“Ram makinasının anlamı” üzerine söyleşi
Hemen her gün kendime hatırlattığım bir ilke var… Şota Rustaveli’nin sözü: “Düşmemişsen bir sevdanın peşine/ Özsün düşman olur kendi özüne”. Bu söz bir “iddiası olan iş insanlarını” da yakından izlemek isteğimin ateşini körükler.
Gazeteden arkadaşlar EFFE’de İhsan Mokanoğlu ile sektörle ilgili bir söyleşi önerdiklerinde, tekstil makineleri üretenlerden kendisini tanıyanlara sordum: “İddialı bir iş insanıdır” dediler… Esenyurt’un karmaşık dünyasına daldık. Teknolojinin bile adres bulmada zorlandığı karmaşada Akçaburgaz mahallesinde EFFE Endüstrisi Otomasyon AŞ’nin üretim tesislerinde ulaştık.
İhsan Mokanoğlu özgüveni olan biri… Önce Celal İri’nin bu tesisin kuruluşunda ve gelişmesindeki rolünü anlatıyor… Hatta Türkiye’de Ram makinesi tarihçesinde Celal İri isminin önemi hakkında biraz laflıyoruz. Yapılan işlerin merkezine kendisini koymuyor Mokanoğlu… Kargadan başka kuş tanımayan insandan çekinirim. O nedenle, Mokanoğlu’nun Celal İri’ye vefasını göstermesi, aynı odada bulunan Halit Alpcan ve Celal Canıaz’ın tanıklığına başvurması kendisine ve söylediklerine güvenimi artırıyor.
Mokanoğlu, önce “bir ekip işi bu” diye başlıyor söze… Sonra 22 kişilik bir ekibin başka yerlerde kazandığı deneyim ve birikimin önemini anlatıyor. Farklı tecrübeler iyi bir harman ile bir araya gelince, gelişim, sürdürülebilir kalite ve birikimin 2002-2016 yılları arasındaki işe asılmasını, 3 farklı jenerasyon ram makinelerinin tekstil üretimindeki önemini öğreniyoruz.
Ramöz makineleri, kumaşta bitim işlemlerinde kullanılıyor. Kumaşı kurutma, fikseleme, en sabitleme ve çekmezlik değerleri kazanımı, daha düzgün görünüm ve albenisini ekleyen bir teknolojinin gereçlerinden biri. Makine deyince aklınıza öyle küçük bir araç-gereç gelmesin… Bir ram makinesinin uzunluğu 55 metreyi buluyor. Kurutma, çekmezlik, en ve boy ayları, termofikse işlemleri, gramaj ayarı hep ram makinelerinin işi…
Türkiye tekstil makinaları üretiminde öyle uzun bir geçmişi olan ülke değil… Tasarımından birçok parçasının üretiminde dışa bağımlı olduğumuz apaçık. Yine de Mokanoğlu gelinen aşamayı anlatırken ister istemez derin düşüncelere dalmamak elde değil…
İçinde bulunduğumuz üretim tesisi yılda 70 ram makinesi üretebiliyor… Uygun bir yerleşim alanında aynı kadro ile 100-110 makine üretebilecek potansiyellere sahip. İhsan Mokanoğlu diyor ki, “ Biz hep aynı makineyi üretmiyoruz. İşimize sürekli ar-ge, tasarım ve inovasyon katıyoruz. Egzos bacalarını saklayarak makineye albeni ve enerji tasarrufu sağladığımız gibi her makineye elektrostatik filtre uygulamasıyla çevreye barışık makineler de üretiyoruz. 3. Kuşak ustalık dönemi makinemizi 30’a yakın farklı özellikle 2016 yılında lansmanını yaptık, simdi yeni hazırlıklar ITMA 2023 fuarını bekliyor…”
Sonra bir video gösteriyor bize… Filtresi olmayan makinalardan çıkan duman ile filtre kullanan makinelerden çıkmayan dumanı gözümüze batırıyor… Diyor ki, “ Çevreye duyarlı ülkelerde makinelerde filtre zorunlu, bizim ülkemizde değil!” Oysa, filtreler yüzde 98’i aşan verimle çalışıyor.
Sözünü “düz söyleyen” birini yakalamışken zihnimizdeki kuşkuyu aktarıyoruz: Geldiğiniz nokta güzel ama öyle sonuçlara bakarak değil, sürecin bütününü dikkate aldığımızda sizin makinanın ne kadarı yüzde yüz yerli?
Mokanoğlu sözü yamultmadan, hep iyiyi söyleyip eksiğini söylemekten kaçınan özgüvensizlerin tutumunu benimsemiyor. Diyor ki, “ Makinelerimizde yüzde 60’dan fazlası ithal girdi. Elektrikli motorlar, invertörler, brülörler, atkı düzelticileri dışa bağımlı… Ülkemizde güçlü bir yan sanayi ve ana sanayi ekosistemi oluşmuş değil. Kullandığımız çelik malzemenin önemli bölümü dışa bağımlı… Özellikle paslanmaz çelik. Başta kendimizi, sonrada üretim sürecimizin bütününü bilmeyenleri aldatmanın anlamı yok. Müşterilerimiz de kullandığımız kompenetlerin markasını önceden belirliyor. Sipariş üzerine iş yapıyoruz; müşteri taleplerini dikkate almazsak, rakiplerimizle eş düzey kalite ve fonksiyonları yakalamamız mümkün değil!” Özellikle yabancı makineler ile uluslararası pazarlarda rekabet etmek gerekiyor ise, kaliteli makine algısı hedefiniz varsa, Türkiye’nin makineleri imajına önem veriyorsanız, kaliteli ekipman seçimleri önemli.
Açık söze ne denir ki … Mokanoğlu’nun “yaratıcı yüzleşme özgüveni” bütün makine üreticilerimiz gösterirse, hangi amaçla olursa olsun “durum değerlendirmesini” daha gerçekçi yapabilir; ona göre çözümler üretir, küresel ölçekte “doğru konumlanma” yapabiliriz.
EFFE’nin yurt dışında 24 ülkede mümessili ve acentası var… Yurt dışında rekabette karşılaşılan sorunları da öğrenmek istiyoruz Mokanoğlu’ndan. Salgın koşullarında bile ürettiklerinin yüzde 60’ını ihraç eden bir kuruluşun karşılaştıkları sorunları öğrenmek istiyoruz.
En önemli rakipleri Alman markalar. Bizde 9 Avro işçilik saat ücreti, Almanya’da 30-35 Euro… İşçilik maliyeti toplam makine maliyetinin yüzde 10-15’si arasında değişiyor. Üretim sürecinde bütünsel bir yaklaşımla analiz yaptığımızda “işçilik maliyeti” temel rekabet unsuru… Bu konuda, toplam maliyet içinde işgücü maliyetinin yüzde 9’ların altına düşürülmesinin “rekabet üstünlüğü” yitirme anlamına geldiğini genel bir değerlendirme olarak paylaşıyoruz… Mokanoğlu, bu tespitin de değerlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Rekabette bir başka özelliğe da gönderme yapıyor Mokanoğlu: “Tekrarlanan siparişlere dikkat çekiyor…5 yılda toplam 218 makine siparişi, tekrarlanan siparişler 2.makineden’den 6.makineye kadar 37, 27,17, 4 ve 1 sipariş tekrarlaması olmuş… Sipariş tekrarlarının da kalite, hizmet ve çeşitlilikle satın alanın güvenini yansıttığı saptamasına katılıyoruz.
Döviz kuru oynaklığından faiz oranlarına, yetişkin işgücü arzındaki yetersizlikten, işbirliklerine daha bir dizi sorunu değerlendiriyoruz. Sonra hep birlikte “Ne yapmalı?” sorusunun yanıtlarını arıyoruz.
Ülkemizin dışardaki imajından, endüstrideki deneyim ve birikimin daha yeni olmasına kadar bir dizi etkenin “fiyat almayı” zorladığını; bu konuların bir bütün olarak değerlendirilmesi konusundaki ortak görüşü paylaşıyoruz. “Sahada montaj ve bakım avantajının” tutarlı bir “ekosistemle” geliştirilmesi üzerinde duruyoruz. Makinelerde kullanılan “elektronik donanımlarda” ülkemizin atması gereken adımlar olduğu konusunda hemfikiriz. Tam otomasyona geçerek, yapay zeka ve otonom uygulamalara hazırlıklı olmanın altını çiziyoruz. Tek makineye odaklı üretimle, üretim çeşitlendirilmesinin belli stratejiye dayanması gerektiğini düşünüyoruz. Kalifiye işgücü yetiştirmede “teknik okul sorununun” aşılması talebinin sonuna kadar yanındayız. Eximbank’ın rakiplerle şans eşitliği yaratması ve ihracat sigortası talebinin de haklılığını herkesin duymasını istiyoruz.