Reformlar için koşullar uygun mu?...
Uzun bir süredir devam eden ekonomimizdeki çalkantılar sonrası, Merkez Bankası’na bir kurtarıcının (!) atanması ve Hazine ve Maliye Bakanı’nın görevden affını istemesi sonucu yeni Bakanın atanması ile eskinin üzerine adeta sünger çekilircesine yeni bir döneme girildi.
Yeni döneme reformlarla girilmesi istendi. Bu sıkıntılı durumu atlatmak veya kapatmak adına “reform” yolu seçildi.
Hemen her gün yoğun bir şekilde ve her zeminde dile getirilen reformların merkezine hukuk, ekonomi, Avrupa Birliği üyeliği, ABD dostluğu, batı dünyasına mensubiyet gibi hedefler veya değerler oturtuldu.
Ancak bu söylemler oluşturulurken bir yandan da sağlıktaki korona belası ve ekonomideki yangın furyası artarak devam etti.
Öyle bir noktaya gelindi ki ekonomi ve sağlık arasında kalan toplum, “tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan” özdeyişini anmaya başladı. Yani sağlığı önceleme adına ekonomiyi durdurmak ya da kapatmak ile ne olursa olsun ekonomiyi sürdürmek ya da önceliklemek arasında bir noktaya gelindi.
Galiba bu noktada tepe yönetim ile sağlığımızı yöneten kadrolar ve kurullar arasında ciddi bir görüş ayrılığı var. Yani ne olursa olsun çok ciddi bir sıkışmışlık söz konusu.
İşte böyle bir noktada reform diye ortaya çıkıldı.
Ancak bu noktada akla iki önemli soru geliyor.
Reform kavramı ile ne anlaşılıyor ve reformun içi doğru dolduruluyor mu?
Öte yandan reform için şartlar uygun mu?
Zira “reform” kavramı, başta demokrasi, adalet gibi, o kadar sık kullanılır ve perakende hale getirildi ki adeta anlamını yitirdi.
Bizim üzerinde durmak istediğimiz konu, reformun nasıl anlaşıldığı veya içeriği ile değil, reform şartlarının uygun olup olmadığı ile ilgili.
Bize göre reformlar için koşullar uygun değil. Bunun birkaç nedenini sıralayalım.
• Normal koşullar yok
Gerek ülkemizde ve gerekse dünyada koşullar uygun değil. Dünyayı kasıp kavuran ve son aylarda ülkemizde de can yakan korona belası nedeniyle koşullar uygun değil. İnsanlar can derdinde, hükümetler veya yönetimler çare arayışında. Yüz milyonlara ulaşan vaka sayısı ve milyonlarla ifade edilen ölüm sayısı. Nereye kadar gideceği yönündeki senaryolar da çok farklı. Şimdilik dünyanın gündeminde yerini almış olan aşı umudu var.
Çok açıktır ki dış dünyanın içinde bulunduğu koşullar uygun değil. Dünyanın hemen tamamında ekonomi ile ilgili sıkıntılar var, yönetimlerle ilgili sıkıntılar var, gelecek ile ilgili kaygılar var. İşte bu koşullar, ülkemizi de olumsuz etkilemiş durumda.
Ekonomimizin içinde bulunduğu durum da bir başka normal olmayan koşul.
• Yol haritası yok
Reform diye yola çıkılmış, fakat bu yol nasıl bir yol olacak onu bilen yok. Ülkenin tümünü ilgilendiren önemli söylemler var, fakat bu söylemlerin somut yol haritası ortada değil. Oysa kimlerle, nereye, nasıl ve ne zaman gidileceği konularına yol haritası ile açıklık getirilmesi lazım. Özellikle ekonomi için vazgeçilmez olan hukuk, hukuk için olmazsa olmaz olan demokrasi ve dolayısıyla toplum refahı ile bunların hepsini içeren uzun nefesli bir yol haritası şart. Toplumun hangi kesimi bu yolculuğa yoldaş edilmiş belli değil.
• Ekip ya da takım yok.
Yola çıkarken sadece takım lideri yetmiyor, aynı zamanda takımada ihtiyaç var. Bu takım, hedefe giden yolda farklı görevler üstlenmek durumunda. Yönetimin vazgeçilmez kuralları arasında hedef ortaya koymak ve yetki devretmek var. Elbette aynı zamanda liyakat sahibi bir takım kurmak da şart. Tek kişi olarak yola çıkmak ve yönetmenin temel ilkelerini ve doğrularını göz ardı ederek sonuç almak mümkün değil.
• Uygun zemin yok.
Ülkenin içinde bulunduğu zemin de uygun değil. Özellikle siyaset zemini eskisi gibi sağlam değil. Her gün takımdan ayrılanlar, her gün yeni takım kuranlar var. Açıkçası özellikle siyasetin eko sistemi mevcut yönetim için çok elverişsiz.
Yukarıda sıralanan reforma uygun olmayan koşullara yenileri de eklenebilir.
Sonuç itibariyle;
Reform için irade, yol haritası, zaman, kadro lazım. Yoksa televizyonlarda doların düşüşünü günübirlik ve hatta saatlik olarak müjdeleyen piyasa uzmanı (!) kimselere bakarak yön tayini mümkün değil. Zira ekonomi, kanunları olan, ancak yaşamla algılanan matematik kadar net sosyoloji kadar etkili bir alandır.