Putin’in işin içinden çıkması giderek güçleşiyor
Rusya’yı Ukrayna’ya müdahale macerasına sürükleyen saikler uğradığı başarısızlığın da zeminini oluşturdu. Kısa süre içinde Ukrayna’yı ele geçirmek, amaçlananın tam aksi sonuç doğurdu. Rusya’nın müdahalesine karşı koyma iradesiyle donatılmış Ukrayna kimliği güçlendi. Ardından Rus kuvvetleri nüfusun büyük bölümü Rus kökenli olan bölgelerde konuşlandırıldı. Yeni hedef nüfusun Ruslar tarafından yönetilmeyi arzuladığı ileri sürülen bölgeleri kurtarmaktı. Bu hesap da tutmadı. Evet, nüfusun bir bölümü ilerleyen Rus kuvvetlerini memnuniyetle karşıladılar, işbirliği yaptılar, ama herkes işbirliğini benimsemedi. Rus kuvvetleri bu bölgelere kısmen hakim olmak için bile bir hayli vakit harcadılar. Günümüzde ise tekrardan geri çekiliyorlar.
Şimdilerde Rusya savaş alanında başaramadığını siyasi cephede elde etmeye yönelmiş bulunuyor. Rusya ile hemhudut ve Rus kökenli nüfusun yoğun olduğu bölgeler şu anda Rusya topraklarına katılmış durumda. Bu başarı, halka silah tehdidi altında, Rusya’ya katılmayı isteyip istemediklerini soran bir halk oylaması aracılığıyla gerçekleştirildi. Şaşırmayasınız ama nüfusun %100’e yakın bir kesimi tamamen böyle bir sonucu desteklediklerini ifade etti. Bunun ardından Rus hükümeti Duma da (parlamento) bu bölgelerin Rusya topraklarına katıldığını onayladı. Siyasi açıdan bakıldığında tam bir fars ile karşı karşıyayız çünkü Rusya bu toprakların tümüne hakim bile değil. Hatta şu sıralarda, Ukrayna kuvvetleri Rusları evvelce hakim oldukları bazı bölgelerden de çıkartıyor. Rus düşünce tarzına göre, bu topraklar ilhak edilince artık “Rusya” olduklarından, “düşman” işgalinden temizlenmeleri gerekiyor. Ancak, Ukrayna kuvvetleri ilerlerken geri çekilen Rus kuvvetlerinin bu toprakları nasıl geri alacakları belirsiz. Ayrıca kış da yaklaşıyor. Bilindiği gibi, dünyanın bu bölgesinde General Kış güçlü bir komutandır, kumandayı ele alır ve kış sona erinceye kadar tüm askeri harekatları engeller.
Bay Putin, önümüzdeki aylarda askeri durumu kendi lehine çevirmeyi sağlayacak iki tedbir geliştirmiş bulunuyor. Bunlardan birincisi kısmi seferberlik ilanı oldu. Baştan itibaren başvurmaktan uzak durmaya çalıştığı bu tedbir geri tepti. İyi yetişmiş birçok genç erkek, askere çağırma tebligatından kurtulmak için geçici veya sürekli olarak ülke dışına gitmeyi tercih ediyor. Bay Putin’in milliyetçi maceracılığı geleceğin kuşakları nezdinde pek takdir görmüyor. Kendisini aynı derecede rahatsız eden bir başka gelişme ise seferberlik kararının doğurduğu yaygın memnuniyetsizliktir. Rus toplumunda hüküm süren diğer memnuniyetsizlik kaynakları ile birleşince, bilhassa Rus kökenli olmayan nüfusun yaygın olduğu bölgelerde, hükümet aleyhtarı gösteriler patlak vermiştir. İleri sürülen iddialara göre, tebligatlar Rus kökenli olmayan nüfus kesimlerine yapılarak, bunların savaşıp ölmeleri, böylece nüfus içindeki paylarının düşmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede bizim de ilgimizi çeken iddia, Kırım’da celplerin çoğunlukla, Rusların bölgedeki varlıklarından rahatsızlık duyduğu yarımadanın tarihi yerlisi Tatarlara yapıldığıdır. Son olarak, gelişmeler Rus muhalefetini, özellikle savaş karşıtlarını canlandırmıştır. Her ne kadar, hükümet bu “halk düşmanlarını” toplamış ve hapse atmışsa da, eleştiriler karşısında sergilediği sert tepki bir güçlülük tezahürü olmaktan çok, bir zaaf ve kararsızlık belirtisidir. Her halükarda askere alınan yedeklerin cepheye gönderilmeden yetiştirilmesi gerekecektir. İlkbaharda sözde 200,000 kişilik ek bir savaşma gücü cepheye sürülebilecek.
İkinci tedbir ise ciddi endişelere yol açmış ve Batı’nın sert tepkisini doğurmuştur. Bay Putin ve çevresindeki bir kısım zevat, alanda kullanılabilecek nükleer silahlara atıfta bulunmaktadır. Bu silahlar savaş meydanında kullanılan niteliktedir. Güçlüdürler ve hasma konvansiyonel mermilere göre daha fazla zarar verebilirler. Ancak iki türden sorun yaratıyorlar. Bir kere, radyokatif nükleer döküntüye yol açıyorlar. Tabii, hava hareketlerine bağlı olarak, bu döküntüler silahı kullanana da zarar verebilir. Fakat, ikinci olarak, bu silahlar konvansiyonelden nükleere geçiş için, aynı türden karşılık görebilecek bir eşik oluşturdukları gibi, nükleer tırmanmanın da önünü açıyor. Anlaşıldığına göre, Rus nükleer doktrini “ilk kullanımı” kabul ediyor ancak bunu varlıksal bir tehdidi karşılaşmaya bağlıyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin Rusya için nasıl bir varlıksal tehdit oluşturacağını anlamak için hayal gücüne ihtiyaç varsa da, ilhak edilen bölgeler artık Rus toprağı olarak görülünce, varlıksal tehdide bir gerekçe bulunmuş olmaktadır.
Putin’in dış siyaset maceracılığı ülkesini giderek daha fazla sıkıntıya sokmuştur. Rus ekonomisi sıkıntılarla karşı karşıyadır, Rus halkı mahrumiyetler yaşamaktadır. Normal koşullar altında bu kadar çok başarısızlığa imza atan bir liderin görevini bırakması gerekir. Ancak karşımızda otoriter bir yönetim var. Böyle bir yönetimde liderin kendini kurtarması, izlenen siyasetin ve kadroların olağan kanallardan değişmesine kıyasla daha önemli bir yere sahiptir.