Rezerv alan, mali gücü yeterli olmayanları koruyan bir model
Malatyalı İş İnsanları Derneği (MİAD) Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Gümüştekin’in bağış olarak yaptırdığı Beydağı Polis Merkezi’nin açılışı öncesi Kocaeli’den Malatya’ya 3.5 ay önce giden Vali Seddar Yavuz’la sohbet fırsatı bulduk.
Sohbete MİAD Başkanı Yunus Akdaş, Yönetim Kurulu Üyesi Hazreti Akdemir ve Malatya Şubesi Başkanı Mevlüt Alçık da katıldı.
Vali Yavuz, öncelikle rezerv alan konusundaki algıyı düzeltmeye dönük mesaj verdi:
- Rezerv alan, aslında mali gücü yeterli olmayan hak sahiplerini koruyan bir model. Rezerv alan devreye girmez ise zenginler, maddi gücü yeterli olmayanların yerini satın alabilir. Maddi gücü yetmeyen hak sahibi parasını alsa da alıştığı yerden ayrılmak zorunda kalır.
Bu mesajını şu cümleyle perçinledi:
- Yani, rezerv alanın sosyal boyutu da var…
Hedeflerinin depreme dayanıklı bir Malatya’yı yeniden inşa etmek olduğunu belirtti:
- Bu dönüşümde devlet kaynağı olmazsa olmaz. Yerinde dönüşüm modeli, hak sahipleri arasında çıkan anlaşmazlıklar ve açılan davalar nedeniyle hedeflenen hızda yürümüyor.
Kentteki dönüşümle ilgili kamunun durumunu şöyle ortaya koydu:
- Kaynağımız var.
- Projemiz var.
- Yapacak güç ve irade var.
Depremde hasar gören binalarla ilgili hak sahiplerinin açtığı dava sayısının 5 bin 200’ü bulduğunu bildirdi:
- Yargı kararına rağmen “tabut bina”ları yıkamıyoruz. Çünkü, hak sahibi gidip idare mahkemesinden yürütmeyi durdurma kararı aldırıyor. İdare mahkemesi, “Telafisi mümkün olmayan zarar” yaklaşımıyla yürütmeyi durdurma kararı veriyor.
Bu konuda Kışla Caddesi’ni örnek gösterdi:
- Kışla Caddesi’nde hak sahiplerinin yüzde 95’i onay verirken, yüzde 5’i karşı çıktı. Yüzde 5’lik kesimin itirazı, orada yıkımı ve dönüşümü 7 ay geciktirdi.
Saray Mahallesi’ndeki yıkım ve dönüşüm çalışmalarında 75 bin metrekare alanda sadece 20 bin metrekare diyafram duvar yapıldığını kaydetti:
- Burada toplam uzunlukları 94 kilometreyi bulan fore kazıklar çakılarak mükemmel bir proje hayata geçiriliyor. Çarşı projesinde çakılan fore kazıkların toplam uzunluğu 300 kilometreyi buluyor. Bu kazıklar zeminin inşaat için iyileştirilmesini sağlıyor.
Depremzede Malatyalılar’dan şikayet etmek yerine çözümün parçası olmalarını istedi:
- Yıkımları ne kadar çabuk yapabilirsek, şehrimizi de o kadar çabuk ayağa kaldırabiliriz. Bu vatandaşlarımız için de, bizler için de tarihi sorumluluktur. Ağır hasarlı binalar yıkılmasın diye dava açıp, mahkeme süreçleriyle vaktimizin çalınmasını doğru bulmuyorum.
6 Şubat 2023 depremleri, başta Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Islahiye ve Nurdağı olmak üzere 11 ilimiz ve ilçelerinde yaşayan vatandaşlarımızda atlatılması uzun zaman alabilecek büyük travmaya yol açtı.
Bu süreçte belediye başkanları, kaymakamlar, valiler, kentlerin tüm yöneticilerinin sık sık vatandaşla diyalog kurması, yapılması gerekenleri, yapılanları, yapılacakları sabırla anlatması gerekiyor…
Kurulan diyalog, ortaya konulan doğru, örnek projeler, vatandaşın kafasındaki “rezerv alan ile malım elimden gidecek” kuşkusunu gidermenin yolunu açar değil mi?
Belediyeye iş için başvuran 15 bin kişiden sadece 10’u OSB’de çalışmaya sıcak baktı
Gürsel Baran başkanlığındaki Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı ziyaretlerinde sohbet sırasında eleman sıkıntısı konusu da gündeme geldi:
- İşlerimizin iyi olduğu dönemlerde istihdam açığı yaşıyoruz. Çalışacak eleman bulma konusunda sıkıntı yaşıyoruz.
Mansur Yavaş, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ndeki CV havuzunu açtı:
- Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin camlı binasında çalışmak için başvurusu, CV’si elimizde olan 15 bin kişi var. Bu CV’leri size açalım. Siz arayın, iş teklifinde bulunun. Böylece sizin eleman açığınız azalır, bizde iş için bekleyenlerin bir bölümü de çalışma şansı yakalar.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, CV’leri Ankara Ticaret Odası’na açtı. Söz konusu 15 bin kişi aranarak teklifler yapıldı. Aldıkları sonuç çok çarpıcı oldu:
- 15 bin kişiden sadece 10’u bizim teklif ettiğimiz işlere, OSB’lerdeki fabrikalarda çalışmaya sıcak baktı…
Başkanlığını Ali Emre Ballı’nın yürüttüğü Finansal Kurumlar Birliği (FKB) ile gazetemizin birlikte düzenlediği toplantı için Ankara Ticaret Odası’na (ATO) gittiğimizde Başkan Gürsel Baran ve Başkan Yardımcısı Temel Aktay’dan “Camlı binada çalışmak isteyen 15 bin kişi” konusunu dinledik.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne iş için başvuran 15 bin kişiden sadece 10’unun OSB’deki bir fabrikada çalışmaya sıcak bakması, istihdam konusunda yaşanan önemli bir sancıyı ortaya koyuyor…
Büyük banknot basmak kara para ve suç örgütlerine yardımcı olur
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) önceki başkanlarından, duayen bankacı Ali İhsan Karacan, TV’de “Deha” adlı diziyi izlerken, başrol oyuncusunun kara para aklama işlemi yaptığı dikkatini çekti:
- Başrol oyuncusunun kapısına sürekli içi banknot dolu minibüs yanaşıyor. Onları teslim ediyor.
Karacan, geçenlerde diziyi izlerken aynı sahneyi görünce eşine döndü:
- Bunların da işi zor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 500 ve 1000 liralık banknotu bassa, bir minibüs dolusu para otomobil bagajına konulacak çantaya sığacak hale gelir.
Gülümsedi:
- Devlet hiç yardımcı olmuyor, kara para aklayanların işlerini hiç kolaylaştırmıyor.
Sonra, “500 ve 1000 liralık banknot basılmalı mı?” başlıklı bir küçük not kaleme alıp bana gönderdi:
- Büyük banknotları basmak kara para ve suç örgütlerine yardımcı olmaktır.
- Büyük banknot basmak ödemelerin resmi ödeme sistemlerini kullanarak ve kayıt içi ekonomide yapma politikası ve amacı ile çelişir.
Büyük banknot basılmasına dönük açıklama yapanları, talepte bulunanları sıraladı:
- Kara paracılar ve suç örgütleri.
- Kayıt dışı ekonomide kalarak yükümlülüklerden kaçmak isteyenler veya uğraşmak istemeyenler.
- “Muhalefet olsun da nasıl olursa olsun” modundaki bir kısmı akademisyen, ne iş yaptığı belli olmayan ancak adının önüne “danışman, ekonomist, finansal analist” gibi sıfat ekleyen zevat, gazetede ekonomi yazan ama karpuz satıcısı kadar ekonomi bilgisine sahip bazı gazeteciler ve TV’lerde “Her şeyi bilirim” edasıyla yorum yapan bazı zevat.
- Muhalefetin bazı ekonomi sözcüleri.
Sonra durum tespiti yaptı:
- Günümüzün teknolojik ortamında ve ödemeler sisteminin sunduğu olanak ve araçlar (kredi kartı, EFT gibi) artık elden kağıt para, banknot ile ödeme yapma gereklerini neredeyse ortadan kaldırmış durumda.
Notuna şu mesajla noktayı koydu:
- Tam tersine hem daha büyük kupürlü banknot basılmamalı hem de en yüksek banknotlar olan 100 ve 200 liralık banknotlar dolaşımdaki payı daha da aşağılara çekilmelidir.