Rekabet politikası siyasetten ayrılamaz

Ussal ŞAHBAZ
Ussal ŞAHBAZ Global İşler

Kariyerime Rekabet Kurumu’nda uzman yardımcısı olarak başlamıştım. Devlet ve iş hayatıyla ilgili edindiğim eşsiz tecrübeler kadar, piyasalarda rekabetin geliştirilmesinin ekonomiye pozitif etkisine dair inancım da o zamandan kalma bir “mesleki deformasyon.” Son yıllarda dijital piyasalarda rekabet en önemli ekonomik konulardan biri haline geldi. Yazılarımda bunu fazlasıyla ele alıyorum. Ancak rekabet hukukuna dair her bir müdahalenin arkasında siyasi bir felsefe var. Bugünkü yazımda dijital piyasalara müdahalenin siyasi boyutunu Çin, Hindistan ve Avrupa Birliği örnekleri üzerinden anlatacağım.

Çin’in dijital kodamanlara müdahale konusunda en hızlı ülke olacağını sene başında konuşmuştuk. Nitekim o günden beri Alibaba’ya ayar vermek için yeni yayınlanan rekabet kuralları, Alibaba’nın finansal teknoloji bölümüne getirilen kısıtlar ve son olarak geçen hafta “Çin’in kamyon Uber’i” Didi’nin Amerikan borsasında halka arz edildi diye yasaklanmasının temel nedeni Çin Komünist Partisi’nin dijital dünyayı özel şirketlere bırakılamayacak kadar önemli bir alan olarak görmesi. Parti diyor ki, “Ödeme yapılacaksa benim çıkaracağım Merkez Bankası Dijital Parası ile yapacaksın.” Sonra, “Başka ülkede halka arz edilip o ülkenin kanunları ile beni karşı karşıya getiremezsin.” Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in, Alibaba’nın sahibi Jack Ma’ya “bir ipte iki cambaz oynamaz” diye gıcık olduğu da biliniyor. Yani bu şirketlere “çökülmesi”nde rekabet hukuku sadece bir araç.

Hindistan’da ise en sıkı düzenlenen dijital piyasa e-ticaret. Hindistan’a gidenleriniz görmüştür: Bu kalabalık ülkede en önemli istihdam kaynaklarından biri ufak tefek dükkanlar ve sokak satıcıları. Hindistan hükümeti, iki büyük e-ticaret oyuncusu “Amazon ve Walmart bu esnafın önünü kesmesin” istiyor. Aynı nedenle yıllarca Hindistan’da şehir merkezlerine süpermarket açmak da yasaklanmıştı. Bir yandan da Hindistan’ın en büyük sermaye grubu ve Başbakan Modi’nin yakın destekçisi Reliance’ın e-ticaret ve diğer dijital işlerinin gelişmesine destek veriliyor. Benzer nedenle Modi, Facebook’u ülkede rahat iş yapabilmesi için Reliance’ın kurduğu dijital şirkete 5 milyar dolar yatırım yapmaya “yönlendirmişti.”

Avrupa Birliği’nde Dijital Hizmet Kanunu ve Dijital Piyasalar Kanunu diye iki yeni kanun taslağı görüşe açıldı. Bu kanunlarla belli pazar gücüne ulaşan şirketlere özel davranış zorunlulukları getiriliyor. Telekom ya da enerji piyasasındaki düzenlemeler gibi. Ancak eşikler öyle konmuş ki, düzenlenen şirketler büyük ölçüde Facebook, Google, Apple ve Amazon olacak. Yani aslında Avrupa Birliği’nin amacı Amerikan şirketlerinin her piyasada “ben yaptım oldu” yaklaşımına karşı kurallar koymak. Bu sayede Avrupa, hem dijital dünyada egemenliğini tesis etmek hem de yıllardır ABD ve Çin’e karşı geri düştüğü dijital işlerde kendi global şirketlerini kurmak istiyor.

Yeni Ekonomi Reformları Eylem Planı’na göre önümüzdeki sene bizde de dijital piyasalarda rekabeti koruyan düzenlemeler getirilecek. Amacımız tüm kararları San Francisco’da verilen Google ve Facebook’un tekelleşmesini ve egemenliğimize müdahale etmesini önlemek mi? Bunu yaparken son aylarda Getir ve Hepsiburada gibi yabancı yatırımcı nezdindeki değerleriyle ekonomimizin kalanından ayrışıp dünya ligine çıkan, Türkiye’den yönetilen yerli teknoloji şirketlerinin önünü kesmeyen nüanslı bir yaklaşım uygulanabilir mi? Dijitalleşmenin getirdiği verimlilik artışlarını ve piyasa dinamizmini aynı anda korumak kolay iş değil. Dünyada bunun nasıl yapılacağını bilen ülke de henüz yok. Başka ülkelere bakarken her birinin farklı siyasi nedenleri olduğunu dikkatten kaçırmayalım.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar