Raf ömrünü azaltmamak için
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) 20 Ağustos’ta (bugün) faiz kararını açıklayacak. Politika faizinde bir değişiklik beklenmiyor. Enflasyonla mücadele açısından Merkez Bankası’nın önünde önemli sorunlar var. Bu sorunların bir kısmı son aylarda daha bir netleşti.
Temel sorun, uygulanan ekonomi programının eksik bir program olması. Sadece para ve maliye politikalarına dayanıyor. Yapısal kısım yok. Üstelik para politikasının ilk başlardaki gecikmeli faiz artırımlarından sonra bu yılın başlarından itibaren rayına girmesine karşın, maliye politikasında aksamalar var. 2024 ve 2025’te yüksek düzeylerde gerçekleşmesi beklenen bütçe açığını kontrol etmek üzere bazı önlemler alındı. Bu çerçevede yeni bir vergi düzenlemesi yasalaştı. Ayrıca harcama kısıcı olduğu ileri sürülen bir paket açıklandı.
Ancak sorunlar var. Yüksek gelir gruplarına yönelik bir vergi düzenlemesi yok. “Nereden buldun” bir ara gündeme geldi ama yasada yer almadı. Öte yandan, önemli harcama tasarrufu sağlayabilecek bir sorunun üzerine bir türlü gidilemiyor. Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinden doğan yükümlülüklerin bütçeye getirdiği yükler –özellikle gelir garantileri- uzun süredir tartışılıyor. Ama söz konusu gelir garantilerine yönelik bir adım atılmadı.
Böyle olunca iki sevimsiz uygulamaya gidiliyor. Birincisi, memur ve emekli maaşları yeteri kadar artırılmıyor. Onlar artırılabilse, açlık sınırının altına olan asgari ücretin gözden geçirilmesi de gündeme gelebilecek. Artırılamayınca, programa destek azalıyor. İkincisi, fiyatlarını kamunun belirlediği ya da fiyatları üzerinde çok etkili olduğu bazı mal ve hizmetlerin fiyatları keskin biçimde yükseltiliyor. Son örneği elektrik ve doğalgaz fiyatlarında yaşandı. Yıl sonu yıllık enflasyon hedefine (tahminine) denk tek seferlik zamlar yapıldı. Oysa her ikisi de önemli girdi. Dolayısıyla alkollü ürünlere ya da tütün mamullerine yapılan zamlar gibi değiller onlara yapılan zamların etkileri. Çok sayıda malın ve hizmetin fiyatını etkiliyorlar ve dolayısıyla yeni bir enflasyon dalgasına yol açıyorlar. Bir olumsuz etki de, bu gelişmeler nedeniyle beklenen enflasyonun istenilen ölçüde düşmemesi oluyor. Ürettikleri mal ve hizmetlerin fiyatlarını görece rahat belirleyenlerin fiyatlarını peşi sıra artırmalarına yol açıyor.
Programın eksik olması, asıl olarak para politikasına dayanması, istihdam ve üretimi olumsuz etkiliyor. Birkaç yazıdır üzerinde durduğum daralma sinyalleri giderek artıyor. Oysa kapsamlı bir program uygulanabilse, hem yatırım ortamı iyileşeceğinden hem de ileriye yönelik belirsizlikler azalacağından hem de düşen risk primi nedeniyle finansman koşulları iyileşeceğinden, yüksek faizin talebi kısıcı etkisi bir ölçüde telafi edilebilecek. Büyüme ve istihdam açısından daha sevimli bir ortam oluşacak. Oluşmayınca, programa destek bir de bu nedenle azalıyor.
Böyle giderse programın raf ömrü azalır. İyi olmaz.