Rasyonaliteden uzak ile nasıl mücadele edilir?
Rasyonalite; akılcılık demek… Olan biteni, akıl süzgecinden geçirip, gerçekler üzerine inşa etmek demek… Rasyonaliten uzaklaşmak ise aklın kapsama alanı dışına çıkmak, gerçeği eğip bükmek ve “irrasyonel” davranışlar göstermek…
Tıpkı Cumhurbaşkanının dediği gibi; ”Tüm olumsuz gelişmelerden küresel ekonominin bir parçası olarak Türkiye ekonomisi de ister istemez etkileniyor, üstelik biz bir de kur baskısı ve rasyonaliteden uzak fiyatlandırma alışkanlığı ile mücadele ediyoruz.”
SEBEPLERİ SORGULAMAYAN SONUÇLARLA BOĞUŞACAKTIR
Rasyonaliteden uzakla mücadele, makul olana geri dönmekle mümkün… Biliyoruz ki rasyonaliteden uzak fiyatlandırma alışkanlıkları oluştu. Ama bu bir sonuçtur, sebep değil… Eğer sebepler rasyonel değilse sonuçlardan rasyonalite beklenebilir mi?
Nitekim “Heterodoks” yöntemleri benimseyip, “eklektik” yani “kafana göre takıl” gibi akıl dışı bir ekonomi politikası benimsemişken sonuçların akılcı olmasını beklemek mümkün müdür? Düşük Faiz Yüksek Kur ile varılacak nokta; hiperenflasyon olacağını bas bas bağırdı rasyonel insanlar…
İKİ SORU İKİ CEVAP
İşsizlik rasyonel mi?
Değil… Zira işsiz sayımız, TÜİK’in enflasyon rakamlarından daha şaibeli… Öncelikle iş aramayanı işsiz sayıyoruz. Ayrıca ev genci dediğimiz eğitim ve iş talep etmeyen 5-7 milyonu yok sayıyoruz. Yetmiyor, 5,5 milyon üniversiteli de bir bakıma diploma tuzağında ve işsizlik antreposu gibi gerçeği gölgeliyor.
Dolar 15 TL barajını aşabilir mi?
Aşabilir ama bu istenmeyen bir durumdur. Hükümetin mayıs ve haziran boyunca doları 15 lira civarında barajlaması beklenir. Bunu da kur korumalı mevduatın yanına enflasyon korumalı ürünler koyarak yapmakla yetinmeyecek, diplomatik araçlarla yabancı sermaye çekme projeleri devreye alınacak.
NOT
KAYBOLDUĞUN YERE İYİ BAK BELKİ DE ORAYA SAKLANDIN
Hiperenflasyon, ekonominin artık yönetilemediğinin rakamsal ifadesi… Tıpkı lastiğin yerle bağlantısı kesildiğinde direksiyonun işlevsiz kalması gibi… Şimdi de olan biteni dış gelişmelere, kur atağına, yabancı güçlere, savaşa, petrole, FED’e bağlayıp “bizim kabahatimiz yok, kaderimiz böyle” mazeretine sığınıyoruz.
Oysa kaybolduğumuz yer; aslında bizim saklandığımız, akıldışılık (Cumhurbaşkanının ifadesiyle İrrasyonel) iklimidir. Biz kaybolmadık, oraya saklandık. Şimdi de kendi kendimize körebe oynuyor ve halkı, “ekonominin yönetildiğine” inandırmaya çalışıyoruz.