Reisi'nin ölümü; komplo teorileri ve iran'ın durumu
İran Ortadoğu'nun büyük ve etkin ülkesi. Ancak ülkenin iki numaralı ismi olan Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopter kazasında hayatını kaybetmesi, Ortadoğu'da dengeleri değiştir mi? Orası büyük bir soru işareti.
Öncelikle Reisi'nin İran için "ne ifade ettiğine" bakmak gerek; İran yönetim sisteminde ülkenin tartışılmaz yöneticisi dini lider. Ülkedeki İslami rejimin kurucusu Humeyni'nin ölümünün ardından Dini Lider seçilen Ali Hamaney hala hayatta ve görev başında. Ancak 85 yaşına gelen Hamaney'in yerine kimin bir sonraki Dini Lider olacağına ilişkin tartışma şimdiden başlamış durumda.
Reisi, Hamaney'in ardından Dini Lider olmaya en yakın aday olarak gösteriliyordu. O kadar ki, 2021'deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, adayları belirleyen "Anayasa'yı Koruyucular Konseyi" tarafından bizzat yolu açıldı. Konsey, Cumhurbaşkanlığı için kendisine başvuran 500'e yakın aday arasında sadece 7 kişiye yeşil ışık yaktı. O dönemde Yargı Erki Başkanı olan İbrahim Reisi'nin ise "asıl aday" olduğu, Konsey'in Cumhurbaşkanlığı yarışına girmesine izin verdiği diğer adaylar tarafından bile resmen dile getirildi.
REİSİ'NİN GEÇMİŞİ VE DİNİ LİDERLİĞİN GELECEĞİ...
Dini Lider Hamaney'in Reisi üzerine bu kadar "yatırım yapmasını" da bizzat ölen Cumhurbaşkanı'nın geçmişiyle açıklamak mümkün; İran Devrimi'nin ilk dönemlerinde savcılık görevinde olan Reisi, hapse atılan binlerce solcu siyasetçi ya da rejim muhalifinin idam kararlarını alan ve uygulatan "ölüm Komitesinin" en etkin isimlerinden biriydi. Yani daha o dönemde Humeyni'nin kurduğu, şimdi de Hamaney'in devam ettirdiği İslami rejimin "sadık hizmetkarlarından" biri olduğunu ispat etmişti. Dolayısıyla da Hamaney'in yerini emanet etmekte sakınca görmeyeceği "potansiyel dini lider" listesine girmeyi başardı.
Ancak "potansiyel dini lider" listesinde bir başka kritik isim daha var; Dini Lider Ali Hamaney'in oğlu Mücteba Hamaney. Her ne kadar mevcut Dini Lider, babadan oğula geçen bir görevin "saltanat çağrışımı yapacağına" ilişkin açıklamalarda bulunmuş da olsa, Reisi'nin ölümünün ardından oğlunu,- elbette "mecbur kalarak"- Veliaht haline getirebilir. Kısacası, Reisi'nin ölümü İran içindeki Dini Liderlik yarışı açısından dengeleri değiştirecek bir unsur.
Elbette Reisi'nin ölümü konusunda içine İsrail'i, ABD'yi bolca katan "dış komplo teorileri" de var; Ancak Reisi her ne kadar İran'ın iki numaralı ismi de olsa, ölümünün İran'ın izlediği dış siyaseti değiştirmesi pek beklenmiyor. İsrail-ABD daha önce İran'ın Ortadoğu'da etkin şekilde kullandığı "vekil güçler sisteminin" komutanlığını yapan, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'yi öldürmüştü. Süleymani alanda İran Cumhurbaşkanı'ndan çok daha etkin bir isimdi. O'nun ölümünün bile İran'ın hem dış politikasında hem de iç sisteminde herhangi bir dalgalanmaya yol açmadığını unutmamak gerek.
İRAN'IN TEKNOLOJİK YETERSİZLİĞİ
Reisi'nin ani ölümünün ortaya koyduğu bir başka unsur ise, İran'ın böylesine acil ve kritik bir durumda, gerek insan kaynağı, gerekse teknolojik olarak yetersizliğinin görünür hale gelmesi; İran Devleti'nin iki numaralı isminin, yanında Dışişleri Bakanı ile birlikte, en az 30 yıllık bir helikoptere bindirilmesi bile, ülkenin durumu hakkında pek çok şey anlatıyor. Saatlerce enkaza ulaşılamaması, İran'daki helikopterlerin gece görüş sistemlerinin olmaması, arama-kurtarma çalışmalarından yansıyan ve bu alandaki amatörlüğü ortaya koyan fotoğraf ve görüntüler de cabası. Bir de helikopter enkazının bulunması için Türkiye'den İHA desteği almak zorunda kalınması var ki, İran'ın o çok konuşulan İHA-SİHA teknolojilerinin aslında "efsaneler" üzerinden yürüdüğünü ortaya koydu.
Reisi'nin ani ölümü, aslında liyakatin ülke yönetimlerinde ne kadar önemli olduğuna ilişkin bir ders niteliğinde; Elbette bunu anlayabilecekler için...