Reform olmadı, önden yüklemeli faiz versek?

Şair; “yaşamak neyse de / Beni bu telaş öldürecek” diyor. Merkez’in ekonomiyi yaşatma gayretindeki faiz telaşı bana bu şiiri hatırlattı. Sahi, piyasa bu kadar acil faiz artışı beklemezken 200 baz puan ne oluyor? Naci Ağbal, faiz arttıran başkanların kellesinin gittiğini bilmiyor mu?

Biliyor amma kelle koltukta; bildiğini okuyor. Finansal gerekçeler ve işin matematiğinden ziyade sürecin psikolojisine dair gördüğüm şudur; Reform paketi boş çıktı, Ağbal’a da ekonomi raydan çıkmasın diye faiz silahını kullanmak düştü.

Önden yüklemeli faiz artışını, eski guvernörlerden Erdem Başçı da yapmıştı. Üstelik gece yarısı, olağanüstü toplantıyla 550 baz puan birden… İşe yaramış mıydı? Hayır; zaman kazandırmış fakat bu zaman iyi değerlendirilmeyince bugünkü sıkıntıların fidanları yeşertilmişti.

Olan oldu, faiz arttı. Şimdi ne olacak? Sözü edilen acı ilâcı ekonomiye içirdik. İşe yarayacak mı? Dövizi önce geriletir, sonra yine dolar eski seyir şeridine çıkar. Enflasyon? Yapışkandı, çift hanelerde kök salacak. Tek Merkez’in gayretiyle varılacak bir nokta kalmadı ne yazık ki…

Burada Ağbal’a düşen, dövizin düşmeyeceği ortada iken rezerv biriktirmeye hız kazandırmasıdır. Eski yönetimin itibar suikastının faturasını temizlemeye çalışan Ağbal’ın Merkez’e kredibilite restorasyonu gayretini alkışlıyorum.

STAGFLASYON ENDİŞESİ

Yapışkan ve yalancı enflasyonun yanına önden yüklemeli yüksek faizi ekledik. Peki, şimdi ne olacak? Olacağı şu; yüksek enflasyon ortamında durgunluk denilen stagflasyon belası ile uğraşacağız.

Eskiden çatı antenli televizyonlarda arada şu ekran çıkardı; “görüntüdeki bozukluk, yayındandır, lütfen anteninizle oynamayınız.” Bu da benden uyarı olsun; “ekonomideki bozukluk yapısaldır, ikide bir faizinizle oynamayınız.”