Refah'a operasyon Mısır'ı zora sokacak
Beklenen "Refah" Filistinliler için kelime anlamında değil elbette; Gazze Şeridi'nde İsrail'in son büyük kente, Refah kentine yönelik, en az Gazze şehri ve Han Yunus'a yapılan kadar ölümcül olması beklenen askeri operasyonu bekleniyor.
İsrail Hükümeti Mısır sınırındaki Refah kentine operasyon yapılması için resmi kararı aldı. Haftalar bile değil, günlerden bahsediliyor operasyon için. Refah kentine İsrail askeri operasyonunun, daha öncekilerden çok daha büyük siyasi etkileri olacağı da açık.
SİSİ, SINIRI AÇMAZSA...
En büyük endişe Mısır'da; Refah'a olası İsrail operasyonundan kaçacak Filistinlilerin sınıra dayanması bekleniyor. Mısır sınırı açarsa, -ne kadar aksi söylenirse söylensin- Filistinlileri büyük ihtimalle "bir daha Gazze'ye dönmemek üzere" topraklarına kabul edeceğini farkında. Bu durum, Müslüman Kardeşler hareketini kanlı bir darbeyle bastırıp, darmadağın eden Sisi hükümeti için, gelen Gazzelilerle birlikte aynı senaryoyu yeniden yaşama tehlikesini içeriyor. Hamas'ın Müslüman Kardeşler'le ilintisi malum zira. Sisi yönetimi eğer sınırı açmazsa, çok büyük bir insanlık dramına dolaylı yoldan ortak olacak. Bunun, ekonomik kriz nedeniyle zaten öfkeli olan Mısır halkında hükümete yönelik isyanı arttıracağı da açık. Nereden bakarsanız bakın, Refah'a İsrail operasyonu Sisi'nin ülkesinde silah zoruyla kurduğu istikrarı yok etmeye aday. Avrupa Birliği'nin, IMF'nin, Dünya Bankası'nın, hatta Körfez'deki Arap ülkelerinin birbiri ardına Mısır'a kredi açmaları, para sağlamalarının altında da bu yatıyor. (AB Mısır'la 8 milyar Euro'luk yardım anlaşması imzaladı, IMF Mısır için açmış olduğu 3 milyar dolarlık krediyi 8 milyar dolara yükseltti, Dünya Bankası 3 yıl içinde Mısır'a 6 milyar dolar sağlayacağını açıkladı, Birleşik Arap Emirlikleri Mısır'da koca bir ilçeyi satın alarak 35 milyar dolar ödemeyi kabul etti. Hepsi de son bir ayda oldu.) Bir şekilde Mısır'daki ekonomik sıkıntı hafiflerse, Sisi yönetiminin de olası Refah operasyonuna karşı tavrının değişebileceğini hesaplıyor Batı cephesi.
BİDEN'E BAĞIŞÇILARINDAN GAZZE "ÜLTİMATOMU"
ABD'de ise Başkan Biden yaklaşan seçimler öncesinde Gazze nedeniyle zor günler yaşıyor. Kasım ayında yapılacak seçimlerde Demokrat Parti'nin Başkan adayı olarak yeniden seçilmeyi deneyecek olan Biden'a kampanya bağışçıları "ültimatom" olarak nitelendirilebilecek bir mektup yazdı. Aralarında bir önceki seçimde Biden kampanyasına milyonluk bağış yapan kişilerin de olduğu 100 kadar Demokrat Parti bağışçısının imzaladığı mektupta, Gazze'de İsrail'e yönelik "şartsız desteğin" seçim kaybettireceği uyarısında bulunuldu. Özellikle ABD'deki genç ve beyaz olmayan seçmenlerde Biden yönetiminin Ortadoğu politikasına yönelik büyük bir eleştiri olduğunun kaydedildiği mektupta, "Demokrat Parti'nin pek çok seçmeni mevcut Demokrat yönetim ile aynı değerleri paylaşıp paylaşmadığı konusunu sorgulamaya başladı. Eğer bu seçmenler seçim günü evde oturur ya da bağımsız bir adaya oy verirse, Biden'ın yeniden seçilme şansı tehlikeye girer" denildi.
Cumhuriyetçiler ise Biden'ın seçim öncesi girdiği çıkmazı farkında; ABD Temsilciler Meclisi'nin Cumhuriyetçi Başkanı Mike Johnson'un Biden yönetiminin yüz çevirmeye hazırlandığı Netenyahu'yu Washington'a, Kongre'de konuşma yapmaya davet etmeye kalkması bundan.
Biden yönetimi ise, olası Refah operasyonunu önlemek ve bir an önce ateşkesi sağlamak için bölgede mekik dokuyor. Ancak Dışişleri Bakanı Blinken'in Suudi Arabistan ve Mısır'a yaptığı yeni ziyaret turu da, Kahire'de ayrıca Arap ülkeleri temsilcileri ile yaptığı toplantı da, CIA Başkanı Burns'un Katar'da Hamas'la İsrail arasında ateşkesi kotarma çabaları da şimdilik istenen sonucu vermiş değil. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ise, İsrail'li mevkidaşını önümüzdeki hafta Washington'da ağırlayarak ikna etmeye çalışacak. Biden yönetimi BM'de de boş durmuyor; Bizzat ABD'nin bugüne kadar reddettiği ateşkes karar tasarılarıyla tezat olacak şekilde, Güvenlik Konseyi'ne ateşkes için yeni bir tasarı sunacağı bilgisi sızdırılmış durumda. Bu arada, tüm bu diplomatik trafik içinde Türkiye'nin adının hiç geçmiyor olması ise ayrıca dikkat çekici. Refah meselesi sadece Orta Doğu'da değil, tüm dünyada dengeleri yeniden değiştirecek gibi...