Prestij
Christopher Nolan ve kardeşi Jonathan Nolan’ın diğer filmlerine göre daha az popüler ama Nolan standartlarında dahi çok ilginç filmlerinden biri olan The Prestige’de Michael Caine’nin oynadığı Cutter karakteri, filmin final sahnesinde de tekrarlanan, bir sihir gösterisini anlatırken şöyle der: “Şimdi sırrı arıyorsun fakat bulamayacaksın çünkü gerçekten aramıyorsun. Aslında bilmek değil, kandırılmak istiyorsun.”
Haber, veri ve bilgi gibi uyaranlar dikkatimiz için rekabeti arttırdıkça, insanın bu bilgi seli ile baş etmesi, anlamlandırması ve hazmetmesi giderek zorlaşıyor. Acaba bir şey mi kaçırıyorum, doğru mu yapıyorum gibi sorular, bu süreçte karşılaştığımız ödül ve ceza duyguları beyinde alışkanlıklar yaratıyor. Haber ve veri bağımlılığına doğru yelken açarken, nevrotik davranışlarımız da artıyor.
Nassim Taleb’e göre günümüzün en büyük problemlerinden biri açıklayanların çokluğu ve bilenlerin azlığıdır. Yaşamda ve yaşamın yansıması piyasalarda ise belirli bir tecrübe ve bilgi birikimine sahip, verilerde boğulmayan, aşırı endişeli ve nevrotik olmayan kişiler yaşamın ve piyasaların bazı zamanlar çok güçlü sinyaller verdiklerini hissederler. Fakat bunu anlatmakta ve ikna etmekte zorlanırlar. Maalesef çoğu zaman gerçekler yerine zaten duyulmak istenenler farklı bir kaynaktan teyit edilmek istenir. Bu da doğal olarak sadece kısa vadeli performansa odaklanma, hatalardan öğrenmeme, verilere ve haber akışlarına bağımlılık, gerçek işe yarayan bilgiye ve analiz kaynaklarına değer vermeme sonucunu getirir. Oluşan bu kısır döngü sarmalı da gün geçtikçe güçlenir.
Geçmiş olayları, bu olaylar gerçekleştikten sonra düşündüğümüzde bizim mantığımıza uygun gelecek şekilde sürekli olarak yeniden değerlendiriyor, orijinal koşulları ve bilgi setini göz ardı ederek revizyonist bir şekilde aktarıyoruz. Buna sık rastladığımız yerlerden biri de piyasalar. Fakat bu şekilde aslında öğrenmiyoruz, belirsizliği kabullenmek ve ona göre esnek taktik ve stratejiler uygulamak gerekiyor. Aksi taktirde aynı sonuç getirmeyen kalıplar içinde döner dururuz.
Piyasalarda her zaman belirsizlik vardır ama hafta sonu İngiltere’den gelen Koronavirüs (Covid-19) virüsünün mutasyon haberleri ve peş peşe alınan önlemler bu belirsizliği arttırıyor. Konuyla ilgili elden geldiğince bilgilenmeye çalıştık ancak henüz bu konu hakkında katma değeri olacak bir yorum yapabilecek durumda değiliz. Yalnız piyasalar açısından değerlendirecek olursak piyasaların yeni belirsizliklere ve risklere vereceği tepki; gelinen seviye, pozisyonlanma ve değerlemeden bağımsız olmadığını düşünmek gerekiyor. Yani S&P500 3000 seviyesinde iken böyle bir habere vereceği tepki ile tarihi zirvedeyken vereceği tepki aynı olmayabilir. Goldman Sachs’ın emektar ve ikonik stratejisti Abby Joseph Cohen yanılmıyorsam 2000’li yıllarda bunu çok pahalı ve prestijli bir elbiseyi özel terziye diktiren bir kişinin elbisedeki ufak bir hataya göstereceği tepki ile aynı müşterinin ucuz bir elbiseyi indirimden almış olduğu zaman aynı ufak hataya göstereceği tepki arasındaki farka benzetmişti. Sonuç itibariyle özellikle birkaç haftadır ABD borsa endekslerinde risklerin arttığını, getiri risk potansiyelinin aşağı yönlü asimetrik hale geldiğini ve TESLA’nın S&P500 endeksine dahil olmasının katalizör etkisi yaratabileceğini ifade etmiştik. Bu görüşlerimiz değişmedi.
Bazı zamanlar belirsizliklerin olduğunu kabullenmek ve buna uygun kararlar almak gerekebilir. Bilmiyorum demek bilinmeyen veya bilinemeyecek bir konu hakkında güçlü fikirlere sahip olmaktan iyi olabilir. Aksi taktirde bilgi, gözlem ve zihin, kendini kandırma için birer araç haline gelebilir. Özellikle karmaşıklık ve doğrusal olmayan belirsizliklerin yarattığı anksiyete duygusu ile başa çıkmak için zihin olmayan kalıplar görmeye, temennilerimizi kesin doğrular sanmaya başlayabiliriz. Bu zihni rahatlatır belki ama kendimizi ve başkalarını kandırmış oluruz. Hatta böyle yaparak prestij de kazanabiliriz ama gerçeği ıskalarız.