Reklam ve sponsorluk harcamalarında kafa karışıklığı!
Recep ÇETİN - Yeminli Mali Müşavir
Ekonomimizde son dönemdeki enflasyon ve vergi oranlarındaki artış sebebiyle mükelleflerin vergi ödemeleri önemli oranda artmıştır. Bu nedenle, şirketlerin satış rakamlarını artırmada önemli bir etken olan reklam ve sponsorluk harcamaları vergi planlaması aracı olarak sıkça kullanılmaya başlanmıştır.
Sporun tüm bileşenleri(kulüp, federasyon ve sporcu) açısından en önemli finansman kaynağı sponsorluk ve reklam gelirleridir. Temelde aynıymış gibi görünse de vergi uygulamalarında farklılık içeren bu iki kavram yazımızda irdelenecek olup, şirketlerin özellikle vergi planlamaları açısından sponsorluk harcaması mı reklam harcaması mı yapması gerektiği değerlendirilecektir.
Reklam ve sponsorluk harcamalarının hukuksal niteliği
Ticari hayatta şirketlerin ürettikleri mal ve hizmetlerin pazarlama ve tanıtımı amacıyla kullandığı yöntemlerden bir tanesi de reklam ve sponsorluk harcamalarıdır. Şirketlerin reklam ve tanıtım amacıyla, daha geniş kitlelere ulaşmak için bir etkinlik, organizasyon ya da bir kişiye kaynak aktarma yoluyla destek verilmesi sponsorluk olarak tanımlanmaktadır.
Başka bir tanımla sponsorluk, bir olay ya da faaliyet için direk bir kuruluş yerine bir organizasyon tarafından bir etkinlik, proje veya sporcu gibi bir hedefe finansal destek (para, insan gücü, ekipman) sağlanmasıdır.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sponsorluk Yönetmeliği’nde reklam; bir ürün, marka veya hizmetin çeşitli iletişim olanaklarını kullanarak ticari yönden tanıtılmasını sağlayan gerçek veya sanal ortamdaki yazı, resim, amblem ve benzeri şekiller olarak tanımlanmış, sponsorluk ise; gerçek veya tüzel kişilerce, dolaylı olarak ticari fayda sağlamak ya da sosyal sorumluluklarını yerine getirmek amacıyla iletişim olanakları karşılığında ayni ve/veya nakdi destekte bulunulması olarak tanımlanmıştır.
Danıştay Dördüncü Dairesi’nin 09.10.2017 tarih ve E:2013/4011 K:2017/6706 sayılı Kararı’nda;
● Reklâm, insanları gönüllü olarak belli bir davranışta bulunmaya ikna etmek, belirli bir düşünceye yöneltmek, dikkatlerini bir ürüne, hizmete, fikir ve kuruluşa çekmeye çalışmak, onunla ilgili bilgi vermek, ona ilişkin görüş ve tutumlarını değiştirmelerini veya belirli bir görüşü ya da tutumu benimsemelerini sağlamak amacıyla oluşturulan; iletişim araçlarından yer ya da süre satın almak yoluyla sergilenen ya da başka biçimlerde çoğaltılıp dağıtılan ve bir ücret karşılığı oluşturulduğu belli olan duyurular,
● Sponsorluk ise bir kuruluşun belirlemiş olduğu hedeflere ulaşmak için spor, sanat, kültür ve sosyal olaylar ile çeşitli kişi ve kuruluşlara nakdi veya başka türlü desteklerle yapılan tüm faaliyetlerin planlanması, uygulanması ve kontrol edilmesi süreçlerini kapsayan taraflar arasında karşılıklı olarak birbirlerine fayda sağlamaya yönelik yapılan yazılı iş antlaşmaları,
olarak tanımlanmıştır.
Ancak uygulamada, yapılan harcamanın reklam harcaması mı yoksa sponsorluk harcaması mı olduğu konusunda kimi zaman tereddütler yaşanabilmekte, reklam ve sponsorluk kavramları birbirine karıştırılabilmektedir. Örneğin spor kulüpleri; “stad isim sponsoru” , “forma göğüs sponsoru”, “forma kol sponsoru” adı altında sponsorluk anlaşmaları yapabilmektedir.
Vergi uygulamaları açısından farklı sonuçlar doğuran bu iki harcamanın doğru tanımlanması ve tespit edilmesi önem arz etmektedir. Beklenen amaç itibariyle her ikisi de aynı gibi gözükse de sponsorlukta kurum imajının oluşturulması amaçlanırken, reklamda bir ürün ya da hizmetin tanıtımı amaçlanmaktadır. Başka bir deyişle, sponsorlukta firmanın faaliyeti ön planda iken reklamda tamamen firmanın ürünü veya hizmeti ön plandadır. Sponsorluk harcamalarında firma kar amacı gütmeyen bir kurum iken, reklamda karşılıklı kar elde etme vardır.
Mali idarenin konuya yaklaşımı
1 seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğine göre; sponsorluk harcamaları, ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkili olmayan veya ilişkisi ölçülemeyen, sosyal amacı öne çıkan harcamalar olup, ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkili olan reklam harcamalarından farklılık arz etmektedir.
Sponsor olan kurumun adının anılması koşuluyla,
● Resmi spor organizasyonları için yapılan saha, salon veya tesis kira bedelleri,
● Sporcuların iaşe, seyahat ve ikamet giderleri,
● Spor malzemesi bedeli,
● Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün uygun göreceği spor tesisleri için yapılan ayni ve nakdi harcamalar,
● Sporcuların transfer edilmesini sağlayacak bonservis bedelleri,
● Spor müsabakaları sonucuna göre sporculara veya spor adamlarına prim mahiyetinde ayni ve nakdi ödemeler
gibi harcamalar sponsorluk harcaması olarak değerlendirilmektedir.
Spor sahalarına, sporcuların veya diğer ilgililerin spor giysilerinin ya da spor araç ve gereçlerinin üzerine yazılı veya elektronik sinyaller yardımıyla sanal olarak kurumun tanıtımının yapılmasını sağlayacak amblem, marka, isim ve benzeri işaretler konulması gibi doğrudan ticari fayda sağlayan ve kurumun tanıtımını amaçlayan harcamalar ise reklam harcaması olarak değerlendirilmektedir.
Ayrıca, sponsorluk faaliyetinin yanında reklam ve tanıtım amacını da içeren işlemler nedeniyle yapılan harcamaların, sözleşmede belirtilmek ve emsaline uygun olmak şartıyla, reklam ve sponsorluk harcamaları olarak ayrıştırılabilmesi mümkündür. Örneğin, bir kurumun, bir kulübe bonservis bedelini karşılayarak transfer ettiği bir sporcuyu aynı zamanda şirketin veya ürünlerinin tanıtımına yönelik reklamlarda kullanması halinde, reklam faaliyetine ilişkin harcamalar, bonservis bedelinden sözleşmede belirtilmek ve emsallerine uygun olmak şartıyla ayrıştırılabilecek ve reklam gideri olarak dikkate alınacaktır.
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 30.04.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.16.01-125[8-12/3]-508 sayılı özelge ile;
"......2010/2011 dönemi için isim kullanım hakkının bankanıza verilmesi sonucunda Türkiye Kupası yayınlarında "... Türkiye Kupası" isminin kullanıldığı ve ...'de 2010/2011 dönemi için yayımlanan bütün Türkiye Kupası maçlarında yayın sırasında bankanızın sesli veya sessiz çeşitli logolarının yayınlanacağı, reklam ve tanıtımının yapılacağı, ayrıca ... tarafından yayınlanacak çeşitli programlara bankanızın sponsor olacağı ve sözleşme gereği yapılacak yükümlülüklerin karşılığı olarak 5.000.000,00 ABD Doları tutarında ödemenin yapılacağı anlaşılmaktadır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, ... ile yapmış olduğunuz anlaşma gereğince doğrudan ticari fayda sağlayan ve bankanızın tanıtımını amaçlayan harcamaların sponsorluk harcaması olarak değerlendirilmesi mümkün olmamakla birlikte, anılan harcamaların kurum kazancınızın tespitinde reklam gideri olarak dikkate alınması mümkündür……” şeklinde görüş verilmiştir.
Yine İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 14.06.2017 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-120-169979 sayılı özelge ile;
“…… ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkisi olmayan veya ilişkisi ölçülemeyen, sosyal amacı öne çıkan harcamalar sponsorluk harcaması, işletmelere doğrudan ticari fayda sağlayan ve kurumun tanıtımını amaçlayan harcamalar ise reklam harcaması olarak kabul edilmektedir.
Buna göre, şirketinizin Türkiye Basketbol Federasyonu ile yapmış olduğu "TBF … Sponsorluk Sözleşmesi"nde; şirketinizin saha yanlarındaki LED panolarında reklam yapma, şirketin logosunu televizyon röportajları esnasında röportaj panolarında kullanma, basın toplantı panolarında tedarik sponsorları bölümünde teşhir etme, şirketin logosunu müsabakalarda kullanılan çemberlerin üzerinde etiket ile kullanma, müsabaka sonucu karşılıklı olarak belirlenecek olan şirkete özel bir ödül verme, bazı maçlarda şirketin eşantiyonlarını dağıtma ve izleyicilerin de dahil olacağı çeşitli yarışma ve tanıtıcı etkinlik düzenleme, televizyon reklam kampanyasında ve diğer mecralarda oyuncuları kullanma gibi şirketin tanıtımına yönelik reklam unsuru içeren öğelerin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, sözleşme kapsamında yapılan doğrudan ticari fayda sağlayan ve şirketinizin tanıtımını amaçlayan harcamaların sponsorluk harcaması olarak değerlendirilmesi mümkün olmamakla birlikte anılan harcamaların 193 sayılı Kanunun 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca kurum kazancının tespitinde reklam gideri olarak dikkate alınması mümkündür.
Ancak, ilgili sözleşme gereğince her sezondaki her maç başına alınan ücretsiz biletlerin değerine isabet eden tutarın ise reklam veya sponsorluk harcaması olarak değerlendirilmeyerek kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekeceği tabiidir……” şeklinde görüş bildirilmiştir.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın; sponsorluk sözleşmesi kapsamında amatör spor kulübüne verilen fizik tedavi hizmetinin vergi kanunları karşısındaki durumu ile ilgili olarak vermiş olduğu 04.03.2013 tarih ve 11395140-019.01-301 sayılı özelgesinde;
“……şirketinizce yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde düzenlenen sponsorluk sözleşmesi kapsamında amatör spor kulübüne verdiği fizik tedavi hizmeti bedelinin öncelikle fatura düzenlenmek suretiyle gelir yazılması ve söz konusu bedelin 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinin birinci fıkrasın (b) bendi çerçevesinde beyannamede ayrıca gösterilmek şartıyla kurumlar vergisi matrahından indirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan ilgili dönem kazancının yeterli olmaması halinde indirim konusu yapılamayan tutarın ise izleyen dönemlerde indirim konusu yapılamayacağı tabiidir…” şeklinde görüş bildirmiştir.
Yukarıda yer alan açıklamalardan da görüleceği üzere mali idare, reklam ve sponsorluk harcamalarının niteliği konusundaki görüşünde istikrarlı biri duruş sergilemektedir. Vergi uygulamaları açısından; ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkisi olmayan veya ilişkisi ölçülemeyen, sosyal amacı öne çıkan harcamalar sponsorluk harcaması, işletmelere doğrudan ticari fayda sağlayan ve kurumun tanıtımını amaçlayan harcamalar ise reklam harcaması olarak kabul edilmektedir.
Dolayısıyla spor kulüplerine “stad isim sponsoru”, “forma göğüs sponsoru”, “forma kol sponsoru” adı altında yapılan harcamalar vergi idaresi tarafından sponsorluk değil, reklam harcaması olarak kabul edilmektedir.
Reklam ve sponsorluk harcamalarının vergisel sonuçları ise farklılık arz etmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/b. maddesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 89/8. maddesinde; 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 17/6/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının sözü edilen kanunlar uyarınca tespit edilen amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları için %50 sinin beyannamede ayrıca gösterilmek suretiyle gelir ve kurum kazancından indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Gelir ve kurumlar vergisi açısından reklam harcamaları, 193 sayılı GVK’nın 40/1. maddesi gereğince ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile doğrudan ilgili olmak ve VUK uyarınca tevsik edici belgelerle belgelendirilmek koşuluyla gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmektedir.
Yukarıda yer alan hukuki düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere sponsorluk harcamaları ile reklam harcamalarının vergisel sonuçları iki açıdan farklılık göstermektedir.
Birincisi, sponsorluk harcamaları kurum kazancının bulunması halinde beyanname üzerinden gösterilmek suretiyle indirim konusu yapılabilmektedir. Kurum kazancı yoksa sponsorluk harcamalarının indirimi mümkün olmadığı gibi sonraki yıllarda indirilmek üzere devri de mümkün değildir.
Oysa ki reklam harcamaları gider olarak kabul edildiğinden satış hasılatından doğrudan indirilebilmekte, zarar edilmiş olsa dahi sonraki yıllara (5 yıl) devri mümkün olabilmektedir.
İkincisi, sponsorluk harcamalarında amatör spor dalları için tamamının, profesyonel spor dalları için ise % 50’sinin indirimi mümkündür. Profesyonel spor dalları, mevcut düzenlemede Türkiye Futbol Federasyonu tarafından sevk ve idare edilen Süper Lig, 1. Lig., 2. Lig. ve 3. Lig olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla TFF tarafından sevk ve idare edilen diğer alt ligler ile TFF dışındaki tüm federasyonlar tarafından organize edilen branşlar herhangi bir kategorik sınıflandırma olmaksızın amatör olarak kabul edilmektedir. Bu açıdan, Örneğin; Türkiye Futbol Süper Ligi’nde mücadele eden Sivasspor’a yapılacak sponsorluk harcamasının % 50’si indirime konu edilebilirken, Türkiye Basketbol Ligi’nde mücadele eden Anadolu Efes’e yapılacak sponsorluk harcamasının tamamı indirime konu edilebilecektir.
Reklam harcamaları açısından ise amatör ya da profesyonel spor dalı ayrımı söz konusu olmayıp, yapılan harcamanın tamamı gider olarak dikkate alınabilecektir.
Görüldüğü gibi reklam harcamaları kurum kazancının tespitinde doğrudan indirim konusu yapılabilirken; sponsorluk harcamaları ancak ilgili dönemde kazanç oluşması durumunda indirilebilmektedir. Ayrıca reklam harcamalarının tamamı indirim konusu yapılmakta ve indirilemeyen kısmı sonraki dönemlere devredilebilmekte iken sponsorluk harcamalarının indirilemeyen tutarı sonraki dönemlere devredilememektedir. Bu nedenlerden dolayı vergilendirme bakımından değerlendirildiğinde şirketler için, reklam; sponsorluğa göre daha çok tercih edilebilir özelliktedir.