Powell konuşacak
Jeopolitik riskler gündemde kalmaya devam ediyor. ABD Merkez Bankası’nın (FED), faiz artış sürecinde sona geldiğine dair güçlenen beklentiler var. Bu beklentiler eşliğinde, hisse senetlerindeki tepki yükselişlerinin etkisini sürdürdüğünü görüyoruz. Hatırlanacağı üzere FED, 1 Kasım’daki FOMC toplantısında piyasa beklentilerine paralel şekilde faizleri sabit tuttu. Bununla birlikte FED, para politikasının yeterince kısıtlayıcı olmadığına işaret etti ve şahin duruşun devamına açık kapı bıraktı. FED Başkanı Jerome Powell’ın basın toplantısındaki bazı ifadeleri, piyasada güvercince yorumlara neden oldu. Örneğin Powell’ın, FED’in “uzun yol kat ettiğine” dair ve bu yıl ek faiz artışına işaret eden Eylül ayı toplantısındaki ekonomik tahminlere yönelik ifadeleri öne çıktı. Powell, diğer taraftan istihdamın yavaşladığı ancak güçlü kalmaya devam ettiğini, parasal sıkılaştırmanın tüm etkilerinin henüz hissedilmediğini, enflasyonun hala hedefin üzerinde olduğunu ve Aralık ayı toplantısı öncesinde verilerden gelecek sinyallerin önemli olmaya devam edeceğini belirtti. Diğer yandan Powell “sürdürülebilir bir şekilde hedefimize ulaşmak için hala gidecek yolumuz var” dedi ve şu an faiz indiriminin gündemlerinde olmadığını da vurguladı.
FED toplantısı ardından ADP istihdam, ISM imalat endeksi ve tarım dışı istihdam gibi verilerin FED’in daha fazla faiz artırmak zorunda kalmayabileceği yönündeki umutlara destek olduğunu gördük. Tarım dışı istihdam verisine baktığımızda, Ekim ayında istihdam artışı ve ücretlerdeki yumuşamayla birlikte işsizlik oranında gördüğümüz artış, özellikle Powell’ın geçen haftaki bazı güvercin ifadeleri ardından faiz artış sürecinin sona erdiğine dair beklentilerin güçlenmesine neden oldu. Burada önümüzdeki dönemde istihdam göstergelerindeki zayıflığın kalıcı olması durumunda resesyon endişelerinin güçlenebileceğini de hatırlatalım. İstihdam artışındaki hız kaybı Ekim ayında devam ederken; detaylara baktığımızda, büyük ölçüde otomotiv sektöründeki grevin etkisiyle imalat sektöründe 35.000 kişi düşüş yaşandığı görülüyor. Artışın büyük bir kısmı ise 51.000’i aşan artış ile kamu, 89.000’i aşan artış ile eğitim ve sağlık sektöründen kaynaklanıyor.
13 Aralık FED toplantısı öncesinde Ekim ve Kasım aylarına yönelik enflasyon verileriyle çekirdek PCE verileri ve Kasım ayı istihdam verilerinden gelecek sinyallerin önemli olacağını düşünüyoruz. Powell, ek faiz artışı için enflasyonda yeniden hızlanma gerektiğine işaret ediyor. Açıklanacak verilerde zayıf sinyaller gelmesinin faiz artış sürecinin sona erdiğine, güçlü sinyallerin ise faizlerin uzun süre yüksek seviyelerde kalabileceğine yönelik beklentilerin güçlenmesine neden olabilir. Diğer taraftan çok güçlü verilerin veya resesyon endişelerine destek olabilecek nitelikteki zayıf verilerin ise riskli varlıklar üzerinde olumsuz etkisi olabileceğini not edelim.
Bu doğrultuda ilk olarak 14 Kasım’da açıklanacak ABD Eylül ayı enflasyon verileri, riskli varlıklar açısından önemli olacak. Kısa vadede güvercin FED fiyatlaması ve zayıflayan istihdam, ardından enflasyondaki yavaşlamanın devam ettiğine işaret edebilecek rakamlar, piyasalarda beklediğimiz sene sonu yükselişine destek olabilir. Özellikle yüzde 5 zirve bölgesinden geri çekilen ABD 10 yıllık tahvil faizinde yüzde 4 bölgesini hedefleyecek aşağı hareket ile S&P500 endeksinde 4500 zirve bölgesi test edilebilir.
Piyasalarda küresel merkez bankalarının, faizlerde tepe seviyelere yaklaştığı, ek faiz artışına gitmeyeceği ve önümüzdeki yıl üçüncü çeyrek başlarında faiz indirimlerini gündeme alabileceğine dair tartışmalar öne çıkıyor. FED, faiz artırım sürecini muhtemelen tamamlamış olsa da faiz indirim sürecine geçiş daha uzun zaman alabilir. Örneğin, bu geçişin 2025 yılına kalabileceğine dikkat etmekte fayda olduğunu düşünüyoruz. Burada, özellikle tahvil ihraçları faizler üzerinde yukarı yönlü baskı yaratmaya devam edebilir. Ayrıca enflasyonda canlanma riski gündeme gelebilir. Enflasyonda geri çekilmeler görsek de özellikle çekirdek endeksteki katılığın etkisini sürdürdüğünü, enflasyonun kolayca yüzde 2 hedefine doğru gerileme potansiyelinin zayıf olduğunu görüyoruz. Her ne kadar son aylarda yumuşama görsek de istihdam piyasası hala sıkı ve ücretlerde belirgin bir yavaşlama görülmüyor. Jeopolitik riskler eşliğinde, gıda fiyatları ve petrol fiyatlarının da bu görünüme destek olabileceğini söyleyebiliriz.
Bu doğrultuda Powell’ın Perşembe akşamı, Uluslararası Para Fonu (IMF) konferansındaki, ‘Para Politikasının Önündeki Zorluklar’ konulu konuşması da önemli sinyaller üretebilir. Bu hafta FED üyelerinden gelen son açıklamalardaki bazı şahin vurgular dikkate değerdi. Örneğin, şahin yorumları ile bilinen ve oy hakkı bulunan FED’den Michelle Bowman, getirilerin oldukça volatil olduğuna dikkat çekti. Bunun yanında enflasyondaki iyileşmenin durması ya da enflasyon hedefine dönüşte yetersiz kalınması durumunda daha fazla faiz artışını destekleyebileceğini dile getirdi. Şahin kanatta yer alan FED üyesi Lorie Logan ise enflasyondaki iyileşmeyi olumlu karşıladıklarını belirterek “Ancak enflasyon hala çok yüksek seviyelerde. Benim için ana soru, bugün gördüğümüz finansal koşulların yüzde 2 hedefine dönüş için yeteri kadar kısıtlayıcı olup olmadığıdır” yorumunu yaptı.