Reel kura bir de böyle bakalım...
Bu köşede 21 Şubat’ta Merkez Bankası’nın reel efektif döviz kuru endeksinin son durumunu yazdım ve bu endekse göre Türk parasının değerli değil, tam tersine değersiz olduğunu belirttim. Üstüne basa basa da, TL’nin değerine ilişkin bu saptamanın bana ait olmadığını, bu verinin Merkez Bankası’nın hesaplamasını yansıttığını vurguladım.
Ama dövizin artacağını, artması gerektiğini; şimdiki düzeyin bir kat, iki kat, hatta daha fazla üstüne çıkması gerektiğini söyleyenlerden geçilmiyor.
Tahminler havada uçuşmaya devam ediyor...
Dolar için 40 olmalı diyen de var, 50 olmalı diyen de, hatta olmalı demekle yetinmeyip olacak diye iddialı konuşan da...
Bu iddiaların bir dayanağı, sayısal bir dayanağı var mı, yoksa tümüyle temenni mi, daha ötesi ağız alışkanlığı mı, işte orası pek belli değil.
Değişmeyen gerekçe şu oluyor:
“Dolardaki artış enflasyondaki artışın çok altında, fark kapanmalı.”
Acaba gerçek öyle mi? Aslında değil, ama o konuya başka bir gün değinirim. Bugünkü konu başka, bugün başka bir itirazı ele almak istiyorum.
Mevcut durumu hatırlayalım...
Merkez Bankası’nın reel efektif döviz kuru endeksinin baz yılı 2003. Merkez Bankası hesaplamada 2003 ortalamasını 100 kabul ederek bir endeks oluşturuyor.
21 Şubat’ta da yazdığım gibi, 2003 ortalaması 100 olan reel efektif döviz kuru endeksi bu yılın ocak ayında TÜFE bazlı hesaplamaya göre 56.95’e, Yİ-ÜFE bazlı hesaplamaya göre ise 86.53’e indi.
Yani her iki endekse göre de TL değerli değil, değersiz. Çünkü endeksin 100’ün üstünde olması TL’nin reel olarak değerlendiğini, 100’ün altındaki değerler ise TL’nin değersiz olduğunu gösteriyor.
Yine 21 Şubat’taki yazımda ısrarla vurguladığım bir detay vardı. Eğer enflasyonu doğru ölçmüyorsak; bilinçli ya da değil, enflasyonu olduğundan düşük ölçüyorsak TL değersiz görünür.
Yok eğer reel kur, enflasyonu doğru ölçtüğümüz halde bu düzeydeyse, demek ki kur olması gerekenden fazla artmış ve TL değersiz hale gelmiş.
Bir olasılık da tabii ki, hem enflasyonun eksik ölçülmesi, hem kurun gereğinden fazla artmış olmasıdır; iki etken bir araya gelmiştir.
TÜFE bazlı reel kur endeksinin bu ocakta 56.95 değil de 100 düzeyinde oluşması, yani bir değer kaybından söz edilmemesi için doların 17 lira olması; aynı şekilde Yİ-ÜFE bazlı endeksin 86.53 değil de 100 olması için de doların 26 lira düzeyinde bulunması gerekiyordu.
Yİ-ÜFE bazlı hesaplamayla bulunan düzey makul sayılabilir de, TÜFE’ye göre hesaplanan 17 liranın tutar tarafı tabii ki yok.
Bu da demektir ki Türkiye TÜFE’yi çok ama çok eksik hesaplıyor.
Baz yılını değiştirince ne oluyor?
Gelelim itiraz edilen konuya...
Merkez Bankası’nın reel efektif döviz kuru endeksi 2003 yılını baz alıyor ve hesaplama ona göre yapılıyor ya, “Baz yılı daha yakın zaman olmalı, o durumda sonuç değişir” deniliyor.
Baz yılını kaydırarak yeni bir seri oluşturduk.
Tabloda önce Merkez Bankası’nın açıkladığı 2003 bazlı reel kur endeksini, yanında da ilgili yılı 100 kabul ederek bizim oluşturduğumuz seriyi görüyorsunuz.
Örneğin TÜFE bazlı seride, 2003 yılı 100 kabul edildiğinde, bu ocak ayındaki endeks 56.95 düzeyinde. Bir başka yıl, örneğin 2004 yılı 100 kabul edilirse, bu sefer Ocak 2024’ün endeksi 55.28 oluyor.
Hani hep baz yılının daha yakın zamana çekilmesi gerekir deniliyordu ya, işte bu çalışma o amaca hizmet ediyor.
Değişken baz yıllı hesaplama, TÜFE esas alınarak oluşturulan reel kur endeksine göre Türk parasının ocak ayında yalnızca 2022 ve 2023 ortalamasına göre değerli olduğunu gösteriyor. Ama oran çok düşük; yüzde 4.75 ve yüzde 2.38.
ÜFE bazlı hesaplamada ise durum daha farklı...
Türk parası ÜFE bazlı hesaplamaya göre ocak ayında 2018-2022 dönemini kapsayan tüm yıllara göre değerli. Örneğin 2020 ve 2021 baz alınırsa TL'nin bu ocakta yüzde 13 değerli olduğunu görüyoruz. Ancak 2023 yılı 100 kabul edilirse bu sefer de TL'nin değersiz olduğu sonucuna varılıyor.
Değişken baz yıllı bu hesaplama, yıl ortalamasındaki durumu yansıtıyor. Aynı hesaplamayı tabii ki ay bazında da yapmak mümkün. Bu durumda elbette aylara göre farklı sonuçlar çıkıyor.
Bu konuda geçen yıla ilişkin dikkat çekici birkaç örnek verelim...
TL, bu ocak ayında 2023'ün temmuz ayına göre yüzde 17 değerli. Aralık ayına göre değerlilik oranı ise yüzde 3, TL, Yİ-ÜFE'ye göre ise temmuz baz alınırsa yüzde 6, aralık baz alınırsa yüzde 0.7 değerli görünüyor.
Beklentinin kaynağı ne?
Merkez Bankası’nın 2003 bazlı reel kur endeksi “TL değersiz” diyor.
2003 yılını esas alarak değil de değişken baz yılı uygulanarak yapılan hesaplama da TL’nin öyle ileri sürüldüğü gibi değerli olmadığını ortaya koyuyor.
Durum böyleyken “Dolar şu kadar artacak, artmalı” şeklindeki görüşler neye dayandırılıyor?
Doğrusu ben bilmiyorum, zaten bilsem yazarım. Ama bu konuda iddialı bir şekilde ortaya çıkanların bu görüşlerini neye dayandırdıklarını izah edeceklerini umuyorum.
Kaldı ki, doğru ya da yanlış, Merkez Bankası son PPK toplantı metninde TL’nin reel olarak değerleneceğini açık açık ifade etti. Dolayısıyla bu söyleme rağmen dolarda çok hızlı artış olacağına dönük bu iddialı söylemlerin altında mutlaka ikna edici bir bilgi olduğunu düşünmek istiyorum.