine imza attı. Bunlardan birisi, Visa ve Mastercard gibi ödeme platformlarına Rus alternatifi olarak çalışan, bağımsız bir ulusal ödeme sistemi (MİR) olurken; diğeri Finansal Mesajların Transferi Sistemi veya SWIFT'in Rusça versiyonu olan SPFS olarak adlandırılan tescilli bir finansal mesajlaşma sistemi oldu.

SPFS, 2017'de tam olarak faaliyete geçti. Aralık 2021'de sistemde dokuz ülkeden 38 yabancı katılımcı vardı. 2022 Mart itibarıyla SPFS'nin, 20'den fazla Belarus bankası, Ermeni Arshidbank ve Kırgız Asya Bankası da dâhil olmak üzere 399'dan fazla kullanıcısı var. Avrupa'nın en önemli iki finans merkezi olan Almanya ve İsviçre'deki büyük Rus bankalarının yan kuruluşlarının SPFS'ye erişimi bulunmakta. Rusya şu anda sisteme katılması için Çin’le görüşüyor. Bu alternatif finansal altyapı, Rus şirketlerinin ve bireylerin, yaptırımlara rağmen sınırlı da olsa küresel pazarlara erişimini sürdürmelerini sağlamakta. 

Rusya Merkez Bankası, 2018'den bu yana altın, Euro ve yuan alımlarıyla Rusya'nın döviz rezervlerindeki doların payını da önemli ölçüde azalttı. Ayrıca rezervlerinin çoğunu ABD Hazine tahvillerinden çekti; 2018’de Rusya Merkez Bankası, stokundaki ABD Hazine menkul kıymetlerini 96,1 milyar dolardan 14,9 milyar dolara indirdi. 2019'un başlarında Merkez Bankası, mevcut varlıklarının yarısından fazlası olan ABD doları varlıklarını 101 milyar dolar azalttı. 2021'de Biden yönetiminin Moskova'ya yeni yaptırımlar getirmesinin ardından Rusya, büyük bir egemen servet fonu olan 186 milyar dolarlık Ulusal Varlık Fonu'ndan dolar varlıklarını tamamen boşaltma kararı aldı.

2018'de Putin, uluslararası işlemlerde alternatif para birimleri kullanarak Rusya'nın gelecekteki ABD yaptırımlarına maruz kalmasını sınırlamak için bir planı yürürlüğe soktu. O zamandan beri, büyük Rus enerji şirketleri ABD dolarını kullanmayı bıraktı. Rusya'nın üçüncü büyük petrol üreticisi Gazprom Neft, 2015 yılında tüm ihracatını Çin'e yuan kullanarak yaptı. Rusya'nın en büyük petrol ve gaz şirketi Rosneft, ABD'deki tüm ihracat sözleşmelerini değiştirdi; 2019'da dolardan Euro’ya geçti. Euro, Çin ile Rusya arasındaki ticaretin birincil aracı olarak doların yerini aldı. 2020'nin sonunda Rusya'nın Çin'e yaptığı ihracatın yüzde 83'ünden fazlası Euro üzerinden yapıldı. Rusya şu anda da doları aşabilen devlet destekli bir kriptopara birimi yaratmaya çalışıyor.

2019 yılında Çin, Rusya’yla olan bağlarını, Çin'in ikili ilişkilerinin en üst seviyesi olan yeni bir dönem için kapsamlı bir stratejik koordinasyon ortaklığına yükseltti. Rusya'nın yuan varlıkları küresel ortalamanın yaklaşık on katı ve küresel yuan rezervlerinin yaklaşık dörtte birini oluşturuyor. 2019'da Çin ve Rusya, sınır ötesi ticarette kendi ulusal para birimlerinin kullanımını yüzde 50'ye çıkaran bir anlaşma imzaladı. 

Çin’le yaptığı bu ortaklıklara rağmen, savaş döneminde Rusya, Çin’den beklediği desteği bulamadı. Çin ihracatında ilk sırada yer alan ABD’nin kendisini de yaptırım listesine alacağından korktu.

ABD, savaşın finansal yönünün galibi olurken küresel finansal sistemin kendi kontrolünde olduğunu bir kere daha gösterdi. Bu, aynı zamanda çapıyla orantısız sesler çıkaran diğer ülkelere de ders oldu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gizli veri 02 Ekim 2024
Venezuela’nın kaderi 21 Ağustos 2024