Rekabetin yeni tamını değişiyor

Volkan AKI
Volkan AKI Türkiye ve dünyada dönüşüm

Geleceğin rekabetinde, Türkiye ve şirketleri değişimin parçası olabilecek mi?

Türkiye’nin büyüme modeli değişmeli diye zaman zaman yazıyorum bu tabii bizim değer yaratan bir ekonomiye geçiş zorunluluğumuzdan kaynaklanıyor. İçinde yaşadığımız değişimi iyi okumaya, zaman zaman hatırlatmalara ve genel bir bakışla değerlendirmeye ihtiyacımız var. Dünyada rekabet şartlarının çok hızlı değiştiğini görüyoruz. Üstünde durduğumuz zemin kayıyor. Yeni rekabet ortamının aslında 2 ana omurgası var. Bunlardan biri teknoloji diğeri ise sürdürülebilirlik… Her iki konuyu değişim ve dönüşümün ana merkezindeki iki kutup olarak ele alabiliriz. Aslında bunlar zaten birbirinin içine de geçmiş aynı paralelde hareket ediyor. Sürdürülebilirlik de teknoloji dönüşümünden yararlanarak gelişiyor… Bu değişim ekseni, insanı ve siyaseti de etkiliyor. Böylece çok yönlü bir değişim yaşanıyor. Türkiye ekonomisi ve şirketlerimiz bu iki ana kutup için.

Global oyun tekrar kuruluyor

Değişim çok büyük fırsatlar yaratıyor çünkü değişimle birlikte oyun tekrar kuruluyor. Fakat bu burada değişimin parçası olmak diyorum, çünkü artık değişimi takip etmek ona yetişmek de çok anlamlı değil… Oyun yeniden kurulurken, kurallara yön vermeniz, kuralları sizin yaratmanız için çalışmanız gerekiyor. Şirketler için ve Türkiye ekonomisi için özellikle rekabette önde olduğumuz alanlar için oyun kurucu rol oynamalıyız… Yoksa üretimler boşta kalacak. Ekonomide teknolojiye dayalı verimlilik ve hedefe odaklı çalışma dönemindeyiz. Tüketici de değişiyor, müşteri de değişiyor ve onu elde tutmak zorlaşıyor. Bunun için uygulanan yöntemler, teknolojiler de değişiyor. İçerik oluşturma, 3D yazılımlar kullanma, yeni hikayeler yaratmak kritik hale geliyor.

Teknoloji ve veriyi kullanmak

O zaman temel anlamda, teknolojiyle dönüşümü gerçekleştirip verimli bir ekonomiye geçme zorunluluğu var. Teknolojideki değişimin ana omurgasının ‘veri’yi iyi kullanma oluşturuyor. Veriyi kullanmadan ilerlemek, kör uçuşu yapmaya benziyor. Bu şirketler için de böyle, ülke ekonomisi için de böyle. Bugün ihraç ettiğimiz ürünleri yarın edemeyebiliriz. Bir gün gelip o alıcılar biz başka yerden alıyoruz ya da biz yapıyoruz diyebilir. Çünkü talep yapısı değişiyor. Talep yapısını iyi analiz edip, veriye sahip olmak üstünlüğü ortaya çıkarıyor. Örneğin katma değerli ihracat için artık fasonculuk yerine, pazarın içine girip veriye hâkim olma zorunluluğu ortaya çıkıyor. Lojistik gibi ‘servis’ olarak gördüğümüz pek çok alan artık teknoloji ve operasyonel verimlilik altında rekabeti etkiler hale geliyor.

Sürdürülebilirliği iyi okumak

Sürdürülebilirlik ise yeni denge konusu. Çünkü sektörlerin talepleri ve toplumların talepleri sürdürülebilirlik noktasına doğru gidiyor. Bugün tekstil başta olmak üzere, sürdürülebilirlik kuralları çok hızlı bir şekilde rekabeti etkiliyor. Bu aynı zamanda bir avantaj, tabii eğer siz sürdürülebilirliğe uygun üretimleri gerçekleştirip, bunu bir avantaja çevirebilirseniz, o zaman gideceğimiz yeni dünyada rekabet avantajı elde etmiş oluruz.

Fakat bu konudaki dönüşümleri sadece şirketlere bırakmak da çok akılcı değil. Başta KOBİ’lerden başlamak üzere kuralları, eğitimleri, stratejileri oluşturmak ve şirketleri bu yöne doğru teşvik etmek gerekiyor. Ulusal stratejiler gerekiyor. İhracatta katma değeri artırmak için de rekabet analizlerinin yapılarak, kaynakların doğru yöne yönlenmesi gerekiyor. Yoksa, tüm şirketlerimiz ihracata yönelsin demek rekabette stratejik bir yaklaşım getirmiyor.

Yapay zeka rekabeti etkiliyor

Fiyat rekabeti giderek kayboluyor, ucuz işçiliğin yerini ise robot üretimleri devralıyor. Türkiye’nin ekonomik, parasal dalgalanmaları da ‘fiyat’ odaklı rekabette geriye gitmesine neden oluyor. Değer kavramı da zaten artık yaratıcı ekonomilerle mümkün oluyor.

Yapay zeka bir ‘fantezi’ olmaktan çıkıp, verimliliğin baş aktörü haline geldi. Hem şirket içine yönelik çalışmalarda hem de rekabette tüketici-müşteri ilişkilerinde yapay zeka oyunu değiştiriyor. Verimliliği artırıyor, yolu kısaltıyor. Hani yapay zeka gelene kadar neler olur demeye vakit yok zaten geldi, her şeyin içinde yer alıyor. Yaratıcı, girişimci, sürdürülebilir, teknoloji tabanlı yeni ekonomi modelinin içinde yer almak, geleceğin rekabetinde başarıyı getiriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Mobil ekonominin gücü 28 Ağustos 2024