Reform niye yapılır?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Açıklanan ekonomi reform paketi çerçevesinde oluşturulacak olan Fiyat İstikrar Komitesi, akıllara 1970'lerdeki Fiyat Kontrol Komitesi'ni getirdi. Yarım yüzyıl önceki komite karaborsayı hortlatmıştı, aynı hataya herhalde düşülmeyecektir.

✔ Fiyat istikrarını bu komite sağlayacak, sağlamaya çalışacaksa, Merkez Bankası'nın bu konudaki görevi sona mı erdi?

✔ Esnafa vergi desteğinin mali boyutu ne kadar mı, kişi başına 300 lira bile değil, hem de yıllık!

En basit, en yalın yanıt “ihtiyaç duyulduğu için” dir. İyi de durup dururken reforma ihtiyaç duyulur mu...

Örtülü bir itiraf söz konusudur aslında. Açık açık dile getirilemez tabii ki ama geçmişte yapılanlar yanlış ya da eksik olduğu için veya günün gereklerini karşılamaya yetmediği için reform yönünde adımlar atılır.

Ya da bazı düzenlemeler yapılır da adına reform denir.

Bir de şu yön var. Yeni bir parti iktidara gelir, örneğin reform paketi diye açıklanan adalet ve ekonomik konuların işleyişinde eski hükümetlerle ciddi bir yaklaşım farkı vardır, değişiklik yapmaya niyetlenir, adına da reform diyebilir.

Peki şimdiki durum ne? Neredeyse yirmi yıldır iktidarda olan parti reform yapıyorsa bunu kimin politikalarını değiştirme adına yapıyor? Yapılanlar reform ise, bu eskiden beri uygulanmakta olanların yanlış ve eksik olduğu anlamını taşımıyor mu?

Eğer bir yanlışlık ya da eksiklik olduğu kabul edilmiyorsa, ki muhtemelen edilmiyordur, o durumda da yapılanlar bu konularda günün gereklerine uyum sağlamaktan ibarettir. Yani yine reform değildir.

İşin özü, zaten yapılanlar reform değil ki. Yalnızca ve yalnızca bazı düzenlemelere gidiliyor. Bu düzenlemelerin doğru ya da ihtiyaçları karşılayacak içerikte olup olmadığı apayrı bir konu. Özünde yapılanlar birer düzenlemeden ibaret. 

Fiyat İstikrarı Komitesi: “Yeni köye eski adet!”

Yok yok, başlıktaki ifadeyi yanlış yazmış değilim. Biliyorum, o sözün doğrusu “Eski köye yeni adet” tir; ama şimdi yapmaya niyetlendiğimiz tam tersi, “Yeni köye eski adet” getirmeye çalışıyoruz.

Ekonomi reform paketinde ön plana çıkarılan önlemlerden biri kurulacağı ifade edilen Fiyat İstikrarı komitesi.

Adı üstünde, bu komite herhalde fiyat istikrarını sağlamak için çalışacak. İyi de, paketi açıklarken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı “İkide bir ‘fiyat istikrarı, fiyat istikrarı’ diyorlar ya, biz onu atıp bir kenara koyduk” ifadesi ne demek!

Fiyat istikrarı bir kenara konmuşsa, bu kurul niye kuruldu ki? Ben anlayamadım, anlayan biri izah edebilirse sevinirim.

Peki böyle bir kurul ne yapar, ne yapabilir, ona bakalım...

“Yeni köye eski adet” dediğimiz budur zaten.

Fiyat istikrarını böyle kurullar eliyle sağlamaya çalışmak Türkiye için yeni bir çaba değil.

Değerli Hocam Mahfi Eğilmez, “Kendime Yazılar” adlı bloğunda 9 Şubat 2019 tarihinde yer verdiği “Piyasa Sisteminde Fiyatlara Müdahale” başlıklı yazısını geçen hafta yapılan kurul açıklamasından sonra yeniden hatırlatma gereği duydu.

Mahfi Hocam o yazısının bir bölümünde 1970’li yıllarda Fiyat Kontrol Komitesi kurulduğunu belirterek şöyle diyor:

“Bir yandan piyasa ekonomisi yürürlükte iken bir yandan da fiyat denetimleri başlatıldı. Devlet, Fiyat Kontrol Komitesi adı altında bir komite kurdu. Bu komite, fiyat artırmak isteyen özel kesim kuruluşlarının başvurularını inceliyor, onaylıyor, reddediyor veya değiştirerek kabul ediyordu. Bu uygulama yaygınlaştıkça başta büyük şehirler olmak üzere Türkiye’nin her yerinde karaborsa ortaya çıktı. Türkiye, bu uygulamaları 1980’lerin ortalarından itibaren terk ederek yeniden piyasa sistemine döndü.”

Mahfi Hocam o yazısında fiyatların baskıyla aşağı çekilmesi durumunda arztalep dengesinin nasıl bozulduğunu da çok somut bir örnekle açıklıyor.

Şimdi... Aradan neredeyse yarım yüzyıl geçmiş. Fiyatlara müdahil olmak amacıyla yeniden bir komite kurmak, "yeni köye eski adet” getirmek değil de nedir?

Merkez'in fiyat istikrarı görevi sona mı erdi?

Merkez Bankası’nın web sayfasını açtığınızda sizi karşılayan ifade şudur:

“Merkez Bankası’nın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır.”

Şu durumda fiyat istikrarını oluşturulacak Fiyat İstikrarı Komitesi sağlayacaksa Merkez Bankası'nın bu konudaki görevi sona mı ermiş oluyor?

“Ne var yani, fiyat istikrarı için Merkez Bankası da, Komite de mücadele etsin, daha iyi ya” denilebilir.

Peki, ya Merkez Bankası ile Komite’nin yaklaşımları farklılık gösterirse hangisinin sözü geçerli olacak?

Esnafa sağlanan vergi desteği kişi başına yıllık 291 lira!

Açıklanan ekonomi reform paketinde esnafa sağlanan vergi desteği de çok ön plana getirildi. Yüz binlerce esnafın vergi vermeyecek olması tabii ki onlar adına önemli bir avantaj. Ama bu avantajın boyutları önemli.

Doç.Dr.Murat Batı Hocamın T24’teki yazısı gerçeği tüm açıklığıyla ortaya koyuyor.

Bir kere vergi ödemeyecek, dolayısıyla beyanname vermeyecek olanlar basit usulde vergilendirilenler. Basit usulde vergilendirilmenin bir dizi koşulu var, Murat Hocam yazısında detaylı olarak anlatıyor.

Basit usulde vergilendirilenlerin bir yılda ödediği vergi ve bu muafiyetle kişi başına ne kadar destek sağlanmış olduğuna gelince...

Aynı yazıya bakıyoruz; bu durumdakiler geçen yıl 228 milyon lira vergi ödemiş. Bu vergiyi ödeyenlerin sayısı ise toplam 783 bin kişi. Bölüyorsunuz, kişi başına yalnızca 291 lira!

O“büyük” vergi desteği sonuçta kişi başına 291 lira! Hem de yıllık!

Bu vergi “affıyla” vazgeçilen verginin toplam vergi gelirindeki payı ne kadar mı, yüz binde 27! Devlet topladığı her

100 bin liralık verginin 27 lirasından vazgeçmiş olacak. Şimdi, bu mu esnafa nefes aldıracak yani? 100 bin lira verginin 27 lirasından vazgeçiliyor ve kalan 99.973 lirası toplanmaya devam ediliyor. Bu da vergide büyük avantaj oluyor, öyle mi!

Basit usulde vergilendirilenlerin sayısının 2021 şubat ayında 816 bin kişi olduğunu da belirtelim.

Bu arada, şimdi ilan edilen vergi muafiyeti bu yılın kazançları üstünden 2022’den itibaren geçerli olacak. Kimse bu yılki ödemesinin muafiyet kapsamına gireceğini beklemesin.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gerçek enflasyon kaç? 12 Eylül 2024